BÖLÜM 46: "Yakura Çıkmazı"

1.9K 142 73
                                    

                 

                    Final'e son 2

×××××××××××××××××^^××××××××××

                      MEHMET

Kötü olunmaz kötü doğulur derler. O zaman sonradan neden kötü oluyor insanlar? Edinilen bir davranış değilse neden çocuklara masum deniyor o zaman. Belki de bütün insanların içinde kötülük vardır. Kimilerimiz zamanla o kötü benliğini keşfederken, bazılarımız onu gün yüzüne çıkarmaz.

Derinin arkasında aval aval bakarken birçok şeyi düşünüyordum. Bunlardan bir tanesi de nasıl bu hale geldiğimizdi. Bu okula gelirken sorunlarla karşılaşacağımı biliyordum. Oysa bu yaşadıklarımızı yaşayacağım hiç aklımın ucundan bile geçmemişti.

Hiçbirimizin normal bir lise yaşantısı olamamıştı. Derin ve damlanın içine olduğu aşk üçgeni ve en çok derine musallat olan kötü çocuk Melih... Benim başımda ise ayrı bir bela vardı. Psikopatlığıyla nam salmış ve yaptıklarına birinci dereceden tanıklık ettiğim çocuk. Aramızda olan şeye bile anlam verememişken başıma gelen şeyler...

Sanki kitaplarda okuduğumuz ve filmlerde gördüğümüz şeyler birer birer başımıza geliyordu. Kendimi uyduruk bir yazarın tamamlanması imkansız bir kitabındaymış gibi hissediyordum. (Y.N: Kendime laf soktum :))  Kitabın sonu gelecek ama aynı zamanda sonsuz olacak. Bizim sonumuz ise meçhul. Asla sonunu kestiremediğimiz uzun yollar gibi.

''Burada neler oluyor biri bana açıklayabilir mi?''

Çetinin sorusuyla girdiğim transtan çıktım. Çetinin en kibar sorusu buydu sanırım. Daha önce sadece kaba konuşmalarına şahit olmuştum. Ona döndüğümde kafası karışmış bir şekide bana baktığını gördüm. Açıkçası bu hali gözüme oldukça tatlı gelmişti. Yine de çizgimi bozmadım.

''Sana ne lan. Sana ne!'' Neye öfkeliydim bende bilmiyordum. Derinin yaşadıklarına mı yoksa kendi yaşadıklarıma mı? Sadece Çetine olan sinirim, onu öldürmek istememe sebep oluyordu. Belki de her şeyin sinirini ondan çıkarıyordum. Yine de hak ediyordu. Beni kandırmıştı o.

Mert'e döndüm. Öfkemden o da payını alacaktı. Yumruğumu yüzüne indirdim. Sağ kaşını patlatmıştım. Derine yaptıklarına eş değildi ama dediğim gibi içimde birikmiş sinirimi birilerinden çıkarmam gerekiyordu.

''Bir daha ne Derine ne de Damlaya yaklaşacaksın anladın mı? Yoksa patlayan şey bir tek kaşın olmaz.''

Mert'e doğru tekrar adım atacakken belimden tutan kollar engel olmuştu. Sırtım her çırpınışımda göğsüne çarpıyor ve hızlı nefes alışverişlerini hissedebiliyordum.

''Bırak lan beni! Bırak da yaptıklarını ödeteyim ona.''

''Sakin ol!''

''Sakin mi olayım? Şaka mı bu?''

''Biraz daha uzatırsan hocalarla başın belaya girecek.''

Kahkaha atmaya başladım. Yüzü yere dönük olan mert bile kafasını bana çevirdi.

''Hocalar ha! Çok komiksin! Bize onca şeyi yaparken aklına hiç hocalar gelmemişti. Şimdi mi sorun oldu onlar?''

''Sen benimle gelsene bi!''

Sonunda koruduğu sakinliğini kaybetmeye başlıyordu. Kolumdan çekmeye başladı. Her ne kadar itiraz etsem de beni duymuyordu. Son kez Mert'e baktığımda kaşlarını çatarak arkamızdan bakıyordu.

Masum: Kirleniş [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin