Twelve

169 29 12
                                    

Noel'e kalan süre: 19 Gün

Jennifer dersin bitimiyle derin bir nefes aldı. Profesör Evans hiç ara vermeden saatlerce konuşmuştu. Bu, kızın uyandığından beri ağrıyan başının daha beter hâle gelmesine neden olmuştu. Çantasından bir ağrı kesici çıkartıp içti. Bunun işe yaramasını diliyordu. Gün uzundu ve onun ders çalışması gerekiyordu. Akşam ise vereceği bir hesap vardı.

Kitaplarını eline alıp henüz sınıftan çıkmamış birkaç kişiye veda etti. Genç kız burada samimi bir arkadaş edinmemişti. Sadece sınıfta diyalog kurduğu kişiler vardı. Jennifer'ın amacı yeni bir arkadaş edinmek değildi. André ve Ambra'yla bir ömür geçirebilirdi. Onun amacı James'e yeniden kalbini vermekti.

Kız, genç çocuğu düşüncelerinden bir süreliğine uzaklaştırmak istiyordu. Ama bunu başaramıyordu. Düşünceleri sorularla doluydu. O soruların cevabını bulmak ise oldukça zordu. Jennifer bu zorluğu nasıl aşabileceğini bilmiyordu. James onu Carly olarak tanıyordu. Ashley'i hayatının merkezi olarak görüyordu. O kız sahtekârın tekiydi. Fakat çocuk, onsuz bir hayatta yaşayamayacak gibi davranıyordu.

Kütüphane her zamanki gibi doluydu. Gözleriyle etrafı taradı. Köşede boş bir alan bulduğunda dudaklarını hafifçe kıvırdı ve sessizce hedefine ilerledi. O boş alanı gören sadece kendisi değildi. Karşı kapıdan içeri giren James'in de dikkatini çeken boş masa, iki talihlisini bekliyordu.

Masaya ilk varan Jennifer oldu. James'in kendisine doğru geldiğinden habersizdi. Kitaplarını masaya koyduğu an James'in varlığını yanı başında hissetti. Çocuk piyangoyu son bir rakamla kaçırmış kadar üzülmüştü. Yüzü asık, kısık sesiyle konuştu.

"Ah, sadece 3 saniye ile kaçırdım."

Jennifer, artık onu yeni bir kişi olarak tanıyan çocuğa gözlerini çevirdi. Bu ani karşılaşma kalbinin hızlanmasına neden olmuştu. Bir şey söylemesi gerekiyordu ama dudakları yapışmış gibiydi. Çocuğun asık suratına bakmakla yetiniyordu. James biraz onun yüzüne baktı ve sonra dudakları samimiyetle yukarı kıvrıldı.

"Carly, bu ne tesadüf! Ah, bu defa çarpışmadığımız için mutluyum." Genç çocuğun neşeli sesi kızı gülümsetti. James onu Jennifer olarak tanımıyordu. Fakat, Carly onun hafızasından fırlamaya hazırdı. Genç kız bu durumdan nefret ettiğini farketti. Keşke bir yalan uydurmak yerine onun karşısına geçip her şeyi anlatsaydı. O, geçen Noel yaşadıkları hatıraları unutsa bile, onun hatırlamasını sağlayabilirdi. Ama artık çok geçti. Bu yalandan dönebileceğini düşünmüyordu.

Sonunda dudaklarını aralayabildi. Sesi bir heyecanın sonucu olarak titrese de James'in bunu farketmeyeceğini düşündü.

"Evet, sana çarpmadığım için şanslısın."

Genç çocuk etrafa bakındı. Boş bir masa arıyordu. Jennifer onun ne aradığını tahmin etmişti. Bu saatlerde kütüphanenin boşalması imkansızdı. Kızın masası ise ikisine yetecek kadar genişti. Jennifer'ın bir karar vermesi gerekiyordu. Eğer James karşısında oturursa, kız asla derse konsantre olamazdı. Fakat, onu gönderirse önüne gelen bütün tesadüfleri reddedecekti. James'le sürekli karşılaşmalarının bir amacı olmalıydı. Tanrı, çocuğu kıza altın tepside sunuyordu.

"Ders çalışacaktım ama sanırım bunu evde yapmalıyım," dedi James hüzünle. Jennifer derin bir nefes aldı ve kelimelerin dudaklarından dökülmesine izin verdi.

"Bu masayı paylaşabiliriz. Tek başıma çalışmak için yeterince büyüktü zaten."

James tereddütle kıza baktı. Kız bu bakışları ilk defa görüyordu. Çocuk kendi içinde bir hesap yapıyor olmalıydı. Peki ama neden?

"Tamam. Bana uyar."

Görevliden bir sandalye istediklerinde Jennifer kitaplarıyla uğraşmaya başladı. Önümüzdeki birkaç saat onun için oldukça zor geçecekti. Kalbi hâlâ hızla atmaya devam ederken hemde...

-------

Ashley: Biliyor musun, bana bir ara Fransızca öğretmelisin.

Ashley: Hatta derse bu akşam başlayabiliriz ;)

André yazıyor...

André çevrimiçi

André yazıyor...

André: Fransızca öğrenmek istiyorsan, yardımcı olabilirim.

André: Fakat, üzgünüm. Bu akşam olmaz.

Ashley yazıyor...

Ashley çevrimiçi

Ashley yazıyor...

Ashley: Hadi ama André!

Ashley: Kahveleri ben ısmarlıyorum.

Ashley: Ve yanında güzel çörekler de tabii ki...

Ashley: Beni kıracak mısın?

André yazıyor...

André çevrimiçi

André yazıyor...

André: Çok üzgünüm, Ashley.

André: Bu akşam evde kalmam gerekiyor.

Ashley yazıyor...

Ashley çevrimiçi

Ashley yazıyor...

Ashley: Evde mi?

Ashley: Yani herhangi bir programın yok.

Ashley: Bunu kabul etmiyorum, André.

Ashley: Seni aynı kafede bekliyorum.

Ashley: Bu akşam ;)

YN/ Çocuk gelemem diyor? Ashley, James ile ilgilenmelisin, André ile değil.

Last Christmas| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin