Noel'e kalan süre: 4 Gün
Ambra: Şimdi uyuyor mu?
André yazıyor...
André çevrimiçi
André yazıyor...
André: Dün geceye kadar kucağımda ağladı.
André: Biraz uyuması gerekiyor.
Ambra yazıyor...
Ambra çevrimiçi
Ambra yazıyor...
Ambra: Ah, harika!
Ambra: Bunu söylemekten nefret ediyorum ama ona söylemiştim.
Ambra: O orospu çocuğuna güvenmemesi gerekiyordu.
André yazıyor...
André çevrimiçi
André yazıyor...
André: Onunla konuşacak mısın?
Ambra yazıyor...
Ambra çevrimiçi
Ambra yazıyor...
Ambra: Şu an değil, André.
Ambra: Eğer orada olmasaydın ilk uçağa atlayıp gelirdim.
Ambra: Ama sen oradasın, bu yüzden içim rahat.
Ambra: Onu çok seviyorum ama kırgın ve kızgınım.
Ambra: Ve gelirsem o çocuğu elimden kimse alamaz.
Ambra: Bilmediğim bir ülkede mahkûm olmak istemiyorum.
Ambra: Onu benim için öp, sarıl, sırtını okşa.
Ambra: Ona seni seviyorum de,
Ambra: Ama bunların benden olduğunu söyleme.
Ambra: Tamam mı, kardeşim?
André yazıyor...
André çevrimiçi
André yazıyor...
André: Tamam, kardeşim.
-------
James: Hatalı olduğumu biliyorum.
James: Sana en başından olanları anlatmalı ve doğruları söylemeliydim.
James: Fakat, bilmiyorum Jennifer.
James: Evet, seninle gerçekten eğlendim.
James: Sen çok iyi bir kızsın.
James: Ve inan, Ashley'e kalbimi vermeden önce tanışsaydık, benim biricik aşkım olabilirdin.
James: Sonsuza kadar...
James: Senden beni affetmeni istiyorum.
James: Senin kötülüğünü hiçbir zaman istemedim.
James: Söylediğim kelimeleri içten söylemedim.
James: Sadece daha fazla bana kapılmanı önlemek istedim.
James: Hiçbiri gerçeği ifade etmiyordu.
James: Ah, lütfen beni affet.
James: Yaptıklarım bir hataydı.
James: Ama ona çok aşığım, Jennifer.
James: Senin bana aşık olmadığın kadar aşığım ona.
James: Beni anlıyor musun?
James: Beni anlamanı isterdim.
James: Umarım beni anlarsın.
James: Beni ve aşkımı umarım anlarsın.
--------
Jennifer yavaşça yataktan kalktı. Odada gözlerini gezdirdi. İlk önce saate baktı. Akrep 9'un üzerinde duruyordu. Yelkovanla ilgilenmedi. Baş ağrısı yeniden kendini göstermeye başlamıştı. Dün gece André'nin, çalışma masasının üzerine bir ağrı kesici ve su bıraktığını hatırladı. Masaya doğru adımladı ve hızla ilacı midesine indirdi.
Genç kız kendini James'in karşısında ağlamamak için o kadar sıkmıştı ki... André ile eve geldiklerinde çocuğun kolları arasına yeniden girmiş saatlerce ağlamıştı. Çocuk hiçbir şey sormamış sadece onun saçlarını okşamıştı. Jennifer ona her şeyi ince ayrıntısıyla anlattı. Bunun için çok geç kaldığının farkındaydı. Lakin André, onu hiç yargılamadan dinledi. Sözlerini kesmedi. Ona karşı nazik ve şefkat doluydu.
Odasından çıkıp salona girdiğinde genç çocuğu elinde tornavidayla çam ağacının yanında buldu. André, Jennifer'ın geldiğini duymadı. Tonavidayla çam ağacının sönük ışıklarına bir şey yapıyordu.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu kısık sesiyle Jennifer. Artık eskisi kadar güçlü konuşamıyordu. Bir yanı kızgın ve kırılmış kalmıştı. Bunun zamanla düzeleceğini ümit ediyordu.
"Ah, yataktan kalkmamalıydın."
André kızın dağılmış halini bir kez daha gördüğünde kalbinde atan öfkeyi susturmaya çalıştı. James'i bulup yerin yedi kat dibine gömmek istiyordu. Jennifer'ı nasıl bir acıya sürüklediyse ona daha fazlasını vermek istiyordu. Lakin tek yapabildiği arkadaşını kollarının arasına almaktı. Onu teselli edip edemediğinden bile emin değildi.
Elindekileri bırakıp Jennifer'ın yanına geldi ve kızın dağılmış saçlarını elleriyle düzeltmeye çalıştı. "Sana ne hazırlamamı istersin?" dedi yumuşak sesiyle. Jennifer o sese tutunup bırakmamak istedi. Genç çocuğun sorusunu bulanan midesi yüzünden reddetmek zorunda kaldı.
"Ağaca ne oldu?"
André derin bir iç çekip kızı bıraktı ve ağacın yanına adımladı. Sabah uyandığında ağacın sönük ışıklarıyla karşılaşmıştı. Saatlerce uğraşıyordu ama bir sonuca varamamıştı.
"Sanırım, ışıkları artık yanmayacak."
Jennifer gözlerinin sulandığını hissetti. Kırılan kalbi acıyla sızlamaya başladı. Bir yalan uğruna Noel'i ailesinden, arkadaşından uzak geçirecekti. O yalanı gerçeğe dönüştürmek için her şeyi kesip atmış, kendini yalnız bırakmıştı. Herkesi yalnız bıraktığı gibi...
"André senden bir şey isteyebilir miyim?"
André dudaklarını sevgiyle kıvırdı. Kızın tekrar karşısına geldi ve onu hafifçe bedenine yaklaştırdı. Şefkatli kollarını ona doladı. Jennifer bu yavaş kucaklamayı daha sert hâle getirdi. Onu deli gibi özlemişti. Şimdi bunun için bile ağlayabilirdi. Dün gece gözyaşlarını en çok André için dökmüştü. Genç çocuğun James için döktüğünü sandığını biliyordu. Bu umrunda değildi. O gözyaşları André'ye aitti.
André yavaşça bedenlerini ayırdı ama yeterince uzaklaşmadı. Hâlâ yakınlardı ve kalpleri dostlukları için atıyordu.
"Her zaman, Jenny."
Genç kız gözlerini çocuğun gözlerine çıkardı. Hafifçe gülümsedi. Şimdi söyleceklerine onun da sevineceğini biliyordu.
"Noel'i Paris'te geçirmeye ne dersin? Aynı eskisi gibi... Sen, ben, Ambra ve tüm ailemiz..."
André sevinçle kızı yeniden kucakladı. Kalbi hızla atmaya devam ediyordu ama ilgilenmedi. Jennifer onun dostuydu ve bu dostluğu bozmayacağına yemin etmişti.
"Biliyor musun, bunu ne zaman soracaksın diye sabırsızlanıyordum."
YN/ Yeni durağımız Ambra'nın kalbi ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Christmas| Texting
Short StoryBilinmeyen Numara: Geçen Noel kalbimi sana vermiştim. (22.57) Bilinmeyen Numara: Sen ise onu bana geri verdin. (22.57)