Noel'e kalan süre: 15 Gün
"Lütfen, Jen. Daha fazla ağlama. Göz yaşın kalmadı, kızım."
Ambra'nın sitemli sesini duyduğunda genç kız burnunu çekip derin bir nefes aldı. Saatlerdir bilgisayarın karşısında oturuyor ve ağlıyordu. Her seferinde toparlanmaya çalışıyordu ama başarısız oluyordu. Duyguları onu mağlup etmişti. Bu mağlubiyetin bedeli ağırdı. Göz yaşları asla kurumayacaktı. Çünkü yerine her saniye yenisi ekleniyordu. James onun kalbini paramparça etmeye devam ettikçe de eklenecekti...
"Her şeyi mahvettim, Ambra. O beni tanımıyor bile ama ben onun yolundan ayrılamıyorum," dedi kısılmış sesiyle. Genç kız bir kez daha aşık olduğu çocuk tarafından hayal kırıklığına uğratılmıştı. James'i tanımadan önce ne kadar mutluydu. Hayatında hiç bu kadar ağlamamıştı. Ama şimdi... Yatağının üstü peçetelerle doluydu. Çocuğun attığı mesajların hazin sonucu...
"Sana dokunamıyorum bile ve sen ağlamaya devam ediyorsun. Ah, o çocuktan nefret ediyorum."
Ambra, kardeşi André ile aynı düşüncelere sahipti. James Wilson onları Jennifer'dan koparmıştı. Bu çocuktan gerçekten nefret ediyorlardı ama genç kıza saygıları vardı. Jennifer onu seviyorsa, kızın ve çocuğun söyleyecek kelimeleri kısıtlanıyordu. Yine de bazı şeyleri içinde tutmaktan yorulmuştu. Kızın bu halini görmek, onu derinden üzüyordu.
Jennifer yanaklarından akan tuzlu suyu yeniden temizledi. Şu an sıcak evinde olmak, Ambra'nın dizlerine yatmak için nelerini vermezdi. Ama artık böyle bir hakkı yoktu. Bu soğuk evde tek başınaydı. André bile artık bu eve gelmek istemiyordu. Genç kız kısa süreliğine arkadaşını düşündü. Daha sonra salondan gelen kapı sesini işitti.
"Sanırım André geldi. Kapatıyorum, Ambra."
Ambra, anlayışla başını salladı ve genç kızın aramayı sonlandırmasına izin verdi. Jennifer hızla odadan çıktı. André üzerindeki montu çıkartmakla meşguldü. Genç kız salona adımladı ve kollarını göğsünün altında bağladı. Zehirli kelimeleri çıkmak için can atıyordu. Buna engel olmadı. Onları durdurmadı. Üzüntüsünü böyle gidermeye çalışacaktı. André'yi zehirleyerek... En yakın arkadaşını zehirleyerek...
"Sonunda evinin yolunu bulabildin, André."
André duyduğu sesle arkasına döndü. Genç kızın kızarmış gözleriyle karşılaştı. Jennifer berbat görünüyordu. Çocuk telaşla kızın yanına ulaştı. Alaycı kelimeleri umrunda değildi. Ona ne olmuştu?
"Bu halin ne? Ne oldu sana? İyi misin?"
André onun tam karşısında duruyordu. Kıza dokunmak istedi. Fakat, o buna engel oldu. Kız tüm acısını André'den çıkartmak istiyordu.
"Beni merak mı ediyorsun? O yüzden mi gece yarısından sonra geliyorsun bu eve, André?" dedi Jennifer kızgınlıkla. Genç çocuk ne olduğunu anlayamıyordu. André, Jennifer'a geç kalacağını söylemişti. Şimdi neden böyle davranıyordu?
"Sana söylemiş-"
"Bana söylemiştin, evet. Bana hep söylüyorsun, André. Sadece söylüyorsun."
Kırgın, kızgın, anlamsız kelimeler bir kar tanesi gibi süzülüyordu atmosferde. O kar taneleri daha sonra bir kurşuna dönüşüyor, çocuğun üzerine yağıyordu. Jennifer onu, bu oyunda yaralanmaması için saf dışı bırakıyordu. Lakin, bilmiyordu. En çok yarayı oyunda olmamasına rağmen André alıyordu.
"Jenny, neler oluyor?"
Genç çocuk kollarını tekrar uzattı. Jennifer onun dokunuşlarını istemiyordu. İhtiyacı olduğu anda o dokunuşlarını bulamıyordu. Şimdi bunun ne anlamı vardı? Bu dokunuşların ne anlamı vardı?
"Bana dokunma, André. Sana ihtiyacım vardı. Kollarının arasına girmeye ihtiyacım vardı. Ama sen o kadar meşgulsün ki..."
"Bana neden ihtiyacın olduğunu bile bilmezken, senin bana ihtiyacın olduğunu nasıl bilebilirim, Jennifer?"
Genç çocuk hızla odasına girdi. Jennifer'ın ne yapmaya çalıştığını biliyordu. Onun derdi André değildi. Onun stres topu da André değildi. Genç kız en kısa zamanda bunu öğrenmeliydi. Yoksa çocuk hiç istemediği o şeyi yapacaktı. Fransa'ya bir bilet ayarlayacaktı.
-------
Bilinmeyen Numara: Bana ne yaptırdığına bak?
Bilinmeyen Numara: En yakın arkadaşımı kendimden nefret ettirmeye, benimle kavga ettirmeye zorluyorum.
Bilinmeyen Numara: Lanet olsun!
Bilinmeyen Numara: Senden nefret etmem gerekiyor.
Bilinmeyen Numara: Senin yüzüne tükürmem gerekiyor.
Bilinmeyen Numara: Keşke bunları yapabilseydim...
Bilinmeyen Numara: Keşke içimdeki aşkı söküp suratına fırlatabilseydim...
Bilinmeyen Numara: Fakat, tüm bunlar yerine onunla savaşmaya çalışıyorum.
Bilinmeyen Numara: Aptalın tekiyim.
YN/ Aptal, bencil, duyarsız ve dahası...
YN/ 2020 hepimize mutluluk getirsin 💛 Huzurlu, sağlıklı, güzel yıllar diliyorum. -C
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Christmas| Texting
Short StoryBilinmeyen Numara: Geçen Noel kalbimi sana vermiştim. (22.57) Bilinmeyen Numara: Sen ise onu bana geri verdin. (22.57)