Noel'e kalan süre: 18 Gün
Jennifer gözlerini açtığında etrafına bakma ihtiyacı hissetti. Odasında değildi. Kısa bir süre nerede olduğunu anlayamadı. Fakat, sırtında hissettiği bedenin ağırlığı ona gecenin hatıralarını serdi. André'nin odasında uyuyakalmıştı. Hiç kıpırdamamış, aynı pozisyonda uyanmıştı. Baş ağrısından eser kalmamıştı.
André'yi uyandırmamak için bir süre hareket etmedi. Gözlerini karşı duvara dikti. Gece ufak bir duygusal harabiyet yaşamıştı. Böyle anlarda tek dayanağının bu çocuk olduğunu biliyordu. Ona hiçbir şey anlatmasa da, hep yanında olan varlığına şükrediyordu. André ve onun arasındaki bağ, sanılanın aksine daha da güçlüydü. Jennifer bu bağın zedelenmesini istemiyordu.
"Anlat bana."
André'nin sesi kulaklarına ulaştı. Genç kız kaşlarını çattı. Çocuğun hâlâ uyuduğunu düşünüyordu. Fakat, onun tüm gece uyumamış olduğunu bilmiyordu.
"Seni öldüren şey her neyse, anlat bana."
Çocuğun yumuşak, şefkatle sarmalanmış sesi genç kızın kalbini titretti. Birbirlerine yüzlerini dönmemişlerdi. Hâlâ sırt sırtaydılar. Jennifer derin bir nefes aldı. André'nin yüzüne bakmadan olanları anlatmak daha kolaydı. Belki çocuğun ona olan kırgınlığını görmemek, işleri daha da kolaylaştırırdı.
"James'e aşığım," dedi kız sessizce. Bunu dile getirmek farklı hissettirmişti. André'nin bunu duyması farklı hissettirmişti. Bu gerçeği çocuğa hiçbir zaman açıkça itiraf etmemişti. Lakin, André bir aptal değildi. Bir aptalı oynamak istese de...
Bir süre birbirlerinin nefes alış verişlerini dinlediler. Dışarıda yağan yağmur pencereye vuruyor, aralarındaki sessizliği bölmek istiyordu. André'nin cevap vermeyeceğini düşünen Jennifer yeniden dudaklarını araladı. Çocuk, onun kelimelerine izin vermeden söze girdi.
"Biliyorum. Ona çok aşıksın ve onun yoluna sürmek istiyorsun."
André kelimeleri acı içinde haykırdı. Fakat, genç kız bu acıyı duymadı. André için duymaması belki de en iyisiydi. Acı anlamsızca çocuğun damarlarında dolaşırken bunu kendisinin bile bilmemesi belki de en iyisiydi.
"Ona aşığım ama o beni hatırlamıyor bile," dedi Jennifer alayla. Başını çocuğun yumuşak saçları arasına dayadı. "Ve ben, onun yolunu kaybetmiş gibiyim."
Jennifer şimdi arkadaşının gözlerinin içine bakmak istiyordu ama, sırtını sırtından ayırırsa düşeceğinden korkuyordu. Ondan güç olmak için bedenini biraz daha geriye bastırdı. Bir güce ihtiyacı vardı. Bir yola, bir gerçeğe...
"Belki o yolu yeniden bulursun." Çocuk onun bu yolu bulmasını istemese de, kızın mutluluğunu düşünmek zorundaydı. Onu artık yeniden gülerken görmek istiyordu. Yeniden hayat dolu, yeniden cıvıl cıvıl... Arkadaşını yeniden geri istiyordu. O kızı geri istiyordu.
"Benim fenerim olacaksan, neden olmasın?"
André duyduğu sözleri hazmetmek için biraz bekledi. Derin bir nefes aldı. Bedenini biraz daha geriye bastırdı. Kıza tüm gücünü aktarmak istiyordu. İçinde kalan tüm gücünü...
"Sana bir fener olacağım. Ve sen, ışığımla bulmak istediğin yolu bulacaksın. O yol doğruysa hep yanacağım. Ama yanlışsa, sonsuza kadar söneceğim Jenny. Sonsuza kadar..."
-------
Ashley: Biliyor musun, bu gerçekten havalı bir dil!
Ashley: Tüm gece başından kalkamadım.
Ashley: Çünkü o kadar eğlenceli ki!
Ashley: Sana yeni bir teklifim var.
Ashley: Ve buna asla hayır diyemeyeceksin...
André yazıyor...
André çevrimiçi
André yazıyor...
André: Fransızcaya bu kadar ilgili olduğunu bilmiyordum.
André: Lakin, gerçekten iyi bir öğrencisin Ashley.
André: Seninle çalışmak güzeldi.
Ashley yazıyor...
Ashley çevrimiçi
Ashley yazıyor...
Ashley: Bunu her akşam yapmaya ne dersin, ma chérie?
André yazıyor...
Ashley: Lütfen kabul et!
Ashley: Senin kadar iyi bir öğretmen bulamam.
Ashley: Ve iyi bir sohbet arkadaşı...
André yazıyor...
André çevrimiçi
Andre yazıyor...
André: Birkaç gün deneyebiliriz.
Ashley yazıyor...
Ashley çevrimiçi
Ashley yazıyor...
Ashley: Ah, iyi çocuk.
Ashley: Emin ol, pişman olmayacaksın.
YN/ Ma chérie? Aman James duymasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Christmas| Texting
Short StoryBilinmeyen Numara: Geçen Noel kalbimi sana vermiştim. (22.57) Bilinmeyen Numara: Sen ise onu bana geri verdin. (22.57)