Dün akşam eve geldiğimizde Burak sabah ki kadar olmasa da hala sinirliydi. Sadece su dökme meselesini bu kadar uzatacak bir çocuk değildi o. Ceyda gördüğü için yapıyordu işte bunları.
Gece artık uyuyacağımda onun çenesini daha fazla duymamak için hızla odama girip kapıyı kilitlemiştim. Bir süre kapıda bağırıp çağırsa da aldırmadığım için en son pes edip gitmişti.
Bunun intikamını benden alacağını biliyordum ama yine de fazla takmamaya çalışıyordum.
Kapım tıklandığında gözlerim saate kaydı. 12 yi gösteriyordu. Bu saate kadar odamdan çıkmamıştım çünkü bugün haftasonuydu ve Burak evde olacaktı.
Kapımda daha yeni tıklandığına göre Duygu yeni uyanmıştı.
Kafamı kapıya yaslayarak dışarıya doğru seslendim.
"Kimsin?"
"Rıfkı ben" diyen Duygu'nun sesini duyduğumda güldüm.
"Annem tanımadığın Rıfkıları odana alma dedi. " Duygu'nun kıkırdama sesinin ardından annemin kızgın sesini duymam da gecikmemişti.
"Tanıdığın Rıfkıları al mı dedim ben sana Lâl? Tanıdığın sürece erkekleri odana alacak mısın sen? " karşı duvara bakarken alt dudağımı ısırdım.
Anahtarı çevirip kapıyı araladığım da içeriye ilk giren Duygu olmuştu.
"Şaka yaptım anne odama erkek falan almayacağım. Korkma" dedim onun yanağından öperken. Geçip yatağa oturan Duygu
"Ama sen hazırlanmışsın. " diye üzgünce mırıldandığında
"Kurs var ya o yüzden. Biraz erken gelirim gezeriz bugün de olur mu? " deyip yanına oturdum.
"Tamam öyle olsun ama fazla geç kalma." konuşurken aynı zamanda da yanağımdan makas almıştı.
"Şimdi çıkayım o zaman ben. Kursta hocam değişti zaten saat ayarları nasıl olur bilmiyorum. "
Ayağa kalkıp üzerimde ki belimden başlayıp dizlerimin bir karış üzerinde biten siyah eteği düzelttim. Hafif pileleri vardı. İçine kattığım gri salaş kazağımla cidden hoş duruyordu.
Eteğin boyuyla aynı boyda olan bordo trençkotumu da üzerime geçirmiştim. Kemanımı unutmadan koyduğum yerden aldım ve telefonumu da cebime yerleştirdim.
"Görüşürüz anne" deyip onu yanağından öptüğümde Duygu'ya da el sallayıp aşağıya inmiştim.
Babamın salonda olup olmadığını kontrol etmek için eğilip baktığımda koltukta oturup televizyon izleyen babamı görmüştüm.
"Babam. Bugün nasılsın?" diye sorup yanına oturdum.
"Daha iyiyim güzel kızım merak etme sen. " deyip yanağımı okşarken, ben o içimi ısıtan mavilerine bakıp tebessüm ettim. Babam en büyük umudumdu benim.
"Benim şimdi çıkmam lazım ama her hangi bir şey olacak olursa dilaltı hapını atmayı unutma tamam mı? " diye tembihlemiştim onu.
"Tamam git hadi. " elini yanağımdan çektiğinde ayağa kalkıp hole doğru yürüdüm. Postallarımı da ayağıma geçirdiğim de daha fazla oyalanmadan evden çıkmıştım.
...
Salondan içeriye girdiğimde herkesi toplanmış aralarında fısıldaşırlarken bulmuştum. Gözlerim Ömer 'i aramaya başladı.
İleride duvara yaslı bir şekilde etrafı inceleyen gözlüklerini takmış arkadaşımı gördüğümde yanına gittim.
"Ömer ne oluyor burada?" diye sorduğumda doğruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektem (Sır Saklayan)
Fiksi Remaja"Ben ölürsem, karakutumu bulamayacaklar. ne bir aşk zerafeti, ne bir hayal tabiri... küçücük ömrüm hep rüzgar gülleri kokacak! " ........... Onun gözümün önünde karanlıkta yok olmasına izin vermeyecektim. Elindeki sigarayı dudaklarına götüreceği...