Barış..
E-maillerimi kontrol etmek adına interneti açıp şifremi girdim. 3 mesaj vardı. mesaj kutusuna tıkladığımda gördüğüm isimle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Sinirle mesajı okumaya koyuldum.
'Canım oğlum. beni neden buraya bıraktın? bir de hiç ziyarete gelmiyorsun. Alınıyorum ama bunun acısını çıkartmalıyım. Haklı mıyım? evet. Neyse ben yakında sizi ziyarete geleceğim. Güzeller güzeli karımı ve oğluşumu çok özledim. Duyduğuma göre taşınmışsınız. beni bırakıp gittiniz ama ben sizi bulacağım'
Mesaj babam denen o şerefsiz heriften gelmişti. Sinirlerim içimde bir aslanın kalbimden parçalar koparıyormuş gibi hissettirmesine neden oluyordu.
Hastaneden nasıl mesaj atıyorsa manyak. diğer iki mesajı okumadan bilgisayarı kapattım ve annemin yanına gittim.
İçeri girdiğimde annem uyuyordu. yatağın yanına oturup annemin siyah saçlarını okşadım.
Yüzünün her bir santimini incelemeye başladığımda içim tekrar burkuldu. yüzündeki bazı yerlerde derin izler vardı.
O şerefsiz, anneme nasıl dokunmuştu. babam olmasa ve hasta olmasa anneme dokunan o elleri kesip atardım. Ama elimden bir şey gelmiyordu.
Gözlerim dolmaya başladığında anneme doğru eğilip alnına bir öpücük kondurdum. Gözlerini yavaşca araladı.
''Yavrum'' diye fısıldayıp ellerini yanağıma koyduğunda bende elimi onun elinin üzerine koydum.
''Cennet çiçeğim. istediğin bir şey var mı?'' başını olumsuz anlamda salladı.
''Babandan bir haber var mı?'' bu soru üzerine sinirlensemde belli etmedim.
"O benim babam değil'' sesimi sakin tutmaya çalışsam da bunun ne kadarını başarabildiğimi bilmiyordum.
"Öyle deme yavrum. üstünde o kadar emeği var'' dediğinde ayağı kalktım. annemi kırmak istemiyordum.
"Ben gitsem iyi olur." tam arkamı dönüp gidecekken elimi tuttu.
"Gitme oğlum. tamam bak sustum." içimi yakan buruk sesini duyunca tekrar yanına oturdum.
"Sus diye demiyorum annem." deyip tekrar saçlarını okşamıştım.
"Canımın her bir parçası. Peki peşinde ki adamlar? kurtuluşun yok mu? polise gitsek?" dedi burukça. Yüzündeki ufak umut kırıntıları belli oluyordu.
''Hangi polis anne, kime gidebilirim? En son gittiğimde olanları biliyorsun. "
''Ne bileyim oğlum. şimdi annem bunadı hep aynı soruyu soruyor diye düşünme. Ben.. sadece.. yavrumun gözümün önünde ölümünü beklemesine dayanamıyorum." dediğinde gözleri dolmaya başlamıştı. İçimin ezildiğini hissettim.
"Deme öyle...Bak kaçıyorum. Bulamıyorlar beni. Yine kaçarım. Beraber yaşlanırız." bu laflarıma acı bir şekilde gülümsedi.
''Ah canım oğlum benim. Benim korktuğum kendim değilim ki. Yaşlandım zaten. Bugün varım yarın yokum. Korktuğum sensin. Sen daha genceciksin. Ömrün boyunca kaçamazsın ki''
Haklıydı ama elden bir şey gelmezdi. Ayrıca benim cennet çiçeğim yaşlı değildi ki. Daha henüz 40 larındaydı.
Onun ağzından ölüm lafını her duyduğumda asıl ben ölüyordum. Kalbim sıkışıyor, nefes alamaz hale geliyordum.
Tek dert ortağım, can yoldaşım annem olmadan ben bir hiçtim..
Lâl..
Babamı eve çıkarmıştık. Her ne kadar babam ısrar etse de bugün dershaneye gitmemiş ve onun salondaki yatağını yapıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektem (Sır Saklayan)
Novela Juvenil"Ben ölürsem, karakutumu bulamayacaklar. ne bir aşk zerafeti, ne bir hayal tabiri... küçücük ömrüm hep rüzgar gülleri kokacak! " ........... Onun gözümün önünde karanlıkta yok olmasına izin vermeyecektim. Elindeki sigarayı dudaklarına götüreceği...