1-5

36 11 8
                                    

"Araba bulursan çok sevinirim. Taksiyle falan gelme sakın" bizim evin yakınında ki büyük parka doğru ilerlerken aynı zamanda etrafı kolaçan ediyordum.

"Tamam Lâl. 5-10 dakikaya oradayım " telefon kapandığında cebime koyup ellerimi kollarıma sardım.

Kış günü evde kısakollu giyiyorsun eyvallah ta dışarı böyle çıkılır mı be kardeşim?

Gerizekalı Burak ne yapabilecekti ki sanki bana?

Gördüğüm ilk kamelyaya oturduğum da avuç içimle burnumu ısıtmaya çalışıyordum.

Zil sesim kulaklarımda yankılanırken diğer elimle cebimden çıkarıp arayana baktım. Duygu'ydu. Hemen açıp kulağıma yasladım.

"Efendim Duygu"

"Lâl Neredesin?"

"Bizim parkın diğer tarafında. Arkadaşım gelecek şimdi. Burak lar evden çıktı mı? " diye sordum sesimi titretmemeye çalışırken.

"Hayır. Gitmeyeceklermiş bugün" dediğinde ofladım.

"Tamam Duygu. Sen şimdi git biraz uyu istersen. Sonra bana kıyafet getirirsin gezeriz" beni onayladığında telefonu kapatıp tekrar cebime koydum.

Yaklaşık 5 dakika kadar daha öylece beklediğimde korna sesi duymamla gelen arabaya baktım.

Ben ayağa kalkıp arabaya yöneldiğimde ön kapı açılmıştı. Geçip hemen oturdum. Yüzüme çarpan sıcak havayla biraz daha rahatlamış hissediyordum ama üşümem geçmemişti.

"Çok beklettim mi, hem ne bu senin halin bu havada? " kaloriferi iyice açtığında elimi tutup sıcaklığın önüne koydu.

"Buz gibi olmuşsun be kızım. Derdine ne? " diye beni azarlamaya devam ederken ben ısınmaya çalışıyordum.

"Bir ısınayım da anlatırım Ömer" başını olumlu anlamda salladığında arkada ki ceketi bana doğru uzattı.

Aniden güzel kokusu sarmalamıştı tüm benliğimi. Çok tanıdıktı, nerede alsam bilirdim bu kokuyu.

"Nereye gidelim? " diye sorduğunda kokunun etkisinden sarhoş olmak üzereymişim gibi hissediyordum. Ellerime hohlarken

"Sıcak bir yer olsun, fazla kimsenin olmadığı" diye mırıldandım.

"Bir evim var ama tek yaşıyorum gitmek istersen gidelim. Ya da kursta benim odama da gidebiliriz" dediğinde bir süre düşündüm.

Ömer'e çok güveniyordum ama yine de eve gitmek istemiyordum.

"Kurs kalabalıkmıydı? "

"Fazla değil. 9 da gelir bir 5-6 kişi. Öğlene gidiyorlar sonrası cuma namazından sonra zaten" sorumun cevabı ferah bir nefes almamı sağlamıştı.

Çok fazla kişiye rezil olmayacaktım inşallah.

Cekete iyice sarılırken "Bu araba kimin? " diye sordum.

"Barış'ın." cevabı duymamla kalbim biraz hızlanmaya başlamıştı.

"Benim yanıma geldiğini biliyor mu? " diye korkuyla sordum.

"Hayır. Söylemedim ama neden bu kadar endişelendin ki? Sorunlarınızı hallettiniz sanıyordum. " dediğinde bakışlarımı yola sabitlemiştim.

"Benim bir sorunum yok. Sadece.. Bilmiyorum işte. Sanki onun benimle bir sorunu varmış gibi" derin bir nefes alıp ona doğru döndüm.

"Barış sana karşı biraz tuhaf." deyip sustuğunda başka bir şey demeyecek sanmıştım ama yanıldım.

"Onu hiç kimseye karşı bu kadar öfkeli görmemiştim. " içimi sıkan kelimeler dilinden döküldüğünde gözlerimi sımsıkı kapattım.

Ektem (Sır Saklayan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin