Bir kaç işlem hallettikten sonra
"Ne zaman başlıyoruz?" diye sordum. O hala bilgisayarla ilgileniyordu.
"Hemen" cevabımı aldığımda tekrar bir soru yöneltmiştim.
"Peki bana keman çalmayı kim öğretecek?"
"Ben" dedi. Konuşurken yüzüme dahi bakmıyordu.
"Peki hangi keman benim olacak?"
"Seç, Beğen, al" dedi umursamazca. Gözleriyle keman dolu duvarları gösterirken. Onun bu tavırlarına aldırmayıp heyecanla ayağa kalktım.
Kemanlardan gözüme çarpan siyah bir tanesini elime aldığımda bu fazlasıyla hoşuma gitmişti. Oturduğum yere geri döndüm.
"Bu" dedim elimdekini göstererek. Bir süre kemana baktı. Bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışırken cevap vermediğinden üstelemek istemedim.
"Adını hala öğrenemedim" dediğimde gözleriyle masanın üzerindeki altın rengi, üstünde siyah yazıyla ~Barış UYAR~ yazılı demir parcasını gösterdi.
"Bende Lâl" ah hadi ama bunu zaten biliyordu değil mi?
"Burada mı yaşıyorsun?" diye bir soru daha sormadan edemedim.
Yine sustuğunda bir kez daha sorumu yeniledim.
"Burada mı yaşıyorsun? "
"Çok fazla soru soruyorsun" dedi huysuzca.
"Böyle gizemli pozları kesme sende o zaman! " derken her kelimenin üzerine bastırmıştım. Ters ters gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Tamam son bir soru" dediğimde o gözleri devirmişti.
"Yaşın daha küçük görünüyor okumuyor musun? Burada hoca olmayı nasıl başardın?"
"Söylersem susacak mısın?" dedi bıkkınca.
"Evet"
"22 yaşındayım. Üniversite okumadım. Burası bana eski hocamdan kaldı" aramızda 3 yaş vardı hm. Bana cevap vermesinden yüzlenerek bir soru daha yönelttim ona karşı.
"Cidden mi, neden?"
"Hani başka soru yoktu?" bu kadar huysuz olmak zorundamıydı.
"Son. Gerçekten. "Deyip yavru köpek bakışlarımı attım suratına. O boş gözlerle bakmayı sürdürürken"neden okumadın ki?" diye bir soru daha yönelttim.
"Zaten istediğim şeyi yapıyorum" dedi kesin bir dille.
"Keman çalmak benimde hayalim" dediğimde bakışları bu sefer kötüleşmişti.
"Çok konuşuyorsun" diye terslediğinde sonunda susma kararı almıştım.
...
"Bak şu şekilde tutacaksın ve çeneni şuraya yaslayacaksın " bu sözlerine karşı kafamı kaldırıp ona baktım. Kemanı sol omzunun üstüne koymuş bana nasıl tutacağımı gösteriyordu. Kafamı olumlu anlamda salladım.
Nasıl çaldığını cidden merak ediyordum.
"Biraz çalar mısın?" diye sevimlice sorduğumda bir şey demeden keman çalmaya basladı.
Sanki daha önceden bunu dinlemiş gibi hissetmemin sebebini bir türlü anlamlandıramıyordum.
O kadar güzeldi ki insanın içini huzurla dolduruyordu. İçten çaldığı keman bana sanki bir sıkıntısı var ve dile getiremediği, söyleyemediği şeyleri müzikle anlatmaya çalışır gibi olduğunu hissettirmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/191093582-288-k477428.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektem (Sır Saklayan)
Fiksi Remaja"Ben ölürsem, karakutumu bulamayacaklar. ne bir aşk zerafeti, ne bir hayal tabiri... küçücük ömrüm hep rüzgar gülleri kokacak! " ........... Onun gözümün önünde karanlıkta yok olmasına izin vermeyecektim. Elindeki sigarayı dudaklarına götüreceği...