Duygu'nun elini tutmaya çalıştığı kişinin Barış olduğunu gördüğümde kalbimi derince bir acı sarmalamıştı.
'Sahiden aralarında bir şey var mıydı önceden' aklımdan geçen düşüncelerle derince bir nefes çekmeye çalıştım daralan nefeslerim arasına.
'Aralarında ne geçtiyse artık hala devam ediyor muydu? 'hiç bir fikrim yoktu.
Barış'ın elini Duygu'dan kurtarmasıyla bir kaç adım geri giderken metrelerce uzaklıktan gözleri beni bulmuştu.
Kaşları çatılırken bu bakışı yere mıhlanmış gibi kalan bacaklarıma yürüme emrini vermişti bile.
Arkama dahi bakmadan yolumu değiştirdiğimde nereye gittiğimi çok sonra farketmiştim.
Yankı'nın evine doğru yönlendirdiğim ayaklarımı tekrar markete gitmek için değiştirdim.
Barış hala bana bakıyor muydu bilmiyordum ama hala üzerimde hissediyordum bakışlarını.
Aldırmadan şarkı mırıldanmaya devam ederek bir süre sonra markete varmıştım bile. Kapıdan içeriye girerken yüzüme esen sıcak hava yüz kaslarımın gevşemesine neden olmuştu.
Ceketimin fermuarını biraz indirirken kenarda duran market arabasına doğru adımladım.
Yemek yapmak için lazım olacak şeyleri düşünmeye başladığımda çoktan bakliyat bölümüne gelmiştim bile. Pirinç, mercimek, makarna vb. Şeyler aldığımda baharat, yağ ve salçayı almayı da ihmal etmemiştim.
Manav bölümüne ilerlediğimde bir poşete bir miktar patates katmaya başladım.
Barış da, Duygu da bunu bana nasıl yaparlar aklım hala almıyordu.
Duygu..
Benim Barış'tan hoşlandığımı bile bile.. Cümlemin devamını getiremeden sinirle derince bir nefes aldım.
Peki Barış? Daha dün beni öpmüşken bugün nasıl kuzenimin elini tutabiliyordu.
Farkında olmadan haddinden fazla patates aldığımı farkedince yeterli olacağını düşündüğüm miktara düşene kadar poşeti boşalttım.
Elime boş bir poşet daha aldığımda domateslere uzanıp bir kaç tane katmıştım ki sağ tarafımdan gelen sesle bir anda irkildim.
"Eve alışveriş mi yapıyorsun? " karşımda Barış'ı gördüğümde şaşkınlığımı anlamaması adına umursamıyormuş gibi domatesleri incelemeye devam ettim.
Arkamdan mı gelmişti o benim?
"Evet." kısaca kestirip attığımda aslında yüreğim ağzımdan çıkacakmış gibi hissediyordum.
"Uzun zamandır alışveriş yapmıyorsunuz heralde. " derken arabaya göz atıyordu.
"Kendi evimiz için değil. " elimdeki domatesleri arabaya koymak için arkamı döndüğümde titreyen ellerimi birbiriyle birleştirdim.
Yüzümde yapay bir gülümseme oluşturmaya çalışıyordum.
Tekrar dönüp bir poşeti elime aldığımda ellerimin titremesinden dolayı poşeti açamamıştım.
Elimden poşeti almak için uzattığı elleri parmak uçlarına değdiğinde sıcak olan elleri ateşe değmişim gibi hissetmeme neden olmuştu.
"Sen iyi misin? " diye sordu. Yüzüne taktığı umursamaz maske yüzünden bunu samimi sorup sormadığını anlayamıyordum.
"Dışarda fazla üşümüşüm. " dedim sahte gülümsememle.
Açtığı poşeti elinden aldığımda bir soru yöneltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektem (Sır Saklayan)
Novela Juvenil"Ben ölürsem, karakutumu bulamayacaklar. ne bir aşk zerafeti, ne bir hayal tabiri... küçücük ömrüm hep rüzgar gülleri kokacak! " ........... Onun gözümün önünde karanlıkta yok olmasına izin vermeyecektim. Elindeki sigarayı dudaklarına götüreceği...