"Lâl.. Lâl dursana eline ne oldu? " arkamdan seslenen Ezgi'ye cevap vermeden yanından geçip gitmiştim.
Barış'ın bana karşı tavırları.. Az önce ki gördüğüm o görüntü iyice sinirlenmeme sebep olmuştu.
Çocukluk arkadaşı olmaları sarmaş dolaş olmalarını gerektirmezdi. Ayrıca Duygu'nun bunu bana söylemeden kendi kafasından bir şeyler yapması hiç hoşuma gitmemişti.
Ömer'in yanında ki çantama uzandığımda onun kolumdan tutmasıyla duraksadım. Bakışlarımı suratına kaldırdığımda moraran elime baktığını görmüştüm.
Hızla kolumu elinden kurtardığımda onun sorusu gecikmemişti.
"Sen bir yere yumruk mu attın?" kemanımı çantama koyup omuzuma takmıştım.
"Bir an da oldu. Önemli bir şey değil. " söylediğim şeylerle kaşları çatıldı.
"Nasıl önemli bir şey değil şuna bak. " diye beni azarlarken şiş olan elime dokunması benim derince inlememe sebep olmuştu.
"Sen kafayı sıyırmışsın. Kızım sen kızsın lan kız gibi davransana" Ezgi yanımıza geldiğinde bu sefer benim kaşlarım çatılmıştı.
"Davranmıyorum. Canım istedi. Yaptım. Var mı? " diye sertçe çıkışmam büyük ihtimalle herkesin bize bakmasına sebep olmuştu.
Sesimin haddinden fazla çıkması da açılan kapı sesinden belliydi.
"Ne bu gürültü? Kendinize gelin. " Barış'ın sesini duymamla o tarafa hiç bakmadan çıkışa doğru hızla ilerleyip kapıyı sertçe çarpmıştım.
Beni bu kadar sinirlendirenin ne olduğunu bir türlü çözemiyordum. Temiz havanın işe yarayacağını düşünerek hızla kendimi dışarıya attım.
Telefonumu cebimden çıkarıp Duygu'yu aradığımda beklediğim gibi telefonumu açmamıştı. Büyük ihtimalle eve de gitmemişti.
Bende eve gitmekten vazgeçip kütüphaneye gitmeye karar verdim zaten ayaklarım benden bağımsız adımlarını atmaya başlamışlardı bile.
20 dakikalık boş boş yürümenin ardından kütüphaneye girmiş ve tüm rafları teker teker inceleyip dikkatimi çekenlerin hepsini elime almıştım.
Eyvallah adlı bir kitabı rasgele karıştırmaya başladığımda dikkatimi çeken yerleri okumayı da ihmal etmiyordum.
Bir sayfanın başında yazan şeyleri hafif fısıltıyla okumaya başlamıştım.
"Nerede ne yazmam,
Ne kadar daha yalnız kalmam gerekiyor,
Dünyayı, dünyayı sevenlere bıraktım,
Yerin dibindeyim,
Hangi halimi bekliyorsun?..
Sevdiğim, hangi kapının ardındasın da kapıyı açamıyorum... "Satırlarda yazan şeyler beni oldukça etkilemişti. Bir kaç sayfa daha atladığımda her sayfayı da okumaya başlamıştım.
"Okudukça öğrendiğim efendimizin şu duası mıh gibi aklımda:
'Gönlümün imtihan edilmesinden, Allah'a sığınırım.'"
Bu kitap okudukça tüylerimin diken diken olmasına neden olmuştu.
Bende birini sevmekten çok korkuyordum. Sevdiğim tarafindan sevilmemekten ve kendi yüreğimle kendi arama mesafe girmesinden korkuyordum.
Gözlerimi bir süre kapalı tuttuğumda hafifçe gülümsedim. Sinirli sinirli girdiğim şu kütüphane kapısı çok zaman geçmeden ruh halimi değiştirmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/191093582-288-k477428.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektem (Sır Saklayan)
Novela Juvenil"Ben ölürsem, karakutumu bulamayacaklar. ne bir aşk zerafeti, ne bir hayal tabiri... küçücük ömrüm hep rüzgar gülleri kokacak! " ........... Onun gözümün önünde karanlıkta yok olmasına izin vermeyecektim. Elindeki sigarayı dudaklarına götüreceği...