|Tao'nun ağzından|
"Baek hyung bence giyinmişlerdir. Hadi bakmaya gidelim."
"Bence sabah turu yapmış olabilirler ama olsundu. Hadi bakalım."
Baek dedikleri üzerine gülerken bende gülmüştüm. Allah'ım güldüğünde gülmek yerine öpmek nasip et, amin! Yerimden kalkıp Baek'i kucağıma aldığımda sarılı ayağı yine gözüme çarpmıştı. Taşımaktan hiç şikayetçi değildim ama ayağının artık iyileşmesini istiyordum. Altı gündür değişen tek şey morluğun ve şişliğin sadece biraz azalmasıydı. Aslına bakarsanız hala mor ve şişti yani..
Kapıdan çıktığımızda Soo hyungu merdivenlerden çıkarken görmüş ve başımla selam vermiştim.
"Tao altı gün geçti ve sen hala Baek'i kucağında taşıyorsun. Tamam iyileşmedi anlıyorum ama hiç değilse kolunun altına gir, diğer ayağıyla falan yürüt. Yurttakiler Tao neden Baek'in kolunun altına girmiyor da kucağında götürüyor, resmen kucağına almak için bahane arıyor? diye sizi konuşuyorlar."
Ne yani yurttakiler böyle düşünüyorlar diye Baek'in yürüyerek ayağını zorlamasına izin mi verseydim? Asla!
"Yurttakiler beni ilgilendirmiyor. Rahat edeceklerse sevgili olduğumuzu söylersin."
"S-sevgili mi?"
Kucağımda kekeleyerek soran Baek'e baktığımda bunu ona sormadan söylemem biraz garip olmuştu tabii. Yani benim için öyle düşünmelerinde bir sıkıntı yoktu. Zaten yakında bu güzellikte sevgilim olacaktı. Huang Zi Tao birini sevdiyse bırakmazdı!
Tuttuğunu kopartır akıllı olun.
Teşekkürler iç ses.
Ne demek.
"Bir sıkıntı mı var Baek hyung?"
"Yok."
Yok dedi! O zaman sevgili olmayı istiyor muydu yani? Suratımdaki aptal sırıtmayla Soo hyungu orada bırakmış ve Kris hyungların odasına yönelmiştim.
"Tao hyung şimdi siz sevgili misiniz?"
Sesin geldiği tarafa baktığımda bu sefer Kai'ı görmüştüm. Bu burada ne yapıyordu?
"Rahat edeceksen evet, şimdi izninle."
Kafamı kapıya çevirirken odaya girmek yerine konuşmayı tercih etmiştim. Malum hangi görüntüyle karşılaşacağını bilemiyordu insan!
"Kris hyung, Chan hyung giyindiyseniz kahvaltıya gidelim mi?"
Dediklerimle Baek'e dönerken hala Kai ve Soo'ya baktığını görmüştüm çünkü onlarda hala bize bakıyordu.
"Geliyoruz Tao."
Kris hyungun sesini duyduğumda refleks olarak kapıya dönmüştüm.
"Yani baya baya sevgilisiniz?"
Kai ve meraklı halleri bana derin bir nefes aldırmıştı. Rahatlayacaksanız evet demiştim az önce anlamıyor musunuz, anlamıyordum ki? İki dakikada sinirlerimi bozmuşlardı.
"Evet Kai, hatta dur sen bir rahatlayamadın galiba göstereyim ben. Belki tatmin olamamışsınızdır."
Baek'i yere indirip tek ayakla basmasını sağladığımda ince belini kollarımla sarmış sert ama onu incitmeyecek şekilde kendime çekmiştim. Vücutlarımız tamamen birbirine değerken içimde hissettiğim gereksiz heyecana engel olamamıştım. Ne yapıyordum ben aq?
Bir sinire kapıldın bok yoluna gidiyorsun Tao ama devam et. Chan hyung seni sevdiğini söyledi, seni itmez!
İç sesim, seni seviyorum.