Tam bir hafta Chan'siz okul ve yurt hayatı geçirmiş, yokluğunu Tao'yla örtmeye çalışmıştım. Tao her ne kadar kardeşim olsa da sevgilimin yerini tutamazdı. Onu fena özlemiştim. Kokusunu, ona yaklaştığımda nefesinin kesilmesini hatta yaklaşmadığımda içinden çıkan azman kediyi bile özlemiştim. Şuanda ise Tao'yla Baek'in kapısının önündeydik. Abartısız söylüyorum, heyecandan ikimizinde eli ayağı titriyordu.
"Lan bas hadi girelim artık!"
Tao başıyla onaylayıp zile uzandığında daha basamadan kapı açılmıştı. Nasıl anlamışlardı ki geldiğimizi? Kapıyı açan Baek'le ikili sıkıca sarıldığında gözlerim Chan'i aramıştı.
"Beni mi arıyorsun?"
Omzumu saran elle birlikte özlediğim sesi duyduğumda arkamı dönmüştüm. Ona çok yakışan aptal gülümsemesiyle bana bakarken aynı gülümsemenin dudaklarıma yerleşmesine engel olamamıştım. Konu Chan olunca engel olabildiğim şeylerin sayısı oldukça sınırlıydı zaten. Sevgilimi kendime çekip dudağına bir öpücük bıraktığımda kollarımı ona sarmıştım.
"Başka kimi arayabilirim ki?"
Burnumu boynuna sürtüp özlediğim kokusunu içime çekmiştim. Ah, kokusu..
"Arayamazsın zaten."
"Haklısın bebeğim."
"Bol koklaşmalı sarılmalarınıza evde devam etmeye ne dersiniz çocuklar? Hem kapımın önünü boşaltırsınız hem de ben toplantıma gidebilirim."
Yüksek ihtimalle Baek'in babası olan adam konuştuğunda herkes birbirinden ayrılmıştı.
"Üzgünüz baba. Git sen geç kalma."
Baek konuştuğunda hepimiz kenara geçmiştik. Baek'in babası olduğu kesinleşen adam da gülerek ilerlemişti.
"Chan naber?"
"İyidir amca senden?"
"İyi yavrum."
Baek'in babası önümüzden geçerek kapıdan uzaklaştığında gitmeden önce tekrar bize dönmüş ve Chan'e bakmıştı.
"Chan, Baek'i sana emanet edecektim ama görüyorum ki onu senden başkasına emanet edebileceğim biri, sonunda onun hayatına girmiş."
Son cümleleri söylerken gözleri Tao'yu bulmuştu.
"Baek'e iyi bak evladım. Evde ben yokken başına fazla bela açıyor. Gözün kulağın onda olsun."
Tao'ya göz kırptığında Tao saygıyla eğilmiş ve başıyla onaylamıştı.
"Merak etmeyin. Gözümü ondan alamıyorum zaten."
Baek utanarak güldüğünde babası da gülerek tekrar Chan'e dönmüştü. Geniş gülümsemesi yerini düz bir çizgiye bırakırken gözleri beni bulmuştu.
"Bundan önceleri Baek'i Chan'e emanet ettiğime bakmayın onunda benim oğlandan bir farkı yoktur."
Gözleri Chan'la ikimizin arasında mekik dokurken az biraz sonra tamamen sevgilimde takılı kalmıştı.
"Chan sen bu ilişkide altta olan tarafa benziyorsun, o yüzden.."
Diyerek gözleri bir anda beni bulduğunda gülmemek adına dudaklarımı ısırıyordum.
"Onuda sana emanet ediyorum."
"Ayıp ediyorsun amca ya!"
Adam gülerek gittiğinde Chan arkasından bağırmıştı. Ben ise daha fazla dayanamamış ve kahkahalarla gülmeye başlamıştım. Chan'in kısık gözleri beni bulurken konuşmak adına kahkahalarıma ara vermiştim.