"Chan dik dursana."
"Neden ki?"
"Ya sen dur işte."
Dağınık bir şekilde oturduğum koltukta dikleşmiş ve düzgün oturmaya başlamıştım. Başlamıştım da sebep neydi aq? Kris bana güldüğünde boynuma sokularak omzuma yatmıştı. Bunun için miydi yani? İster istemez sırıttığımda boşta duran elini tutmuş ve kendime çekmiştim. Daha teklif alamamıştım belki ama artık alacağımı biliyordum. O günün üzerinden bir hafta geçmişti. Şuan saat sabah üç sularıyken bir hafta boyunca kalacağımız gezi için otobüste yolculuk yapıyorduk. Geçen hafta ben ve Baek'in ardından Kris ve Tao'da geziye isimlerini yazdırmış, benim Kris'le Baek'inde Tao'yla kalacağını hocaya söylemiştik. Şimdiyse Kris ve ben yan yana oturmuş, Tao ve Baek'te önümüze oturmuşlardı. Cam kenarında tabii ki de ben oturuyordum. Aslına bakarsınız Kris'e cam kenarına geçebileceğini söylemiştim ama o her zamanki gibi korumacı tarafını konuşturup beni cam tarafına oturtmuştu. Yine de dışarıyı izlemek yerine masumca Kris'in parmaklarını teker teker elime alıp kaldırırken kendimce oyun oynuyordum. O ise derin ve düzenli nefeslerinden anladığım kadarıyla çoktan uyumuştu. Elini dizime koyup telefonumu çıkarırken kulaklığımı telefona takıp müziklere girmiştim. Bir dizide OST olarak kullanılan I Only Care About You şarkısına tıklayıp durdurdum. Bana kalırsa dizideki çocuk Teresa Teng'ten -şarkının sahibi- çok daha güzel söylüyordu. Bende o çocuğun söylediğini dinliyordum zaten. Kulaklığın birini kendime takarken diğerini de uyuduğu halde Kris'e takmıştım. Büyük ihtimalle duymayacaktı ama ben yine de beraber müzik dinlemiş olmak adına takmıştım. Önüme dönüp koltuğa iyice yerleşirken gözlerimi kapatıp başımı Kris'in başına yaslamıştım. Durdurduğum müziği de başlattığımda şarkıyla birlikte fısıldayarak söylüyordum.
Ben seninle tanışmasam
Nerede olurdum
Günler nasıl geçiyor?
Hayatı değerlendirebilir miyim?
Birini tanıyor muyum?
Günlerim sıradan olur mu?
Olup olmadığını da bilmiyorum
Bal gibi tatlı bir aşk
Zamanın uçup gitmesine izin ver.
Sadece seni umursuyorum.
Senin tarzından etkilenmeye istekliyim.
Hayatımızda kaç kez yakın bir arkadaş bulabiliriz?
Hayatımın gücünü kaybetmek bile üzücü olmaz.
Bu yüzden sana yalvarıyorum
Seni terk etmeme izin verme.
Senden başkasını sevmiyorum.
Bir gün ayrılacağını söyleseydin
Kaybolurdum...
Kalabalıkta yürümek
Söz vermek istemiyorum.
Sadece her gün birlikte olmak istiyorum.
Sadece anılara güvenemem.
Zamanın uçup gitmesine izin ver.
Sadece seni umursuyorum.
Senin tarzından etkilenmeye istekliyim.
Hayatımızda kaç kez yakın bir arkadaş bulabiliriz?
Hayatımın gücünü kaybetmek bile üzücü olmaz.
Bu yüzden sana yalvarıyorum
Seni terk etmeme izin verme.
Senden başkasını sevmiyorum.
Zamanın uçup gitmesine izin ver.
Sadece seni umursuyorum.
Senin tarzından etkilenmeye istekliyim.
Hayatımızda kaç kez yakın bir arkadaş bulabiliriz?
Hayatımın gücünü kaybetmek bile üzücü olmaz.
Bu yüzden sana yalvarıyorum
Seni terk etmeme izin verme.
Senden başkasını sevmiyorum.Şarkı bittiğinde gözlerimi açmıştım. Tekrara aldığım için aynı şarkı tekrar başlayacaktı. Bu sefer camdan dışarıyı izlerken aynı şarkı tekrar çalmış ve bir kez daha sonuna gelmiştik. İki kez dinlemiş olmak yeterli geldiğinden başka bir şarkı açmak için telefonu çıkarıp yeniden başlayan şarkıyı durdurmuştum.
"Beni terk etmene izin vermem Chan. Sadece seni umursuyorum ve senden başkasını sevmiyorum."
Kris şarkıyı kendince söylediğinde dışarıya bakan gözlerimi ona çevirmiştim. O ise omzumdan kalkmamış ama başını yukarıya kaydırıp gözlerimizi birleştirmişti.