10

174 16 107
                                    

Yağız, 02.10.2017

Pazartesi akşamı aylardır karşılaştığım ilk serin akşamdı, üstümde siyah bir hırka ve gri eşofmanımla önümdeki tuvalle ilgileniyordum. Siyahlar, lacivertler ve kırmızılarla oluşturduğum çehre için üzgün kelimesini kullanmak hislerimi aşağılamak, ciddiye almamak demek olurdu. Şövalemi hafifçe geriye ittirerek çıkardığım işe baktım, daha fazla duygu istiyordum. Kırgındım ve kıskançtım ve arada kalmıştım ve boğuluyordum ve özlüyordum ve çığlık atmak istiyordum ve daha fazlası. En berbatı da tüm bunları kendi ellerimle seçmiş olmamdı, aldığım tüm yanlış kararlar beni buraya sürüklemişti, dokuzuncu sınıfın başından beri yaptığım, söylediğim her yanlış şey film şeridi gibi kafamın içinde yeniden, zilyonuncu kez oynatılırken fırça darbelerim hırçınlaşıyor, kullandığım renkler düşündüğüm ana göre şekilleniyordu.

O an yapmamın beni çok daha kötü bir ruh haline sokacağından emin olarak resmin başından kalktım ve günlüklerimi sakladığım bazamı açtım, lise bir ve ikiyi anlattığım toplam dört günlük aynı günlük modelinin farklı renkleriydi; bordo, kahverengi, asker yeşili ve gri. Çocukluğumdan kalma, üzerinde sevdiğim çizgi karakterleri barındıran günlükleri hızla kenara attıktan sonra aradıklarımı bulmuştum.

Dokuzuncu sınıfa geçtiğim yaz ve birinci dönemde kullanmış olduğum günlüğü açıp okumaya başlamıştım ki heyecanım telefonumdan art arda gelen mesaj sesleriyle bölündü. Mesaj atan kimdi bilmiyordum ancak oldukça ısrarcıydı, merakıma yenik düşerek şarjdaki telefonuma uzandım. Mesajlar WhatsApp grubumuzdandı, normal zamanlarda boş yapmak için kullandığımız grubun bugünlerde odağı tabii ki başkanlık seçimleriydi.

Utku: E-posta hesabının şifresi ruyasindamuzabinenkiz1122 değil miydi (21.19)
Öyle olduğuna yemin edebilirim (21.19)
Giremiyorum gerçekten kafayı yiyeceğim (21.20)
Ayşegül: Evet şifre oydu, sakin ol (21.20)
Ben de deneyeceğim şimdi (21.20)
Biri şifreyi değiştirmiş, mükemmel (21.22)
Ahsen: Ben hâlâ hesaptayım??? (21.22)
Ve atıldım (21.23)

Mesajlar herkes tarafından okunmuştu, demek ki şifreyi değiştiren içimizden biri değildi. Parmaklarımı hızla klavyede gezdirerek aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

Yağız: Hesabı kurtarma şeylerini denesenize (21.24)

Ve denedik, aklımıza gelen her şeyi denedik ama hesap bilgileri tamamen değiştirilmişti. Hesaba erişimimizin engellenmesi kafamı tamamen dağıtmış, yapmakta olduğum şeyi bana unutturmuştu ama şimdi başka bir sorunumuz vardı. Sıkıntıyla kendimi yatağa attım, saat ona yaklaşıyordu ve yorulmuştum. Bir buçuk kişilik, duvara yapışık durumdaki yatağımda sola dönerken düşündüm; gruplarla çok fazla ilerleme kaydetmiştik, görüşmelerin ayrıntılarıysa yalnızca hesapta vardı. Geldiğimiz noktaya en baştan gelmek zaman alırdı ve bizim o kadar zamanımız yoktu, açık oturumun tam günü netleşmese de çok yakındı, ayrıca, seçimlere yalnızca iki hafta vardı.

Hesabı kimin aldığını anlamak zor değildi, her yıl olduğu gibi bu yıl da seçimlerde oyunu kurallarına göre oynamayan birisi vardı. Birileri'yle olan anlaşmamızı yayınladığımızda kudurmuş olmalılardı, herkes mükemmel festivalden ve uçuk gruplardan bahsediyordu ancak kimse gerçek şeyler vaat etmiyordu.

Uyuyakaldığımı anımsamıyordum ama telefonum Depeche Mode'dan I Feel You ile çalmaya başladığında irkilerek gözlerimi açtım, odamın ışığı hâlâ açıktı ve Arayan Utku'ydu. "Yarım saat içinde göndereceğim adrese gelebilir misiniz?" dedi telefonu açar açmaz, ne olduğunu anlayamamıştım. "Ne?" Gözlüğüm uykuda çıkmış olmalıydı, yatağı yoklayarak buldum ve taktım. İşte, dünya artık daha netti. Miyop gözlerime her zaman gözlük takma ihtiyacı duymuyordum, hayatımı sürdürebilecek kadar iyi görüyordum ancak takmadığım zamanlarda baş ağrımı tetikliyormuşum gibi geliyordu.

black butterflies & déjà vu // 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin