#Bölüm 8#

27.3K 2K 296
                                    

İyi okumalar :)

Sırma'dan

'İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşıyormuş' demiş Can Yücel. Ne de güzel söylemiş. Çünkü şu an ki durumum tam olarak bu sözün hayata geçmiş haliydi.

Bütün gece boyunca sağa sola dönmekten uyuyamamıştım. Enis Acar'la olan anılarımız aklımı meşgul ediyordu ve hazır ol da bekleyen kalbimin kanatları, iş başına geçiyordu. İçimden bir ses 'sen ona çoktan abayı yaktın' dese de ve ben bunu ne kadar inkar etmeye çalışsam dahi, bu tezimi çürütmek için bir sebep bulamıyordum. Eğer ona karşı bir şeyler hissetmiyorsam neden şu an uykusuzdum? Neden önümdeki tosta bakarken bile aklıma onun yüzü geliyordu?

''Sırma? Kızım masaya niye bakıp gülümsüyorsun?''

Babamın huysuz sesini duyar duymaz bakışlarımı ona çevirdim. Dibinde çay kalmış bardağını gözümün önüne doğru sallıyordu. ''Sana diyorum, Sırma Hanım.''

''Hiç ya. Öylesine.''

''Oyalanma hadi, geç kalacaksın.''

Kafamı sallayıp soğumaya yüz tutmuş tostumu yemeye başladım.

Kahvaltıdan sonra babam beni okula bırakmıştı. Koşar adımlarla sınıfa girdiğimde ikizlerin henüz daha gelmediğini gördüm. Düşen omuzlarımla beraber sırama gidip oturdum ve Enis Acar'ı beklemeye başladım.

Beş dakika oldu ya da olmadı sınıfta yankılanan sesi duyduğumda hızlıca o yöne döndüm. ''Günaydın.''

''Sana da günaydın.''

''Nilperi nerede?'' diye sordum, sırasına oturan Acar'a. Omzunu silkti. ''Deniz'in sınıfına uğradı.''

''Pekiiii,'' dedim uzatarak. Konuşmak istiyordum ama aynı zamanda geriliyordum. Ne diyeceğimi bilmediğimden önüme döndüm ve yavaştan dolan sınıfı izlemeye başladım.

Kırk dakikalık dersten sonra teneffüs zilinin çalmasıyla beraber, Nilperi'yle birlikte ayaklanmıştık. Coğrafya hocası sınıftan çıktıktan sonra biz de çıkıyorduk ki kapının önünde Cenk belirdi. Ellerini siyah saçlarının arasından geçirirken hiçbir şey hissetmedim. Ya da dişlerini sergilercesine gülerken mimik bile kıpırdatmamıştım.

''N'aber, güzellik?''

Cenk'in sorusunun ardından çiçeem, ''Ben kantine iniyorum, gelirsin sen de kuzu,'' dedi ve Cenk'i omzuna çarparak sınıftan çıktı. Cenk'ten haz etmediğini biliyordum ve artık ben de onunla aynı duyguları paylaşıyordum.

''Bir şey mi isteyecektin?''

''Bir hafta önce verdiğin matematik notlarını getirmiştim.''

Uzattığı fotokopileri alırken kafamı salladım. ''Unutmuşum.''

''Kahve ısmarlasam sana?''

Gayri ihtiyari kafamı çevirip Enis Acar'a baktım. Pür dikkat bize bakıyordu. Onun bana olan bakışını gördükten sonra Cenk'e olumsuz anlamda kafamı salladım. ''Cenk, kusura bakma ama artık görüşmesek daha iyi. Hem aklımı hem kalbimi fazlasıyla meşgul eden biri var.''

Cenk'le arkadaşlığıma devam edemezdim. Çünkü bu Enis Acar'ı fazlasıyla üzer ve yaralardı. Ona karşı duygusal şeyler beslemesem de- ki görüşüne bakarsak besliyordum- yine onu üzmemek için Cenk meselesini tamamen bitirecektim. Onun gibi biri bunları hak etmiyordu çünkü.

Cenk, sözlerim karşısında bozulduğunu apaçık belli etse de bir şey dememiştim. Boğazını temizledikten sonra, '' Sana iyi dersler,'' deyip kaçarcasına uzaklaşmıştı. Hemen ardından ben de sınıftan çıktım ve kantinde beni bekleyen çiçeemin yanına indim.

*****

''Berkant...''

''Hıı?''

''Berkant?''

''Hıııı?''

''Berkant?!''

''NE VAR LAN NE, NE?! ADIMI MI EZBERLİYORSUN?''

Uyuyan bir Berkant'ı, pardon yılanı, uyandırmak yürek isterdi. Eh, bende de o yürek fazlasıyla vardı.

Uyuyan minnoşumun saçlarını elimle karıştırırken, ''Senden bir şey isteyeceğim,'' dedim. Uyku pozisyonunu bozmadan, ''Çabuk sor,'' dedi.

''Birine aşık olduğunu nasıl anlarsın?''

Pat diye sorduğum soruyla beraber birden yeşil gözlerini pörtletti. Yüzüme bön bön bakarken güldüm. ''Cevap vermeyecek misin?''

''Kime aşık oldun?''

Oyunbaz bir şekilde, ''Onun adı kalbimde saklı,'' dedim. Saçımın ucunu çekti ve tekrar gözlerini kapattı. Kolunu dürtükledim. ''Söylesene be!'' Eğer biraz daha cevap vermezse çirkef Sırma'ya merhaba diyecekti.

Huysuzca '' Ya manyak mısın, nesin? Git, Nil'e sor, Deniz'e sor. Uyuyan adama nasıl aşık olduğumuzu anlarız diye sorulur mu?'' diye söylendi. Dudaklarımı büktüm. Çiçeeme ve onun dev sevgilisine soramazdım. Çünkü niçin sorduğumu sorgularlardı ve ben de emin olmadan bir şeylerin cevabını veremezdim.

''Berkant! Ne olur söyle! Senin de bir gün bana işin düşer.''

Yalvarışıma dayanamamış olacak ki gözlerini yeniden açtı ve tek kaşını kaldırırdı. ''Ne işim düşerse yapar mısın?'' Hızlıca kafamı salladım. Allah kimseyi Berkant'ın eline düşürmesin.

''Tamam o zaman.''

''Hadi, söyle.''

''Bak şimdi, Sırmasu...'' diye başladı ve konuştu, konuştu, konuştu. Onu dinlerken bir yandan da kafamın içinde hissettiğim duyguları tartıyordum. ''Diyeceğim o ki... Doğru kişiyle olduğun zaman, olan biten her şey çok zahmetsiz gözükür. Onunla beraber her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünürsün. Hep yanında olsun istersin. Kimse ona bakmasın ve sevmesin istersin. Onunla vakit geçirmek için kendinden ödün verirsin.''

''Bu kadar mı?'' diye sorarken, Berkant'ın ters bakışlarına maruz kaldım. ''Ne bileyim işte kızım. Herkes aynı şeyi hisseder mi onu bile bilmiyorum. Sordun, söyledim. Aklıma bu kadar geliyor.''

Karar vermek için Berkant'ın söylediklerini teker teker elime aldım ve düşünmeye başladım.

Enis Acar'ın yanındayken mutlu muydum? Evet.

Onunla vakit geçirmekten hoşlanıyor muydum? Hem de nasıl.

O yanımdayken her şey olduğundan kolay geliyor muydu? Fazlasıyla.

Ona başkasının bakmasından rahatsız oluyor muydum? Çokça hemde.

Hep yanımda olmasını istiyor muydum? Hiç ayrılmamalıydık. Bizim yerimiz birbirimizin yanıydı.

Onu yanımda sevgilim olarak hayal edebilir miydim? Evet...

''Yine kime aşık oldun sen? Niye soruyorsun bunları?''

''Sana ne be? Sana olacak halim yok ya.''

Kafama bir tane vurdu Berkant. ''Siz bana kurban olun, ezikler.''

Daha fazla bu muhabbete devam etmek istemediğim için sıradan kalktım. Öğrenmem gerekeni öğrenmiştim ve artık Beko'yla işim kalmamıştı.

''Sağ ol, tatlım. Çok yardımın dokundu.''

''İnşallah bunun sonunda kimse üzülmez, Sırmasu.''

Kastettiği şeyi anlamıştım ve böyle bir şeye izin vermeyecektim.

Berkant'a el sallayarak sınıftan çıktım ve kendi sınıfıma yol aldım.

*****

Bölüm biraz kısa oldu farkındayım ama ancak bu kadar yazabildim. Diğer bölümde görüşmek üzere.

Bir İçim Su| Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin