Merhabalar. Nasılsınız?
İki cumadır bölüm gelmiyor, biliyorum. Ama bir yandan yapmam gereken şeyler bir yandan da gelmeyen bir ilham durumu olunca maalesef, sizi beklettim. Kısa sürede de böyle bir bölüm yazabildim. Umarım sizi memnun eder.
Tekrar belirteyim: Bölüm günleri ''CUMA.'' Cumadan önce maalesef ki bölüm atamam. (Bugün bir istisna çünkü sizi daha fazla bekletmek istemedim.)
Hepinize iyi okumalar dilerim. :)
Enis Acar'dan
Ozan Deniz'in evinden çıkıp kendi evimize geleli neredeyse iki saat olmuştu. Eve geldiğimden beri Nilperi benimle konuşmuyor, gözlerini elindeki telefonundan ayırmıyordu. Aklınca beni çıldırtmak istiyordu. Peki, başarıyor muydu? Kesinlikle.
''Yemek yiyelim mi?''
''Aç değilim.''
Derince bir iç çektim. İkizimin gönlünü almak beni bir hayli uğraştıracaktı. Ama yılmak yoktu. Hatamı geç de olsa anlamıştım ve bu saatten sonra bunu düzeltmek için elimden geleni yapacaktım. Mesela hazırlık senemizi atlattıktan sonra İstanbul'a, evimize dönmek gibi...
Şansımı, ''Annemleri görüntülü arayalım mı?'' diye sorarak denedim. Beklentiyle Nilperi'ye bakıyordum ki, ''Annemle konuşmuştum ben,'' deyip tekrar sessizliğe gömüldü. Anlaşılmıştı. Şu an ne yaparsam yapayım hiçbirini kabul etmeyecekti. Modumun iyice düşmesiyle birlikte ayaklandım ve bir şey demeden odamıza gittim. Kapıyı kapatıp üzerime bir eşofmanla tişört geçirdikten sonra yatağıma uzandım.
Keyifsizce telefonla uğraşmaya başladığımda, kardeşimden mesaj gelmişti. Heyecanla mesajını cevapladım.
Deniz: Pişt! Yıkık hukukçu :)
Enis Acar: Sana da selam, kaçak bahriyeli :)
Deniz: Yalnız orada bir anlaşalım, kaçak olan sizsiniz
Enis Acar: Doğru
Enis Acar: Nasılsın, ne yapıyorsun? Çok özledim oğlum seni
Deniz: Oralara hiç girme aslanıım. Şaka bir yana,
Deniz: Nasıl burnumda tütüyorsunuz bir bilsen
Deniz: Ulan Acar, ulan Acar
Deniz: Seni öyle bir dövmek istiyorum ki
Enis Acar: Haklısın, kardeşim. Ne desen haklısın
Enis Acar: Ama ben de çok mutlu değilim
Deniz: Deniz gözlüm de mutlu değil
Enis Acar: Biliyorum. Tartıştık bugün biraz
Deniz: Haberim var :)
Deniz: Beş dakika önce öğrendim
Enis Acar: Seninle mi konuşuyordu o küçük cadı?
Deniz: Başka kimle konuşacak oğlum???
Deniz: Getirtmeyin beni oraya, valla Londra'yı dağıtırım
Enis Acar: Sen gel de burayı beraber dağıtırız :D
Deniz: Ulan adama bak
Deniz: Sen zahmet etme, biz oraya geliriz, diyeceğine ne diyor?