Taehyung gerçekten de düşündüğümden daha garip ve çözülmesi gereken bir adamdı. Sahiden de dediğini yapmış, bana dondurma almak için partiden kaçmıştı.
Şaşırmıştım. Çünkü Taehyung'un böyle şeylere önem verdiğini biliyordum. Umarım Jimin yokluğunu fark edince güzel bir açıklama yapabilirdi.
Üstelik çıkarken Jungkook'a haber vermemiştik. Gerçi o çoktan gitmiş bile olabilirdi. "Daha sabah aranız iyi gibiydi," dedi elindeki dondurmayı ağzına doğru götürürken. "Partide mi bir şey yaptı?"
"Bu elbiseyi o almış," dedim üstümü işaret ederek. "Partinin başlarında eğlenmiştik, hatta bana romantik cümleler bile kurmaya başlamıştı."
Tek kaşını kaldırarak bana baktığında devam etmemi istediğini anladım. "Sonra birden ciddileşti ve benim kalbimi kırmaya başladı. Benden rahatsız oluyormuş."
Oturduğumuz bankta Taehyung'a doğru kayıp başımı omzuna yasladım. Dondurmam bitmesin diye yavaş yavaş yiyordum. "Sen rahatsız olunacak bir insan değilsin Hera," dedi Taehyung düşünceli bir şekilde. "O hiçbir zaman senin onun hayatından çıkmayacağını düşündüğü için böyle pervasızca konuşuyor."
"Bilmiyorum Taehyung," dedim yavaşça iç çekerek. Bunu yapınca hafiften genzim de yanmıştı. "Ona o kadar çok alıştım ki hayatından nasıl çıkacağımı bile bilmiyorum."
Hatta doğruyu söylemem gerekirse, onun hayatından çıkıp çıkamayacağımı bile bilmiyorum Taehyung. Ama bunu sana söylemeye cesaretim yok. Ona olan bu düşkünlüğümden bıkıp benden uzaklaşmanı göze alamayacak kadar korkağım.
"Ayrıca," dedim ve gözlerimi kısarak ondan uzaklaştım. "Jungkook'u kıskandırmaya çalıştığını da fark etmedim sanma, aptal maymun seni."
Gülerek teslim oluyormuş gibi ellerini havaya kaldırdı. "Biz erkeklerin gözü bu şekilde açılır Hera. Jungkook nasıl birini kaybetmek üzere olduğunu anlasın diye bunları yapmamız gerek."
Söylediği şeye gözlerimi devirdikten sonra dondurmamı yemeye devam ettim. Ne yapacağımı düşünmekten zihnim yorulmuştu. Yanımda oturan aptal yüzünden de yorulmaya devam ediyordu.
"Bugün seni terasa çıkarttığımda bizi takip ettiğini gördüm," dedi gözlerini kaçırarak. "Seni kucağıma yatırdığımda bana öyle bir baktı ki gözlerinde çakan şimşekleri gördüm resmen. Sonra da def olup gitti."
Normalde olsa Taehyung bunu anlatırken keyifle kahkahalar atardı. Şimdiyse dümdüz bir suratla, huzursuzlanmış gibi gözlerini benden kaçırarak anlatıyordu. Bir problem vardı. Her gittiğim yere problem götürdüğüm gibi buraya geldiğimde de peşimden problemi getirmiştim.
Çünkü Kim Taehyung gülmeden duramayacak kadar çocuk ruhlu ve neşeli biriydi. Her ne olmuş olursa olsun.
"Sana ne oldu böyle?" diye fısıldadım şefkatle. Boş elimle alnına düşen saçlarını düzelttim. "Benim haylaz çocuğum neden bu kadar halsiz gözüküyor?"
"Çünkü elimden hiçbir şey gelmiyor," dedi öfkeyle. "Şerefsiz herif her seferinde seni üzmenin bir yolunu buluyor ve ben karşısına geçip hesap dahi soramıyorum!" Elinde tuttuğu dondurmanın çubuğundan gelen kırılma sesini duyduğumda korkuyla sıçradım. "Tanrım, Taehyung aptal mısın sen?! Ödüm koptu!"
"İstemiyorum Hera," dedi sinirli bir şekilde. "Onu yaptıklarına pişman edene kadar durmak istemiyorum."
Elindeki dondurma çubuğunu hızla çekerek aldım ve avucunun içine açılan hafif sıyrığa baktım. "Sen aptaldan başka bir şey değilsin," diye mırıldandım. "Yanımda sarabileceğim bir şey de yok, ne yapacağız şimdi bu saatte?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need u • jjk
Fanfictionsana ihtiyacım var Jungkook ama sen bunu görmemek için gözlerini yumuyorsun.🌻 •Bu kitap, daima yanımda olan ikizim İdil'e ithafen yazılmıştır• •06.07.19•