2.3

598 26 110
                                        

Yoongi'yi bizi alması için aradığımda Taehyung tamamen sızmak üzereydi. Gözlerini aralayıp bana baktığında komik bir şey görmüş gibi gülüyor, ardından yine gözlerini yumuyordu. Titreyen ellerim telefonumu sıkıca kavrarken ben de biraz önce yaşanan şeyin anlamsızlığına güldüm.

Söylediği gibi Lalisa'nın yanına gitmiş ve eşyalarını almak için bile yanıma gelmek istememişti. Hayatında bir pürüz olan beni zımparalayarak yok etmişti. Öyleyse onun için daha fazla acı çekmeme gerek yoktu.

Çok fazla alkol tüketip kendini kaybettiğini duyduğumda bunu bana olan özleminden yaptığını düşünmüştüm ama yine yanılmıştım. O sadece yeni hayatına alışmaya çalışıyordu ve yeni hayatında bana yer yoktu.

Taehyung yanındaki yastığı kucağına alıp sıkıca sarıldıktan sonra bir şeyler mırıldanmıştı ama o kadar kısık sesliydi ki duyamamıştım. Zaten çoktan kapanmış olan bilincini hesaba kattığımda çok da şaşırmamıştım.

Kapı çaldığında Taehyung'u yattığı yerde bıraktıktan sonra kapıyı açmaya gittim. "Taehyung tamamen sızdı," dedim kapıyı açtığım anda. Yoongi ve Jimin'in birbirinden de asık olan suratları zar zor ayakta tuttuğum moralime sert bir darbe indirmişti. "Ne oldu?" diye sordum, cevap alabileceğimi sanmamama rağmen.

"Önemli bir şey yok, daha sonra konuşuruz," dedi ve içeri girdi Yoongi. Jimin de onun peşinden gidecekti ki bileğinden yakalayıp durdurdum. Onu böyle durgun görmeye alışkın değildim. "Sunyeon'la kavga mı ettiniz?" diye sordum sessizce. "İstersen onunla konuşabilirim Jimin."

"Yok hayır," dedi ve boştaki eliyle ensesini ovaladı. Ne zaman gerilse böyle yapardı. "Ben Taehyung'un evine gitmeden önce Yugyeom'un barına uğramıştım da orada Jungkook'la karşılaştık. Ona biraz moralim bozuldu ama merak etme bir sorun yok."

"Anladım," diyerek ince bileğinde duran elimi geri çektim. "Lütfen taraf seçmek gibi bir durum olmasın, olur mu? Hepiniz benden bağımsız olarak da arkadaşsınız, bu durumun aranıza girmesine izin vermeyin."

Gülümseyerek saçlarımı karıştırdı. "Sen dert etme Hera, beraber her şeyin üstesinden geleceğiz," dedi şefkatli bir tonda. Ama benim artık üstesinden geleceğim bir durum kalmamıştı ki, böyle sözler söylemesine gerek yoktu. Ben de ona gülümsedikten sonra Taehyung'u sürükleyerek yanımıza getirmeye çalışan Yoongi'ye döndüm.

"Biriniz de öbür koluna girsin şunun, üstüme devrilecek yoksa ayı."

Ben öne atıldığımda Jimin beni durdurup kendi tutmuştu Taehyung'u. "Ben artık alıştım," dedi sırıtarak. "Her seferinde bu aptalı taşımak zorunda kalıyorum çünkü."

Rahatça geçebilmeleri için kapıyı ardına kadar açtım. İtişip kıkır kıkır gülerlerken kapıdan çıkmakta zorlanıyorlardı. "Jimin önce sen geç," dedi Yoongi. Jimin de onun söylediği gibi önden çıktığında bir an Yoongi'nin Taehyung'u onun üstüne atacağını sanmıştım.

"Kafam suyun altındaymış gibi hissediyorum," dedim ve ardından kıkırdadım. "Sanırım ben de sarhoş olmaya başladım."

Taehyung'u dışarı çektikten sonra dalga geçer gibi baktı bana Jimin. "Hadi ya," dedi benimkine yakın bir gülüşle. "Ne kadar da zekisin sen öyle."

Ona dil çıkardıktan sonra portmantonun üzerinde duran Taehyung'un telefonunu da alıp cebime attım. İkisi de arabaya ilerleyip Taehyung'u arka koltuğa fırlattıktan sonra birkaç saniye nefeslenmişti.

Hiçbir şey demeden evin kapısını kapatıp anahtarı yanıma aldım. Jungkook çıkarken anahtar almadığı için döndüğünde eve giremez diye bırakıyordum o anahtarı orada. Ama Jungkook'un eşyaları gitmişti. Bu ev artık ikimize ait değildi.

i need u • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin