Taehyung'un Ağzından;
Elimdeki poşeti tezgahın üzerine bıraktıktan sonra derin bir nefes aldım. Evin sessizliğinin bozulmasına olan sevincim oldukça kısa sürmüştü. Çünkü giderse, bir daha dönemeyeceğini biliyordum.
O Jungkook'a aşıktı.
Başkasını, hatta çoğu zaman kendini bile düşünemeyecek kadar büyük bir aşkla bağlıydı ona. O evden çıkarken elimin içinde duran elinin titrediğini hissedebilmiştim. Ondan duygusuzca gitmeyi bile beceremiyordu.
Ama onu bu yüzden suçlayamazdım. Her zaman, tutmak için can attığım ellerini bu yüzden bırakamazdım. Ayrıca buradaki tek suçlu bendim.
Hera bana hiçbir zaman farklı duygularla yaklaşmamışken kendimi ona alıştırmamalıydım. O daima en yakın arkadaşım olarak kalmalıydı benim gözümde. Ama kalbime söz geçirememiştim.
En sevdiği şeyleri almıştım ama içten içe gelmeyeceğini biliyordum. Jungkook'un ne kadar çöktüğüne kendi gözlerimle şahit olmuştum. Hera onu gördüğü anda gitmek istemişti, engel olmuştum.
Ama bu sefer olamamıştım işte.
Günün sonunda Hera yine onun yanında olmuştu.
Elbette onun yanında olacak, dedim kendi kendime kızarak. Sonuçta Hera onun sevgilisi. Onun yanında olması, benim yanımda olmasından daha mantıklı aslına bakarsan.
Ellerimi tezgaha yasladım ve yavaşça yere doğru eğildim. Derin derin nefes almalıydım. Şimdi ağlamanın vakti değildi.
Yine de ağlamak istiyordum.
Tezgahın üzerine koyduğum dondurmalar eriyecekti. Ama o gelmeyecekti. Çikolatalar yumuşayacaktı. Ama o bilmeyecekti.
Ciğerlerimi sızlatacak kadar derin bir nefes aldım. Gerçekleri sindirmek için yıllardır uğraşıyordum. Hera'yı üzmemek için, yıllardır susuyordum.
Onun beni ne kadar çok sevdiğini bildiğim için ona bunu yapamazdım. Kendini bana karşı suçlu hissetmesinine neden olamazdım. Çünkü onu seviyordum.
Tüm bunlar için bir suçlu bulmam gerekseydi, sadece kendimi suçlu bulabilirdim. Sonuçta Hera benim en yakın arkadaşımdı. Üstelik başka bir arkadaşımla sevgiliydi.
Bu yaptığım kabul edilemeyecek kadar yanlıştı. Tüm hayatım boyunca bunun verdiği vicdan azabıyla boğuşacaktım.
Hera gülümsediğinde, elimi tuttuğunda, sıkıca sarıldığında mutlu olmak yerine vicdan azabanın verdiği kederle karşılık verecektim ona.
İçimde verdiğim bu savaşı ona yansıtmaktan korkuyordum. Her zaman karşılaştığı neşeli Taehyung'un bir anda hüzünlü Taehyung'a dönüşmesi, en çok onu yaralardı. Bakışlarındaki ışık titreyerek sönerdi ve bu beni paramparça ederdi.
Sen zaten paramparçasın Taehyung, dedim. Çevrene karşı sapasağlam gözükmeye çalışsan da kendi içinde paramparçasın.
Başımı iki yana sallayıp düşünceleri zihnimden def ettikten sonra tezgahın üzerindekileri buzluğa ve buzdolabına yerleştirdim. Benim bu hikâyedeki yerim belliydi, daha fazlası için zorlayamazdım.
Hera için Hera'dan vazgeçmekten başka çarem yoktu.
Onun Jungkook'a adadığı kalbinde iyi bir arkadaş olarak yer almaktan başka çarem yoktu.
Yüzüme sahte bir tebessüm ekleyerek mutfaktan çıktım ve onun için aldıklarımı geride bıraktım. İçimde her zamanki sızı vardı. Ama katlanabilirdim. Hera için.
![](https://img.wattpad.com/cover/193130403-288-k392934.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need u • jjk
Fanfictionsana ihtiyacım var Jungkook ama sen bunu görmemek için gözlerini yumuyorsun.🌻 •Bu kitap, daima yanımda olan ikizim İdil'e ithafen yazılmıştır• •06.07.19•