Onu seviyordum. Kendimden bile vazgeçebileceğim kadar seviyordum. Ben, onunla tanışmadan önce böyle bir insan değildim. Sevdiğim kişi için kendimi üzemeyeceğimi düşünecek kadar bencildim.
Jungkook başını boynumun girintisine yaslamıştı. Düzenli nefeslerini hâlâ hissedebiliyordum. Bir yandan da bileğimi sıkıca tutuyordu. Tuhaf bir adamdı. Ne kalbinde kalmama izin veriyordu ne de yanından gitmeme.
Ben, kendimden bekleyemeyeceğim derecede sakindim. İçimde çığlık çığlığa olan öfke hâlâ oralarda bir yerde, saldırmak için hazırda bekliyordu.
Üstelik mutlu da değildim. Onun yanındayken hissettiğim kalp çarpıntısını şu an hissedemiyordum.Sabah uyandığında bu yaptıklarını hatırlamayacağını biliyordum, belki de bu yüzden bu kadar hissizdim.
Hayatım boyunca ilk defa pes etmek istemiştim. Çünkü ne kadar savaşırsam savaşayım Jungkook bana eskisi gibi davranmayacaktı.
Çünkü ilk önce bakışlarındaki parıltı, sonra da bakışları kaçmıştı benden.
"Hera!" diye bağıran sesi duyduğumda kaşlarımı çatarak gözlerimi araladım. Uzun süre kapalı kalan gözlerim ışıkla buluştuğunda yanmış, bir süre görmeme engel olmuştu. "Hera!"
Jungkook da başını kaldırmıştı. Tepkimi ölçmek ister gibi bir hali vardı. Yavaşça geri çekilmeye çalıştığımda beni sıkıca tutmuş ve çekilmeme engel olmuştu. "Hayır," dedi kararlı bir şekilde. "Lisa'yı almadığın gibi onu da almayacaksın Hera."
"Saçmalama Jungkook," dedim ve tekrardan çekilmeye çalıştım. Ama bileğimi kelepçe gibi saran parmakları buna engel olmuştu. "Tanrım, delirdin mi sen? Taehyung senin de arkadaşın!"
Küçük bebekler gibi büzdüğü dudaklarıyla beni neredeyse yumuşatacaktı. Ama kapının ardında bağırmaktan sesi kısılacak olan Taehyung'un olduğunu hatırladıkça masum suratının pek de bir etkisi olmuyordu.
"Olmaz Hera," dedi mızmızlanarak. "Gitmene izin veremem."
Ona aşığız ama her düşüşümüzde kaldıran Taehyung'u öylece görmezden gelemeyiz Hera, dedi içimdeki ses. Haklıydı. Taehyung'a bunu yapamazdım. Ne kadar endişelendiği belli oluyordu.
"Ben seni affettikçe kalbimi kırmaya devam edeceksin Jungkook," dedim sesimin titrememesine özen göstererek. Ellerim bir anlığına titremişti çünkü hayatımın en zor kararlarından birini vermek üzereydim.
"Seni kaybetmek istemiyorum."
Bu sefer engellemesine vakit bulamayacağı kadar hızlı geri çekilmiştim. Ona kızarken bile ona sığınmak istemiyordum artık. Çünkü beni sevmediğini itiraf ettiği anda bir şeylerin tamir edilemeyecek kadar parçalandığını hissetmiştim.
Parçalar ruhuma sıçramış, iyileşmeyecek yaralar açmıştı.
"Beni kaybetmek istemediğini kaybetmeye bu kadar yakınken fark etmen çok acı," dedim. Ve gözlerine düşen kederi gördüğümde kendimi hızlıca ondan uzaklaştırdım. Etkisine kapılmamalıydım.
Ona bir cevap hakkı sunmadan odadan çıktım. Arkamdan gelmeyecekti. Kalmamı söylemeyecekti. Ya da gittiğim için kendini paralamayacaktı. Muhtemelen sadece öylece oturup sessizliğine devam edecekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/193130403-288-k392934.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need u • jjk
Fanficsana ihtiyacım var Jungkook ama sen bunu görmemek için gözlerini yumuyorsun.🌻 •Bu kitap, daima yanımda olan ikizim İdil'e ithafen yazılmıştır• •06.07.19•