2.4 ve belki de son

342 16 280
                                    

Jungkook'un Ağzından

Onu son görüşümün üzerinden haftalar geçmişti. Jimin ve Yoongi arada Yugyeom'un barına gelip benim nasıl olduğuma bakıyor ve biraz vakit geçirdikten sonra gidiyorlardı. Bu ziyaretlerinden onun haberi var mıydı bilmiyordum ama büyük ihtimalle artık olsa da bir şeyi değiştirmezdi.

Gerçekten de söyledikleri gibi beni kolayca atlatmıştı. Yugyeom arada onunla görüşüyordu. Bana çaktırmamaya çalışsa da Hera adına sevindiği ortadaydı. Benimle beraberken üzerine örtülen o depresyon perdesini üzerinden atmıştı ve artık dilediğince gülüyordu.

Düşünmesi gereken bir Jungkook yoktu çünkü. İstediği yere istediği zaman gidebiliyordu. Yanında olmasını istediği kişilere karışan biri de yoktu. Zincirlerini kırmıştı. Onu tutsak eden toksik sevgisinden kurtulmuştu.

Ben ise eski bencil Jungkook'tan yeni yeni sıyrılmaya başlamıştım. Mutlu olmasam da onun mutluluğunu gölgelemeyecektim. Hayatını bu şekilde yaşamak istiyorsa ona karışmayacak ve kendimi olabildiğince saklayacaktım ondan. Sonuç olarak gerçekten bencillik etmeyecektim.

Rahatsız olmaması için yazdığım sözleri bile şirkete farklı bir adla gönderiyordum. İlişkimizin bittiğini duyan babam resmen kutlama yapmak istemişti. Artık kendi şirketinde çalışmama gerek olmadığını, istediğim mesleği yapabileceğimi söylemişti. Beni azad etmişti.

Hiçbir zaman onun Hera'yı neden sevmediğini anlamamıştım. Ona karşı saygılı ve her şeye rağmen ılımlıydı ama babam bir türlü kabullenmiyordu. Çizdiği sınırların içine almıyordu onu. Düşmanıymış gibi bakıyor, kırıcı sözlerini bir an bile düşünmeden ona yöneltiyordu.

Hera, babamın bu psikolojik şiddetine bile ses çıkartmıyordu. Ben sinir krizi geçirip babama saldırmak üzereyken araya girip beni yatıştırmaya çalışıyordu. Elleriyle yüzümü kavrayıp bakışlarımı kendine çeviriyordu. "Sorun değil," diye mırıldanıyordu bir kediyi andıran sesiyle. "O senin baban Jungkook, ne olursa olsun o senin baban."

Aynı şeylere maruz kalsam onun kadar sabırlı olabileceğimi sanmıyordum. Yoongi'nin varlığına bile zor tahammül ettiğim dönemi düşündüğümde anlıyordum. Ben Hera kadar merhametli olamıyordum. Kalbim onunki kadar bağışlayıcı değildi.

Ama yavaş yavaş anlayamaya başlamıştım, babam hiç sevilmemiş olmasının acısını Hera'dan çıkartmaya çalışıyordu. Annem onu sevmediği için birbirini seven iki insanı gördüğünde sinirleniyordu. İçten içe kıskandığını biliyor, bunu da kendine yediremiyordu. Kendini sevgisizlikle lanetlemişti. Beni bile sevmemişti.

Tanrı biliyordu ki onun sevgisinden mahrum bir şekilde büyüdükten sonra ben de onu sevmeyi bırakmıştım.

Bazı şeyler ne kadar uğraşırsak uğraşalım düzelmezdi çünkü. Ben ona sevmeyi öğretemezdim. Baba olan oydu. Onun bana öğretmesi gerekiyordu. Onun bana öğretmesi gerekiyordu ki birini sevdiğimde bu kadar tökezlemeyeyim, hatalarım yüzünden sevdiğim kadını kaybetmeyeyim.

Ama öğretmedi. Beni bir robot gibi yetiştirmeye çalışırken tutmadığı elimi, küçücük haline bakmadan tutan Hera'ya bile kinlendi. Onu bile çok gördü bana. Kendisinin sevilmediği gibi benim de sevilmememi istedi. Oysa aileler her zaman çocuklarının iyiliğini istemez miydi?

Geçmişe baktığımda kurduğum tüm sağlıksız ilişkilerin sebebini de ister istemez buna bağlıyordum. Ben sevgisiz büyümüştüm. Biri nasıl sevilir, biri beni sevdiğinde nasıl davranılır hiç bilmiyordum. Tüm bunları kendi kendime öğrenmeye çalışmıştım ama hep başarısız olmuştum. Hera bana sevmeyi öğretebilen tek kişi olmuştu. Ama onu bile doğru düzgün sevememiştim. Sürekli canını yakmıştım. Gözyaşları benim yüzümden akmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 19, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

i need u • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin