Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 6: ''Araştırmalar hızlanmak zorunda...''
Ezgi, hızlı adımlarla büyük salona ilerlerken Serdar koşturarak kendisine yetişmeye çalıştı. Hastanedeki telefon konuşmasından sonra takındığı garip tavır, Doğu'nun psikoloğu ile görüşecekleri an yaklaştıkça daha da artmış ve öfkesi görünür hale gelmişti.
Ezgi cam kapıyı sinirle iteleyip açtığında, Serdar yüzüne çarpan kapının ardından zoraki toparlanıp elindeki karta yeniden baktı.
Uzm. Klinik Psikolog Taner SARSILMAZ
Komiserinin bu ismi gördüğünde ki öfkesi hala dinmemiş olduğundan, yalnızca vaka ile ilgilenmesinin daha yararlı olacağını düşündü ve sonunda psikoloğun odasına geldiklerinde, hızla sekteri ile görüştü.
''Anladım, lütfen bir saniye bekleyin; Taner Bey'e haber vermem gerek.'' Genç kadının ağır adımlarla Taner'in odasına girip polislerin geldiğini söyleyişi kapalı kapının ardından belli belirsiz duyuldu. Serdar, öfkeyle tek bacağını sallayan komiserine bakıp gözlüklerini düzeltti.
''İsterseniz psikolog ile görüşmeyi ben halledebilirim.'' diye kibar bir teklifte bulundu ancak Ezgi oralı bile olmadı. Biraz sonra sekreter içeriye girebileceklerini söyleyince, odaya girdiler.
Beyaz ağırlıklı dizayn edilmiş odaya girdiklerinde, üzerindeki takım elbisesi ile dikkat çeken Taner Bey ile karşılaştılar. 30'lu yaşlarındaki kısa saçlı doktor, önündeki dosyayı kapatıp gelenlere döndü. Ezgi ve Taner'in bakışlarının kesişmesi ise saniyeler sürdü. Taner ayağa kalkıp şaşkınca polislere bakarken, Serdar Ezgi'den önce davranıp selam verdi.
''İyi günler Taner Bey, biz cinayet bürodan geliyoruz. Doğu Erge'nin cinayetini ile ilgili birkaç sorumuz olacaktı.'' Taner, gözlüklerini düzelten polise kısa bir bakış attı. ''Cinayet mi?'' Bakışları bir süre havada asılı kaldıktan sonra yeniden Ezgi'ye döndü. Gözlükleri ardındaki gözlerinden hayal kırıklığı okunuyordu. ''Demek bu yüzden geldin?'' diye mırıldandı Taner, Ezgi'ye karşı. ''Bir an başka bir nedenle geldiğini sanmıştım...''
''Kişisel meselelerimizi bu konu dışında tutalım. Yalnızca vaka hakkında birkaç soru sormak için geldik.'' Ezgi'nin kararlı bakışları, dudaklarından sarf ettiği öfkeli sözler ile adeta bütünleşmişti. Taner güldü, başını eğdi. ''Kişisel bir meselemiz olduğunu düşünmen bile beni sevindirdi doğrusu...''
Ezgi başını iki yana salladı, tıpkı Taner gibi samimiyetsiz bir gülüş takındı. ''Kıymetli vakitlerimizi boşa harcamayalım!''
Serdar, birbirini daha önceden tanıdığını anladığı bu iki kişi arasındaki gergin ortamdan rahatsız olarak beyaz masanın önündeki koltuğa oturuverdi. Taner ve Ezgi'de aralarındaki garip bakışmayı kesip yerlerine oturdu.
''Doğu Erge sizin hastanızdı değil mi?'' Taner, bakışlarını Ezgi'den zorlukla çekip Serdar'a döndü. ''Evet, ruhsal sıkıntıları ile ben ilgileniyordum ama cinayet olduğunu söylediniz?'' Serdar başını salladı. ''Doğu Erge cuma günü intihar süsü verilerek öldürüldü. Bu konuda sizden birkaç bilgi almamız gerekiyor.''
Taner önce şaşırsa da, sonra başını salladı. ''İstediğinizi sorabilirsiniz...'' Ezgi soruları Serdar'ın sormasına izin verdi. ''Öncelikle bize Doğu hanımdan bahsetmenizi istiyoruz. Nasıl birisiydi, karakteri nasıldı, hastalık süreci nasıl geçiyordu, göze çarpan ruhsal sorunları nelerdi, ne kadar süre tedavi gördü, tedavi görmesinin asıl amacı neydi?''
Taner derin bir nefes aldı ve çekmeceden Doğu ile ilgili olan dosyaları çıkarıp önüne koydu. ''Sorularınızı tüm bildiklerimle cevaplayayım öyleyse... Doğu ile tedavimiz yaklaşık olarak bir yıldır devam ediyordu. Yoğun olarak hastalığının etkileri yüzünden tedavi görmeye başlasa da daha sonra gebelik sorunları ve geçmişte yaşadığı olaylarında etkisi üzerinde tedavi uyguladık. En başında, sürekli karşılaştığımız sorunlardan biri olan kendini ifade edememe dediğimiz güçlüğü yaşadı. Yani yaşadığı sorunları paylaşmayıp ruhsal sıkıntılarının olmadığını savunarak kendi sorunları ile kendi başına mücadele etme döneminden geçti.
5 yaşındayken ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş, 11 yaşına dek yetimhanede kalmış. Ailesinin kaybıyla birlikte güçlü kişiliği ortaya çıkmış ancak bu biraz içe kapanıklığı beraberinde getirmiş. 18 yaşında koruyucu ailesini kaybettikten sonra üniversitede eşi ile karşılaşana dek içe kapanıklığı devam etmiş, daha sonra eşi ile birlikte bugün ki karakterine, yani sevecen haline kavuşabilmiş.
Kendini insanlara sevdirebilme gibi bir özelliği vardı. Doğu, sevecen, zarif, neşeli ve sakin görüntüsünün altında geçmişten bu güne yaşadığı sorunların acısını yaşayan ve bunlarla kendi yöntemleri ile başla çıkmayı başarmış güçlü bir kadındı.
Hastalığı ilerledikçe düşüncelerini benimle daha çok paylaşmaya ve sorunlarını daha çok dile getirmeyi başardı. Hastalığı fiziksel açıdan kendini çok fazla yıpratıyordu; Önce ağrılar arttı, sonra fiziksel görüntüsü bozulmaya başladı. Hastalığının etkileri olarak; Ciltte yaralar, kemiklerde zayıflama, artan ağrı ve kanamalar kendini gösterdiğinde, Doğu'nun günlük yaşamı belirgin derece etkilendi ve bu ruhsal sürecine yansıdı.
Ne kadar belli etmemeye çalışsa da işte verimli çalışamayacak hale gelmesiyle birlikte, çocuk sahibi olamama ve eşini bu hayatta yalnız bırakma korkusu onu yıprattı. Her şeye rağmen güçlü durmaya devam etti. Ölümden bahsetmeme kararı aldığımızda, kendini daha umutlu hissettiğini söyledi.''
''Son görüşmenizde neler oldu? Nelerden bahsettiniz ve davranışları nasıldı?''
''Son seansımızda, gayet rahattı. Sürekli eşiyle aldıkları karardan, çocuk sahibi olmaktan bahsetti. Gerçekten umut doluydu ve etrafındakileri sağlıklı olacağına inandırmış gibi görünüyordu. Onu son gördüğümde... Mutluydu.''
''Yani ölümü hoş karşılıyordu?'' Taner tebessüm etti. ''Ölümden hiç korkmazdı, sonucundan korkardı.''
Serdar başını salladı. ''Etrafındaki kişilerden, yeni tanıştığı birinden ya da nefret ettiği bir kişiden bahsetti mi? Eşi ile araları nasıldı?''
''Eşi dışında pek kimseden bahsetmezdi, eşi ile de araları iyiydi. Kerim Bey sürekli eşinin durumu ile ilgili benden olumlu haber alma umuduyla temasa geçerdi. Doğu'nun nefret ettiği kimse olduğunu da düşünmüyorum.''
Ezgi atıldı, ''Eşi hiç şüpheli sorular sordu mu? Verdiğiniz cevaplardan memnun kalıyor muydu?'' Taner biraz düşündü, ''Yanlış bir soru sorduğunu hatırlamıyorum, böyle bir şeyi fark etmedim. Genelde olumlu haberlerde sevinirdi. Birbirlerini gerçekten seviyor gibi duruyorlardı.'' Taner bir süre bakışlarını Ezgi'den çekmedi.
Serdar not almaya devam etti. ''Peki, son zamanlarda değişen tavırları oldu mu? Bir korkusu var mıydı, şüpheli bir durum sezmiş miydi? Tehdit, şiddet veya benzeri bir şey aldığına dair bir şeye rastladınız mı? Katilden daha önce söz etmiş olabilir mi?''
''Ara sıra ağlar, sonra güçlü olması gerektiğini hatırlayıp yine sevecen haline bürünürdü ama bu hastalığının ilerlemesinden kaynaklanan bir durumdu. Onun dışında her zamanki gibiydi.
Daha önce, -çocukluğunda gördüğü zorbalık dışında- hiç şiddet, tehdit gibi şeylerden bahsetmedi ve davranışlarında da bu tarz bir korkuyu hiç görmedim. Ölümden bile korkmadığından, bundan hiç bahsetmedik. Katil olabilecek birisinden de hiç bahsetmedi, rahatsız olduğu veya nefret edip korktuğu birisi olduğunu sanmıyorum. Zaten, birinin ondan nefret etme fikri de biraz garip geliyor.''
Ezgi'nin bakışları Taner'e kayınca Taner'in dikkati yine kısa bir süre dağıldı. ''Herkes onun düşmanı olmadığını düşünüyor ancak ölümü bunun aksini kanıtlıyor.'' Taner bir şey söyleyemedi, Ezgi devam etti. ''Sizce birisi onu neden öldürmüş olabilir?''
Taner dudaklarını büktü, bir süre düşünüp omuz silkti. ''Doğu kasiyerdi, rekabetli bir iş hayatı yoktu ve onun dışında çoğu zamanını hastanelerde ya da burada geçirirdi. Gittiği yerlerde birisinin nefretini kazanacak bir davranışı olduğunu sanmıyorum, muhatap olduğu insan sayısı pek fazla değildi; Bizlerde onu severdik. Birinin onu neden öldürmek istediğini anlayamıyorum.''
Ezgi derin bir nefes aldı. ''Katil Doğu'nun hastalığını ve yakında öleceğini bile bile onu öldürdüğü için ondan çok fazla nefret eden biri olduğunu düşünüyoruz. Böyle birisi mutlaka Doğu'da bir iz bırakmış olmalı.''
Taner bir süre düşündü, Doğu ile olan anılarını yokladı.