Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 15: ''Gazel ÇETİN'' ''Öldürdüğüm kadının adı Gazel...'' Ezgi'nin ve Oktay'ın gözleri yeniden kesişti. ''Gazel Çetin...''
Ezgi adeta donakaldı, nefesi kesildi. Duyduğu isim defalarca kulaklarında çınlarken Oktay'ın sorgu sırasında söylediklerinin gerçeklerle ne kadar örtüştüğünü hissetti.
Gazel Çetin... Ne kadar da tanıdıktı...
''O hamileydi, bebek eşinden değildi...'' Gazel'in eşine ihanet ettiğini itiraf ettiği geceyi hatırladı. Bebeğin kimden olduğunu hiç söylememişti, yaptığı şeyden pişman değildi.
''Gizlice gelirdi, kimsenin haberi olmazdı. Onunla hastanede görüşmezdik. Onu laboratuvarıma götürüyordum.'' Gazel günlerce ortadan kaybolduğunda gecenin bir vakti onu aradığı günleri hatırladı. Onu hiç bulamazdı, günler sonra ancak eve dönerdi. ''Onu kontrol etmemi isterdi.'' İlk yeğeni Cansu'nun otizmli doğmasından sonra 2. Bebeğinde sorunlu olacağından bahsettiğini hatırladı. Onu tedavi etmek için her şeyi yapacağından bahsederdi.
''O lanet olası kadın! Onu da öldürdüm, o istemedi ve benden nefret etti...'' Gazel'in ölümünden günler önce kaybolan arkadaşlarını hatırladı, çok sonra cesedi bir ormanda bulunmuştu. Onu Oktay öldürmüştü, sırf Gazel'i koruma kistediği için öldürülmüştü. ''Ondan nefret ediyordu ama yine de onu seçti.'' Bu Ezgi idi... Gazel'in en çok nefret ettiği ancak yine de ayrılmak istemediği tek kişiydi Ezgi... Gazel Ezgi'nin kendisini korumak istemesini anlamaz, ondan hep uzak dururdu ancak yine Ezgi'nin omzunda ağlardı. Ezgi biricik ablası için her şeyi yapabilecek güçteydi, Gazel bunu isteseydi. Gazel isteseydi, Ezgi onu bataklığından çıkarabilirdi.
''Hayattan nefret ettiğini söylerdi... Onun zihnini bulandırmışlardı!'' Son zamanlarda ruh halinin ne kadar kötü olduğunu hatırladı. Bağırır, çağırır ve sürekli ağlardı. Cansu'yu bebeği olarak kabul etmezdi, Ezgi'den uzak durmaya çalışırdı. Bir defasında kendini banyoya kilitleyip günlerce çıkmamıştı. Onun raylara atlayarak intihar etmesinin nedeninin hep bu olduğu söylenirdi. O delirmiş bir kadındı derlerdi, o intihar etti derlerdi.
Ezgi gözlerini yumdu usulca.
''Bedeni ben gittiğimde çoktan paramparça olmuştu... Raylarda yatıyordu, her yer kan içindeydi... Raylar üzerine saçılmış fotoğraflar arasında öylece yatıyordu. Bebeği ölmüştü... Sevdiğim kadın ölmüştü...Onu ben öldürdüm... Onu raylara atıp öldürdüm, bebeği ile ölmesine izin verdim.'' Gözleri önünde beliren görüntü ile Ezgi'nin gözyaşları yanaklarındaki yerini aldı. Gazel'in raylar üzerindeki paramparça bedeni zihnine doluştu.
Cesedi ilk gören, koşup ona yardım etmek isteyen ilk kendisiydi. Kopmuş kafasındaki kanlar içindeki ela gözler nefesini daralttı. Derin bir nefes aldı ve titrekçe geri verdi. Nefesler ona yetmiyordu, karşısında ablasının katili duruyordu. Onu hayatından söküp alan adam karşısındaydı, ablasının ölümünün intihar olmadığını defalarca haykırdığı zamanlarda eline geçebilecek en büyük kanıt karşısındaydı. ''Öldürdüğüm kadının adı Gazel Çetin...''
Ezgi'nin kolları titredi, bedeni öne doğru iyice eğildi. Kulaklığından yükselen sesleri duyabiliyor olsaydı, polislerin ortalığı karıştırdığını fark edebilirdi. Ancak kulaklarında yalnızca tek bir söz yankılanıyordu.
''Öldürdüğüm kadının adı Gazel Çetin...'' Karşısında, yıllarca özlemini çektiği, acısından gecelerini kahrettiği ve hayatını allak bullak eden, küçücük yeğenini annesiz bırakan adam vardı. Ablasının katili...
''Size intihar değil diyorum! O intihar etmez! O benim ablam!'' Haykırıp ağladığı anlar, metro istasyonunu inleten çığlıkları, eline bulaşmış ve yıllarca çıkmamış olan kan izleri... Hepsi zihnine doluştu, unutmaya çalıştığı tüm o anlar, tüm o acılar bir bir birikti.
Gözyaşları sinsice akarken, gözlerini açtı ve alev alev yanan siyah gözlerini Oktay'ın yeşil gözlerine çevirdi. ''Öldürdüğün kadın...'' Derin bir nefes aldı, titreyen sesi nedeniyle konuşamayacağını fark etti. Dişlerini sıktı, kollarından zoraki destek alıp doğruldu.
Ve bedeni artık tüm bu acılara katlanamadı, yüreğinde birikmiş acılar patladı. Ezgi hızla Oktay'a doğru atıldı ve yakasından tuttuğu gibi onu ayağa kaldırdı.''Öldürdüğün o kadın benim ablamdı **** herif!''
Bağırdı, beklemeden yumruklarını Oktay'a indirdi. ''Yokluğunda yıllarca acı çektiğim kadını öldürdün sen!'' Vurdu, yüzünden akan kanları önemsemedi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu, çatallaşmış sesi ile odayı inletti. ''Bir kızı ablasız, küçük bir çocuğu da annesiz bıraktın!''
''Ben her gece ağlarken... Sen... Sen hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ettin!'' Birkaç polis sorgu odasına dalıp Ezgi'nin omuzlarından tuttular. Onu Oktay'ın üzerinden alıp sakinleştirmeye çalıştılar ancak faydası yoktu.
''Her gün... Her gün onun intihar etmediğini kanıtlamaya çalışmakla geçti hayatım!''
Serdar belinden tutup kendine çekince Ezgi'nin bedeni birkaç saniye havalandı ve geri çekildi. ''Bırak beni!'' diye bağırdı Ezgi. ''Senin yüzünden ne acılar çektim ****'' Küfretti, acılarını dindirebilirmiş gibi.
Oktay'ın yerden kaldırıldığını görünce tekme savurdu, onu yeniden yere düşürdü.Ardı ardına küfürler sıraladı, çırpınıp Oktay'a saldırmaya çalıştı. ''****herif, köpek! Onu nasıl öldürebilirsin!''
Oysaki Oktay bir KC hastasından çok daha fazlasıydı, yaptıklarını yalnızca saklamaya çalışmıyordu. Onları aslında doğru buluyordu. Oktay yaptıklarından hiçbir zaman pişman olmamıştı, öldürdüğü kadının hatıralarını saklamış ancak yine de pişman olmamıştı. Oktay yerden kaldırılırken, burnundan akan kanı sildi. Bakışları Ezgi'ye kayarken dudakları hafifçe iki yana kıvrıldı. Gülümsüyordu. Sinsi gülümsemesi Ezgi'yi daha çok çıldırttı.
Ezgi küfretti ve kollarından tutan polislerin arasından sıyırılıp Oktay'a yumruk attı.
''Onu dışarı çıkar!'' dedi Vural. Ezgi iki polis tarafından tutulup zorla dışarıya sürüklendi.
''Komiserim, durun!'' diyerek onu sakinleştirmeye çalıştılar. Ezgi'nin küfürleri ve çığlıkları koridorlarda yankılandı.
''Seni öldüreceğim! Seni öldüreceğim *** herif!''
Oktay, Ezgi Çetin'in ablası Gazel Çetin'i öldürdüğünü itiraf etmişti ancak çok daha fazlası vardı.
***
''Cansu!''
''Cansu!''
''Kime diyorum!'' Ezgi öfkeyle yatağından çıktı ve çıplak ayakları ile koridorları hızla aştı.''Cansu!'' Bağırıp salona girdiğinde, aradığı küçük yeğeninin yerde oturduğunu gördü.Üzerinde mavi bir elbise vardı, kısa saçları atkuyruğu yapılmıştı. Önündeki şeyler ile ilgileniyordu, oldukça sessizdi. Ezgi şaşırdı, yeğenini uzun zamandır böyle sakin görmediğini fark etti. Normal görünüyordu.
Ezgi sessiz adımlar ile yeğenine yaklaştığında, onun dün çıkardığı fotoğraflar ile oynadığını gördü.
Annesinin fotoğrafları ile... Gazel Çetin'in fotoğrafları ile...
Yaklaştı, küçük kızın yanına oturdu ve resimlere baktı. Gazel'in katili tarafından çekilmiş ve üzerindeki kızıl lekeler ile korkunç bir geçmişi barındıran fotoğraflardı bunlar. Katilin imzası her yerdeydi; Parkta gülerken çekilmiş anlarda, dağınık bir yatakta uyurken çekilmiş anlarda ve sedyede yatıp yanındaki ultrason görüntülerine bakarken ki anlarda gizliydi katil. Katilin gözündendi tüm kareler... Mutlu gibi görülen anıların ardında ölüm gizliydi.
En kötüsü, fotoğraflar üzerinde ki Gazel'e mi yoksa bebeğine mi ait olduğu belli olmayan kan lekeleriydi... Her yerdeydi... Kan her yerdeydi... Raylar üstündeki cesedinin etrafını süsleyen fotoğraflardı bunlar.
Ezgi dolan gözleri ile uzandı ve yeğeninin elindeki resme baktı. Bu, Gazel'in şişmiş karnı ile poz verdiği sevimli bir andı. Ela gözleri camdan vuran ışık ile parıldamış, koyu kahve saçları olduğundan daha açık bir renge bürünerek Gazel'in beyaz tenini açığa çıkarmıştı. Kolları karnına dolanmış, kameraya gülümsüyordu. Mutlu ve canlı görünüyordu...
Üzerine kan sıçramamış tek fotoğraftı bu, en temiziydi. ''Burada...'' diye mırıldandı Ezgi. ''Annene benziyorsun...'' dedi. ''Gerçi daha sarışın gibi çıkmış ama en çok burada benziyorsun ona...''
Fotoğrafa düşen gözyaşları ile ağladığını ancak fark edebildi, hıçkırıp burnunu sildi. Gözleri sızlamaya, omuzları sarsılmaya başlamıştı.
Küçük kız ne olduğundan bir haber Ezgi'nin yanı başına geldi, elindeki fotoğrafa uzun uzun baktı.
''Özür dilerim Cansu...'' diye mırıldandı. ''Sana hiçbir zaman annelik yapamayacağımı biliyorum... Ama...'' derin bir nefes aldı. ''Annenin intihar etmediğinden artık eminim.''
Kollarını küçük kıza doladı ve onu kendine çekti. Kokusunu ciğerlerine dek çekip abla özlemini daha derinden hissettiğinde, yeğeninin başına küçük bir öpücük kondurdu. ''O intihar etmedi tatlım... O intihar etmedi, o güçlü bir kadın.'' Dudaklarını dişledi. ''O seni bırakmadı... O seni bırakmadı, artık buna eminiz... Ve ben onun katili yakaladım. Söz vermiştim... Söz vermiştim ve sonunda bunu başardım.''
''Annenin katilini yakaladım.''
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.