Bölüm 11: ''Mezarda kurumuş çiçekler var...''
''Anlayamadım? Ne vakası?'' diye sordu Doğu, elini indirip bakışlarına eşine çevirdi. Neler olduğunu anlamaya çalışan bakışları Kerim'in düşmüş omuzlarını yokladı. ''Bir sorun mu var? Neler oluyor?''
Ezgi öksürdü ve havada kalmış elini indirip cebine sıkıştırdı. ''Büyük bir sorun var...'' Nefesler tutuldu.
''Dün gece ile ilgili bize anlatmak istediğiniz bir şey var mı... '' Yutkundu. ''...Doğu Hanım?'' Ezgi kadının adını söylerken bir hayli zorlanmıştı. Ölmüş birini karşısında görüp ona seslenebilmek ilk defa yaşadığı bir şeydi, bunun mümkün olmadığını düşünürdü. Ancak nasıl olmuştu?
''Kerim?'' dedi önce Doğu, azarlar tavırda. ''Bu konu hakkında polisleri aradıysan bana da haber vermeliydin.''
Kerim başını iyice yere eğdi, 'Ben aramadım, onlar bizi buldu...' diyemedi.
''Eşiniz bizi çağırmadı, biz bir ihbar üzerine geldik.'' dedi Ezgi. ''Ciddi bir problemimiz var.''
''İhbar mı? Bu dün gece ile ilgili mi?'' dedi Doğu, hafifçe öksürüp. ''Dün gece itibari ile daha da büyüyen bir sorun...''Doğu daha fazla ayakta duramayacağını fark edip polislere oturması için kirli koltuklarını işaret etti. ''Lütfen oturalım, hastalığım nedeniyle ayakta çok fazla duramıyorum.''
Ezgi Doğu'nun ince bacaklarına baktı, hastalığından mı yoksa mezarından hortladığından mı kaynaklı olduğunu anlamaya çalıştı. Koltuklara doğru yönelirken yerinde donakalmış olan Serdar'ı fark etti. ''Hey!'' deyip elini yüzünün önünde salladı. ''Git ve ekiplere haber ver.'' Yaklaştı ve sesini alçalttı. ''Ölüm raporunu da getir.''
Serdar aralık dudaklarını kapatıp başını salladı. Doğu'daki bakışlarını zoraki çekip kapıyı açtığı gibi kendini evden dışarıya attı.
Ezgi Kerim ile koltuklara doğru ilerledi, hemen oturdu. ''Öncelikle tam olarak ne için geldiğinizi öğrenebilir miyim?'' dedi Doğu.
Kerim ellerini yumruk yapıp kolunu eşinin omzuna doladı ve bakışlarını Ezgi'ye çevirdi. Tüm gece boyunca ancak kabullenebildiği gerçek, Doğu tarafından aynı şekilde kabullenilmeye bilirdi.
''Soruları önce ben sormak istiyorum Doğu Hanım.'' Doğu afalladı, ''Ahh, tabi...''
Ezgi hemen telefonunu çıkardı ve ses kaydı almaya başladı. ''Evinize dün gece geldiniz değil mi? Nasıl geldiniz, neredeydiniz?''
Doğu önce eşine baktı, sonra yutkunup anlatmaya başladı. ''Aslında zaten karakola gidecektik ancak madem vaka sorumlusu sizsiniz... Birkaç gün önce bir hastane odasında gözlerimi açtım. En son yaşadığım hiçbir şeyi hatırlamıyordum ve neredeyse hareket edemeyecek durumdaydım. Başımda yaşlı bir doktor vardı, oldukça şaşkın ve telaşlıydı. Hastaneye nasıl geldiğimi sorduğumda hiçbir şekilde cevap alamadım. Bana neler hatırladığımı sordu, birçok tetkik yaptı. Daha sonra eşimi aramama izin vermeyip kaçamak cevap verdiğinde, bir şeylerin yanlış olduğunu fark ettim. Birkaç gün önce doktor odadan çıktıktan sonra onun konuşmalarını dinledim. Yanında başka bir adam daha vardı ve benim bazı şeyleri hatırlamamdan korktuklarını söylediler.''
''Neyi hatırlamanızdan korktular?'' dedi Ezgi, aklına gelen düşünceler ile.
''Adımı, hayatımı hatırlamam onlara garip geldi. Sanırım, bana her ne yaptılarsa bunları hatırlamamam gerekiyordu ki neredeyse son 1 ayı hatırlamıyordum zaten.''
''En son hatırladığınız şey ne?''
Doğu öksürdü, elini boğazına götürüp ovaladı. ''Eşim İzmir'de bir şirket ile görüşecekti, gelmesine 3 gün falan vardı. Ondan sonrasını hatırlamıyorum.''
Ezgi Kerim' e baktı, hatırlamamasının nedenini ikisi de biliyordu ancak bilmedikleri daha çok şey vardı. ''Sonra?'' dedi Ezgi, kadını konuşmaya teşvik etmek için.
Doğu dudaklarını ıslattı ve kollarını ovuşturmaya başladı. ''Bulunduğum odanın gerçek bir hastane odası olmadığını anladım; Odada hiç pencere yoktu, koridorlar farklıydı ve hiç ses duymuyordum. Odadan çıkmama izin vermiyorlardı, hareket etmemin riskli olduğunu söylüyorlardı.
Sonra... İçimden gelen bir dürtü ile kaçırılıp eşimden ve hayatımdan alıkoyulduğumu anladım. Hastalığımı bahane edip beni odada tutuyorlardı ve tehlikeli olduklarını düşündüm. Dün gece yarısı oradan kaçtım, bir taksi bulup eve döndüm.''
''Ne kadar zamandır orada tutuluyorsunuz?''
Doğu yerinde kıpırdandı. ''Aslında zaman kavramını hala oturtamadım, zihnimde çok fazla eksiklikler var ama... En fazla 5-6 gün olmalı...''
''Bulunduğunuz oda nasıl bir yerdi?''
Doğu omzunu silkti, üzerindeki bol ceket omuzlarından kaydı. ''Normal hastane odası gibi ama daha çok yoğun bakım malzemeleri vardı. Perdeler vardı ancak pencere yoktu, odada hastane ismine dair hiçbir şey bulamadım. Dediğim gibi çok sessizdi, yalnız başıma gibiydim.''
''Size ne yapıldığı ile ilgili bir şeyler biliyor musunuz?''
Doğu dudaklarını büktü. ''Doktor dosyayı hep yanında götürüyordu, pek bir şey bilmiyorum. Sadece sürekli EKG çekip bulgularımı kontrol ediyordu. Üstümde çok fazla kablo vardı. Yanı başımda da çokça serum vardı; Ben uyurken çok fazla serum verilmişti, sık sık idrar kaçırması yaşadım.''
''Doktorun nasıl birisi olduğunu hatırlıyor musunuz?''
Doğu başını salladı. ''Tarif edebilirim, tekrar görsem kesinlikle tanıyabileceğim birisiydi.''
Ezgi telefonundan Serdar'a mesaj attı hemen. Telaştan aklına gelmeyen şeyi de altına not düştü. ''Ambulans çağırın, onu tetkik için hastaneye götüreceğiz.''
''Robot resmini çizmek için senden bir tarif isteyeceğiz. Bize hatırladığın her şeyi anlatmalısın.''
Doğu başını salladı. ''Peki oradan çıktığında, tam olarak neredeydin? Dışarıdan nasıl bir yerdi?''
Doğu biraz düşündü. ''Dışarıdan ev gibi görünüyordu, ıssız ve karanlık bir sokaktı. Neresi olduğunu bilmiyorum, uzunca bir süre yürüdükten sonra taksiye bindim. Taksiye bindiğim yerde tabelalar vardı; Bosna-kulu caddesi arası bir yerdeydim.''
Ezgi başını salladı ve Miyase'nin daha önce Bosna caddesinden geçtiğini hatırladı. ''Ya şu diğer adam? Tam olarak ne konuştular?''
Doğu yine uzunca düşündü, zihnini toparlamakta zorlanıyordu. ''Başarılı olduğundan, beni uyandırdığından falan bahsetti... Sonra, bir tanığı yok ettiğini söyledi.''
Ezgi'nin gözleri anında parladı, Miyase'nin duymaması gereken bir şeyi duyduğundan dolayı öldürüldüğünü düşünüyordu ve şimdi... Adam bir tanığı yok ettiğini söylüyordu... Yani Doğu kesinlikle katilinin yanındaydı... Onu orada hapseden katildi... Onu yeniden hayata döndüren katildi...
''Eşim uzunca bir süredir kayıp olduğumu söyledi. Bu beni kaçırdıklarını onaylıyor değil mi?'' diye sordu Doğu. ''Onları yakalayabilir misiniz?''
Ezgi hemen Kerim'e baktı, suç işlemiş bir çocuk gibi öylece bekliyordu. Ezgi'ye bakıp Doğu'ya gerçekleri anlatmaması için adeta yalvardı, başını iki yana salladı. Ancak Ezgi, gerçekleri öğrenmek istiyorsa olayların tamda merkezinde bulunan bu kadından yaralanmalıydı.
''Siz kaçırılmadınız Doğu Hanım... En azından öyle olduğunu düşünüyorduk.''
Doğu kaşlarını çattı. ''N-nasıl yani?'' Öksürüp elini boğazına götürdü ve ovaladı. Kerim hıçkırıp başını eğince, değişen tavırları Doğu'yu korkuttu.
Ezgi yutkundu, söyleyeceklerinin onu kötü etkileyeceğini biliyordu.
''Siz bir cinayete kurban gittiniz Doğu Hanım.'' Mavi gözlerin hayretle büyüyüşünü izledi. ''Tam anlamıyla öldünüz ve mucizevi bir şekilde geri döndünüz. Ve anlıyorum ki, haftalardır peşinde olduğumuz katilden başka birinin yanında değildiniz.''
Doğu öylece kalakaldı, gözyaşları içinde kalan eşi ise ona sıkıca sarıldı. ''Özür dilerim... Özür dilerim Doğu...'' diye mırıldanıyordu. Doğu hiçbir şey söyleyemedi, mavi gözleri Ezgi'nin gözlerinde takılı takılmıştı.
''C-cinayet mi? Ö-öldüm mü?'' Kekelemişti ve sesi fısıltıdan farksızdı. Gözleri yere düştü, yumruk yaptığı ellerini iki yanına sallandırdı.
Onu ölümden döndürdün... Başardın...
Doktorun söylediği sesler kulaklarında yankı yaptı, günlerdir makineye bağlı olduğu anları hatırladı.
Onu ölümden döndürdün...
O uyandı...
Başardın...
Ölümden döndü...
Ölümden...
Doğu'nun gözleri usulca kapanırken, yanaklarından bir bir yaş düşmeye başladı. Zayıf omuzları hafifçe sarsılırken, Kerim kollarını sıklaştırıp fısıldadı. ''Seni koruyamadığım için özür dilerim Doğu...''
Doğu başını iki yana salladı. Ellerini zoraki kaldırıp yanaklarına yasladı. Gözleri kapalı, kendi kendine sayıklamaya başladı. ''Öldüm mü...''
Ölmüş olduğuna inanamadı. Gözleri görüyor, kalbi atıyor ve derin derin nefesler alıyorken nasıl ölmüş olabilirdi? Hatırlamadığı zaman zarfı, ruhunun bedeninden ayrıldığı anlar mıydı? Peki ya nasıl geri dönebilmişti?
Hangi insan onu öldürüp sonra yeniden geri getirmişti? Bunu kim yapabilirdi?
Doğu tenine dokundu, kalbinin atışını dinledi. Nabız sesleri kulaklarında çınlarken, bedeni titremeye başladı. Ölmüş olduğuna inanamadı, zihninin düşünceler arasında kaybolup dünyadan soyutlandığını hissetti. Eşinin üzerindeki baskısı kayboldu, kulakları sessizliğe büründü. Bedeni ağırlaşıp kontrolü kaybettiğinde, bilinci kayboldu. Bedeni sola doğru düştü.
Kerim kolları arasına yığılan eşine bağırdı, ayılması için yanaklarına vurdu. ''Doğu! Doğu iyi misin? Ne oldu!'' Hemen ayağa kalktı, eşinin zayıf bedenini ikili koltuğa yatırdı. Gözyaşlarından dolayı bulanıklaşan görüşü ile telaşla Ezgi'ye baktı. ''Ne oldu ona!? Ne yaptın sen?! Söyleme dedim lanet olası! Söyleme dedim!'' Ezgi telaşla ayağa kalkıp kendini iteleyen ve bağırıp duran Kerim'i umursamadan Doğu'nun yanına geldi. İşaret ve orta parmağını Doğu'nun boynuna yaslayıp nabzını kontrol etti, oldukça yavaştı.
Kerim yere çöktü, ''Ne oldu ona?'' diye ağlaya ağlaya haykırdı.
''Sakin ol! Onu hastaneye götüreceğiz.''
Kapı çaldı, Ezgi hemen kapıyı açtı. Karşısında Serdar ve iki polisi görünce Serdar'ın omzundan tuttu. ''Doğu bayıldı, acilen hastaneye götürmemiz gerek.''
''Ne?'' dedi Serdar, yamulan gözlüğünü çıkarıverdi ve kapıdan içeriye baktı. ''Ölümden döndüğü için durumunun ne kadar ciddi olduğunu bilemeyiz. Ambulansı çağırdınız mı?''
Serdar hızlıca başını salladı. ''Birazdan burada olur...''
Ezgi içeriye girdi, ağlayarak Doğu'nun üzerine kapanmış adamın omzundan tuttu. ''İzin ver, ona yardım edelim.'' dedi.
Kerim önce karısından kopmak istemese de, sonra mecburen yanında ayrıldı. Doğu gelen sağlık görevlileri ile hemen ambulansa alındı. Hastaneye sadece 10 dakika olan sürede Doğu'nun kalbi iki defa durdu. Hemen hayata döndürülse dahi, hayati riski vardı. Düşük hayati değerlerini stabil tutmak için her şey yapıldı, hastaneye ulaşıldığında ise hemen özel odaya alındı.
Ezgi, Serdar ile araçtan inip acil bölümden hastaneye girdiklerinde Serdar hemen Doğu'nun peşinden gitti.
Ezgi sıkıntılı bir şekilde bekleme koltuklarından birisine oturdu ve dirseklerini dizlerine yaslayıp başını eğdi. Kısa, koyu renkli saçlarını karıştırıp derin bir nefes aldı. Bir süre sonra yanına gelen polisleri fark edince başını kaldırdı. Karşısında Vural Bey'i görünce yüzü asıldı.
Vural hemen yanına oturdu, ellerini ceplerine sıkıştırdı. ''Doğu'nun kalbi yolda iki kez durmuş. Acaba hangi haber onu bu derece kötü etkiledi?'' Kaşlarını meraklı bir tavırda kaldırıp Ezgi'ye baktı. Ezgi oflayıp yüzünü ovuşturdu. ''Ona öldüğünü söylemek zorundaydım çünkü bu es geçilemez büyük bir sorun Komiserim. Hem, cinayet ile ilgili ilginç bir delil var elimizde. Katilin ondan fazlasıyla nefret ettiğini düşünmüştük ancak yanılmış olabiliriz. Doğu katilin yanındaymış, bunca zaman bir odada tutulmuş ve onu hayata döndüren de muhtemelen katil. Yanında birisi daha varmış, yani ona yardım eden bir suçlumuz daha var. Doğu Bosna-kulu yakınlarında bir yerde tutulduğunu söyledi. Miyase'nin daha önce gittiği yer...
Belki de... Miyase Doğu'yu gördüğü için öldürüldü? Katilin bir ölüyü dirilttiğini gördü?''
Vural kaşlarını çattı. ''Onun gerçekten yaşıyor olduğuna inanamıyorum. Bu nasıl mümkün olabilir?''
Ezgi'nin bakışları yere düştü. ''Sıradan bir insan yapamaz. İnsan doğasından anlayan zeki bir katil var karşımızda. Ancak Doğu'yu elinden kaçırdı, şimdi de delilleri yok etmek isteyecek. Onu biran önce yakalamalıyız. Bosna caddesindeki sahte binayı bulmalıyız, katil orada bir yerde.''
Ezgi ayağa kalkınca, Vural'da onu takip etti. ''Hastaneye bir ekip bırakalım, diğerleri ile Bosna caddesine gidelim. Acele etmeliyiz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Döngüsü I-II
Misterio / SuspensoGizem/Gerilim kategorisinde merak uyandıran cevherler... MysteryTR, 'Sis Perdesi' adlı okuma listesinde... MysteryTR 'Gizemleri Ustalıkla Çözenler' adlı okuma listesinde... Gizem-gerilim günceleri (Mini yarışma) kazananı... Kanser hastası olan Doğ...