Söz

209 42 10
                                    

Seok Jin hangi odaya geldiğini bile bilmiyordu. Öfkeliydi. Buraya hapsolduğu zamanlar korkmuştu ve ne olduğunu bilmez haldeydi daha sonra efendiyle karşılaşmıştı. Lanet başta onu korkutsa da ondan zarar gelmeyeceğini anlaması uzun sürmedi. Ses tonu ve görüntüsü korkutucuydu evet ama bilgece konuşuyordu ve ses tonunda hafif bir yumuşaklık barındırıyordu Seok Jin onu sevmişti. Belki de burada konuşacak birini bulmanın mutluluğu içerisindeydi bilmiyordu ama ona güvenmişti. Gerçekten insanları bu aynanın içine hapsetmekten nefret ettiğini düşünmüştü ama belli ki seviyordu

Namjoon'u içeri tıkıp ne yapacaktı ki? Ne diye böyle bir şey yapıyordu? Belki de Seok Jin'den sıkılmıştı. Bunu düşünmesiyle gözleri doldu. Neden güvendiği herkes onu sırtından bıçaklıyordu sanki? Annesine güvenmişti ama annesi onu ve babasını terk etmişti, babasına güvenmişti ama babası sırf annesi onu terk etti diye onu sürekli dövmüş ve küçük bir olayda hemen acımadan kovmuştu onu, Dong Sun'a güvenmişti ve ne olduğu ortadaydı, şimdi de lanetti güvenini boşa çıkaran, tüm kötülüğüne rağmen ona iyi görünen lanet... Ne yapacaktı böyle? Saçma iyiliklerle ve insanları iyi sanma huyuyla ne yapacaktı?

Onu küçük yaşında alkolik babasıyla bir başına bırakan annesinden nefret ediyordu, annesinin gitmesine sebep oldu diye küçükken onu sürekli döven babasından nefret ediyordu, onu zorla okulun bodrumuna tıkıp tecavüzce bulunan zorba "arkadaş"larından nefret ediyordu, onun yaptığı iyiliklere karşılık onu bir aynaya hapseden Dong Sun'dan nefret ediyordu. Bu listeye Lanet'i kolaylıkla ekleyebilirdi ama burası ıssız ve soğuktu. Seok Jin yalnızlıktan da nefret ederdi ve buradaki tek kişiyi de kaybedemezdi. Kaybedemezdi ama bu onun uğruna Namjoon'u göz göre göre buraya tıktıracak değildi

Bunu burada kalmış hiç bir insan istemezdi. Ya da burada kalıp onu izlemiş biri. Her ne kadar kalbini kırmış gibi davransa da onun böyle yakınmalarını sevimli buluyordu. Kesinlikle cevapsız sorulardan nefret ediyordu ve bunu her şekilde gösteriyordu. Emindi ki başarılı bir yazardı. Mantıklıydı bir kere, duygularını ve hislerini ifade edebiliyordu, kafasında güzel kurgular yaratabilecek biriydi. İyi bir insan ve düşünceli biri...

Onun yüzünden elini kestiğinde kendini çok suçlu hissetmişti. Tabii o halini hatırlaması biraz da mutlu etmişti onu. Bunun nedeninin ona anahtarı veren Lanet olması da onu yine eski haline döndürdü. Ne istiyordu ondan? Namjoon'un kimseye zararı olmazdı ki. Ondan ne istiyordu? Geldiği odanın banyo olduğunu anladı. Evde o kadar ayna vardı ki. Normalde bir odada ayna yoksa Seok Jin o odaya ulaşamıyordu ama küçük ya da büyük olsun. Koridor, duvarlar, bodrum katı her yer ayna doluydu. Sanırım Dong Sun'un yarattığı lanetten kurtulmak için aynaları seçmesinin nedeni de buydu

Neyse ne. Dong Sun'un seçimleri Seok Jin'i alakadar etmiyordu. Kendi çıkarları için başkalarını kullanan insanlar yani bencillerden çok şey beklenmezdi zaten. Etrafındaki eşyalara baktı. Buraya geldiğinde iyi bir duş alması gerçekten güzel olabilirdi. Tabii karşınızdakinin suyu açması gerekirdi ya da şampuan şişesini dökmesi falan. Her neyse zaten bir yansımanın duş almasına gerek yoktu. Kendini soğuk fayansa bıraktı. O kadar soğuk değildi aslında ama kendi soğukluğuna bir de aynanın soğukluğu eklendiğinde durum hiç de sıcak değildi

Ellerini saçlarına geçirdi. Ne yapacaktı böyle? Her şey çok basitti sadece saçma çığlıklar atıyordu ve gelenleri buradan kaçırıyordu o kadar. Başka bir şey yoktu. Sadece insanların bu aynaya tıkılmasını istemiyordu o kadar. Şimdi ise diğerleri umrunda değildi. Sadece Namjoon'un onu kurtarmak uğruna bu lanet deliğe girmesini istemiyordu o kadar. Kendi evinde olsa kesinlikle kendini dolabına falan kapatırdı ya da suyu en soğuk ayara alıp saatlerce onun altında beklerdi. Ya da o kadar çok düşünürdü ki yemek bile yemezdi ve ya da babasından dayak yemekten bunları düşünemezdi kim bilir? Sadece evde değildi ve evde olsa onları yapacağı bu lanet yerden asla çıkamayacağı gerçeğini değiştirmiyordu

Banyodan çıkıp Namjoon'un odasına gitti. Onun yatağa uzanmış uyuyan halini görünce gülümsemesine engel olamadı. Bir süre onu izledi. Normal bir insandı. Başarılıydı da ayrıca. Güzel bir hayatı olduğuna da emindi. Normal bir annesi, normal bir babası, normal arkadaşları, lanet derecede normal yaşamı. O normaldi. Masum ve normal. Bu aynaya hapsolmak da bu normal hayatını sikerdi ve Seok Jin gram değeri olmayan kendisi uğrunda onun buraya hapsolmasına izin vermezdi. Kendi kendine yemin etti

"Sana söz veriyorum Namjoon sen asla bu lanet yere girmeyeceksin. Asla buna izin vermeyeceğim"

The Cursed MirrorsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin