i had always knew that you were the real demon

404 60 215
                                    

Armin titreyen parmakları ile klavye de bir şeyler yazıyor, sonra hemen siliyordu.

'Kim olduğunu biliyorum.'

'Mikasa?'

'Eren bana anlattı.'

'Artık kaçmana gerek yok.'

'Şimdi anlıyorum.'

Telefonunu kapattı ve fırlatırcasına yatağa doğru attı. Sonra umutsuzca elleriyle yüzünü gizleyip, altında ezildiği pişmanlığının ağırlığıyla başa çıkmaya çalıştı.

Ne kadar süre o pozisyonda kaldığını bilmiyordu. Eğer Eren elini omzuna koymasaydı, çok daha uzun süre kıpırdamadan durup ağlayabilirdi.

"Hey, Armin. İyi misin?"

Çocuğun yeşil gözleri endişe ile kısılmış, kaşları birbirine yaklaşmıştı. Armin hıçkırığa benzer bir iç çekti.

"Bir hata yaptım, Eren."

Eren, Armin'in üzerinden uzanıp elindeki kahve kupasını sehpaya bıraktı. Sonra geri çekildi ve "Ne gibi?" diye sordu. Dikkatini toplamakta güçlük çekiyora benziyordu.

Sarışın çocuk hızlıca gözlerinde biriken yaşları elinin tersiyle sildi. Zamanı geri almayı dilemek acınası bir umuttu artık sadece onun için.

"Ben... Bilmemem gereken bir şey öğrendim. Eren-- Yapmamalıydım. Benim suçum. Eğer... Eğer--"

Yatağın diğer ucundaki telefon bir melodi eşliğinde titrediğinde, tekrar ağlamak üzereydi Armin.

Eren yavaşça gözlerini kapatıp açtı ve bakışlarını yere indirdi. Loş ışıkta; gri çarşaflı yatağın üzerinde oturmuş, sessizliğin hüküm sürmesine izin veriyorlardı.

"Eren..." dedi Armin titreyen sesiyle tekrar. "Eren, Eren, Eren. Ne yaptım ben?" Sırtı soğuk duvarla birleşinceye kadar geriledi. Dizlerini göğsüne çekip sarıldı kendine, Vic'i geri istediğini göz ardı etmeye çalışarak. Ama olmuyordu, Vic, Mikasa değildi Armin için.

Onun yok olup gitmesi kendi suçuydu.

Çarşaflar hışırdadı ve Armin yanında Eren'in sıcak varlığını hissetti.

Zihnine uçuşan milyonlarca görüntü ve düşünceyi kovmaya çalışıyordu sarışın çocuk. Vic'in Mikasa olması isteyeceği son şey bile değildi.

'Keşke Annie olsaydın, ya da Historia, veya Nifa. Ama Mikasa değil. Mikasa olmaz.'

Tırnaklarını tenine batırdı ve tuzlu gözyaşları yanaklarından süzülüp giderken, vücudunu saran kollara karşı çıkmadı. Omzu inanılmaz derecede zonklamasına rağmen, Eren'i itmedi.

Yeşil gözlü çocuk çenesini Armin'in başının üstüne yasladı, sonra "Burada olduğumu bil." diye mırıldandı. "Anlatmak istemiyor olduğunu biliyorum. Ama buradayım, Armin."

'Vic de yanındayım demişti.'

Sessizliği bozan tek şey Armin'in hıçkırıkları ve her kıpırdadığında çarşafların çıkarıp durduğu hışırtıydı.

rewrite the stars Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin