Mikasa rüzgarda savrulan bir yaprak gibi kaldırımda koşuyordu. Saçları hoplayıp zıplıyor, yüzüne çarpıyor ve bazen dudaklarına yapışıyorlardı. Koşmaktan dalağı şişmişti ama acıyı umursayacak halde değildi. Nefesini düzene sokmaya çalışsa da kalp ritmi sürekli artıyor, dinlenmesine izin vermediği ciğerleri havayı yeterince içine çekemiyordu.
Durup soluklanmak için vakit yoktu. Buraya gelmesi yarım saat sürmüştü. Armin'in daha ne kadar süre sahilde oturacağını bilemezdi. İçinden bir his acele etmesi gerektiğini haykırıyordu ona. Bir yandan sevdiği çocuğu görmenin heyecanını yaşıyordu, aynı zamanda hislerini itiraf edecek olmanın verdiği gerginliği.
'Belki ona sarılmana izin verir.' diye düşündü Mikasa yüzünde aptal bir gülümseme ile. 'Hatta belki onu öperim. Ah, Tanrı'm, hayır. Hayır! Böyle bir şeye kalkışmamalıyım!'
Kızarırken, kendi kendine öfkelendi ve kaşlarını çattı.
Yokuş aşağı koşmaya başladığında, insanların ona garip garip baktığını fark etti. Pek umursayacak durumda değildi gerçi ama sorunun ne olduğunu anladığında, görmezden gelemedi elbette.
Koşarken eteği havalanıyor, askılı bluzu omuzlarından kayıyordu. Kendine çeki düzen verip, 'hızlı adımlarla yürümeye' başladı bu sefer. Ama tabiki, yoldaki eğim kayboluğunda tekrar aynı hızda koşturmaya devam etti.
En sonunda sahile varmış, denizin tuzlu rüzgarını içine çekmişti. Hızla etrafa göz gezdiriyor, Armin'in sarı saçlarını arıyordu. Kayalık yoldan çıktığında spor ayakkabıları kumda batmaya başlamıştı. Bunun üzerine bağcıkları çözüp ayakkabılarını çıkardı. Şimdi dizine kadar gelen siyah çorapları ile koşturuyordu sahilde. İçinden Armin'in adını haykırmak gelse de, yapmadı.
En sonunda çocuğu bulduğunda dakikalar geçmiş, yorgunluktan kıpkırmızı kesilmişti Mikasa. Soluklanmak için dizlerinin üstüne düştü ve başını öne eğip derin nefesler aldı. Saçları terden alnına yapışmış, çorapları kuma batmış ve sarımsı, kirli bir renge bürünmüştü kıyafetleri.
Biraz daha iyi hissettiğinde, oturup kaldığı yerden kalktı. Armin'e seslenmeden önce bir süre sarışın çocuğu izledi yüzünde gülümseme ile. Rüzgar saçlarını okşuyor, giydiği uzun kollu gömleği havalandırıyordu. Kumlara oturmuştu. Denizin köpüklü dalgaları ayaklarını yalarken ufka dikmişti bakışlarını.
Siyah saçlı kız, yutkundu ve toplayabildiği bütün cesaret ile sevdiği çocuğa yaklaştı.
"Armin!"
Önce sesini duymadığını düşündü Mikasa. Biraz daha yaklaştı. Tekrar seslenmek üzereydi ki, Armin arkasını döndü ve kızın siyah gözlerine kenetledi bakışlarını. Yüzündeki şaşkın ifade giderek dehşete dönüşürken ellerini kuma bastırıp ayağa kalkmaya çalışırmış gibi diklendi.
Mikasa ne söylemesi gerektiğine dikkatli karar vermeliydi. Armin kaçmaya başlarsa onu kovalayacak enerjisi yoktu.
"Lütfen... Konuşalım. Tamam mı? Seni rahatsız etmeyeceğim."
Armin gözlerini kısıp "Şu an ediyorsun." diye tısladı.
Siyah saçlı kız, geri adım atacak gibi oldu bir an. Armin'in söylediği tüm o sözler zihnine üşüşmüştü aniden. Onu istemediği, uzak durmasını yinelediği onca sefer, Mikasa'nın kalbini gözünü bile kırpmadan defalarca kırmıştı.
Sonra Eren'in söylediklerini hatırladı genç kız. Hepsini, sevgisinden yapıyordu Armin. Bu yüzden pes etmemeliydi.
Tereddüt ile bir adım daha attı. Kum taneleri çorabının arasından giriyor, ayağının tabanına batıyordu.
"Kısa bir süre için katlanabilirsin."
"Hayır, olmaz."
Ama Mikasa yine de Armin'in yanına oturdu.
Sessizlik uzamadan ve Armin boşluğu hakaretler ile doldurmadan önce "Denizi seviyorum." dedi gülümseyerek. "Sebebini bilmiyorum ama beni mutlu ediyor."
Armin bir şey söylecekmiş gibi dudaklarını araladı. Fakat Mikasa konuşmasına izin vermeden "Bütün kıyafetlerim kum oldu." diye kıkırdadı. "Otobüsteki halimle şimdiki arasında çok fark var." Alnındaki saç tellerini geriye taradı.
Sonra "Aslında yüzmeyi çok seviyorum. Vaktim olmasa da sahilde yürümek gibi şeyleri yapmayı severim." diye devam etti. "Ve şezlongta uzanırken limonata ya da sade gazoz içmek de hoş olu--"
"Senin sorunun ne?!"
Armin aniden sesini yükselttiğinde Mikasa irkildi. Ama gülümsemesini yüzünden silmedi bir an olsun. Gözlerini birkaç kere kırpıştırdı siyah saçlı kız. Sonra çatılı kaşlarla ona bakan Armin'e döndü.
"Sorun mu? Sohbet ediyoruz Armin. Bu bir problem mi senin için?"
"Evet, öyle." diye tısladı sarışın çocuk. Başını iki yana sallayıp, küçümsercesine gözlerini kıstı. Mikasa'nın yeni bir şey demesine izin vermeden ayağa fırladı. Kumlar sıçratarak uzaklaşıyordu.
'Hayır, hayır, hayır, hayır.'
Başka çaresi kalmamıştı Mikasa'nın. Yorgunluktan titreyen dizlerine tutunarak ayağa kalktı.
"Armin!"
Sarışın çocuk onu duymuyor gibiydi. Koşar adımlarla taşlık yola ilerliyordu. Ayakkabılarıyla kumda bata çıka ilerlese de, Mikasa'dan hızlıydı.
Siyah saçlı kız ellerini öne uzatmasına rağmen Armin'e ulaşamıyordu. Eğer şimdi onu kaybederse bir daha bulma şansı olmayabilirdi.
Derin bir nefes alıp "Eren bana mesajı gösterdi!" diye bağırdı.
Bunun üzerine Armin aniden durdu ve Mikasa sendeleyerek kumda kayıp, onun sırtına çarptı.
"Ne dedin?" Sesi biraz önceki gibi acımasız ve sert değildi Armin'in. Daha çok şaşkınlık ve korku karışımı gibiydi.
"Oradan..." Mikasa kelimeleri arasında derin nefesler alıp soluklandı. Elli metre kadar koşmasına rağmen bütün enerjisi tükenmiş gibiydi. "...Oradan geliyorum. Onun yanından. Ben... Ben her şeyi biliyorum, Armin."
Armin arkasını döndüğünde, Mikasa kararlı bakışlarını sarışın çocuğun büyük mavi gözlerine dikti.
"Artık kaçamazsın. Beni sevdiğini biliyorum."
Armin'in gözleri doldu aniden. Hissettiği baskı derisinin altında kopan bir fırtına gibi giderek büyüyordu.
Gözlerini kapatıp dudaklarını ısırdı ve "Hayır!" diye bağırdı. Sonra Mikasa'yı omuzlarından kavrayıp kuma itti. Arkasına bakmadan koşarken tek dileği Mikasa'nın vazgeçmesiydi.
Ama öyle olmadı. Siyah saçlı kızın, kumları ezerek yaklaştığını duyabiliyordu.
Taştan yola az kalmıştı. Eğer biraz daha hızlı olabilseydi...
...Birden dünya Armin için karardı. Başı dönmeye başladığında adımları yavaşlamış, denizin gökyüzü ile bütünleşip dans etmesinin bitmesini beklemişti fakat uçuşan renkli noktalar gördüğünde bayılacağından emindi.
Zihninde yankılanan birkaç ses duydu. Bir sonraki an, sıcak kumların üzerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars
Fanfictioncrueltysvictim: Neden yıldızları tekrar yazmıyoruz, Armin? crueltysvictim: Bu sayede benim olabilirdin. // ! : angst ! : selfharm ! : bad habbits 290719 ~ 270819