"Eren'in yaptıkları için özür dilerim." dedi Mikasa. Tedirgin birkaç adım attı. "Peçete gibi bir şey bulmamı ister misin? Dudağın..." Kırık kalbini gözardı etmeye çalışıyordu elinden geldiğince. "...Kanama kötü gözüküyor."
Armin cevap vermedi. Hala Mikasa'nın gözlerine bakmıyordu.
Siyah saçlı kız, farkında bile olmadan elini göğsüne bastırdı. Kalp atışları o kadar güçlüydü ki, elinin altındaki ritmik vuruşları çok net bir şekilde hissedebiliyordu.
Perçemlerini kulağının arkasına attı ve öylece ayakta dikilmektense, duvardaki anahtara basıp ışığı açtı. Işık yetersizdi. Sarı renkliydi ve her yeri aydınlatacak kadar parlak değildi.
Mikasa bir peçete bulmak için mutfağa gitti. Armin'i bu şekilde görmeye daha fazla katlanabileceğini sanmıyordu.
Uzun süre aramasına gerek kalmadan, elinde bir paket peçeteyle geri döndü. Güvensiz adımlarla Armin'e yaklaştı ve ince, plastik paketi uzattı sarışın çocuğa.
Armin isteksizce baktı dikdörtgen şekilli peçete paketine. Sonunda bir peçete alıp dudağına bastırması, çok uzun sürmüştü.
Mikasa, "Yanlış yapıyorsun." dedi aniden. "Öyle tutarsan sadece daha çok kanamasına sebep olursun." Aniden dizlerinin üstüne eğildi ve Armin'in elini itip, (teni, onunkine değdiğinde kalp krizi geçireceğini sandı.) "Çeneni kaldır." dedi emir verir gibi bir sesle.
Armin bir süre boş bakışlarla kızı süzdü. Sonra kendisine söylenileni yaptı.
Siyah saçlı kız nazikçe peçeteyi Armin'in dudağına bastırdı. Parmakları altındaki dudakların ne kadar kuru olduğunu fark etmek, hem kalbinin ritmini bozdu, hem de canını yaktı. Armin'in vücudunun güçsüz olduğunu biliyordu. Günde sadece bir öğün yediği için, çabucak yoruluyor ve giderek güçten düşüyordu sarışın çocuk.
Eren'in ona bu şekilde vurması, normal birinden çok daha fazla zarar vermiş olmalıydı Armin'e.
"Eren için özür dilerim." dedi tekrar Mikasa. Peçeteyi hafifçe kaldırdı ve tekrar bastırdı. "Ve hayal kırıklığına uğradığın için de."
Armin sessizliğini korudu bir süre.
Sonra hiç tereddütsüz, Mikasa'nın kalbini kırmayı hedef alan bir cümle mırıldandı.
"Daha kötüsü olamazdı."
Hafifçe gülümsedi Mikasa. Bunları duymayı hak ediyordu. Armin'e mesaj atmış olan kişi kendisiydi sonuçta. Sevdiği çocuğu, içinde bulunduğu cehennem çukurundan kurtarmaya çalışırken, daha da diplere sokmuştu. Kendini asla affetmeyecekti.
Dalgınlık anında, peçeteyi bastırması sonucu Armin'in dudaklarından boğuk bir inleme döküldü.
"Ah, özür dilerim! Üzgünüm!" Mikasa panikle geri çekildi. Kanama hafiflemişti fakat elindeki peçete bordo renkli kan ile ıslanmıştı. Ne yapacağını bilemez gibi Armin'e baktı.
"Canın yanıyor mu--"
"Canımı yakan tek şey..." dedi Armin öfkeyle. Parmaklarını dudaklarına götürmüştü. Eğer gözlerinde öfke yerine, ışıltılı bir neşe bulunsaydı, masum ve güzel bile gözükebilirdi. "...Senin varlığın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars
Fiksi Penggemarcrueltysvictim: Neden yıldızları tekrar yazmıyoruz, Armin? crueltysvictim: Bu sayede benim olabilirdin. // ! : angst ! : selfharm ! : bad habbits 290719 ~ 270819