Armin ne kadar zamandır banyo zemininde yattığını bilmiyordu. Telefonunun şarjı bitmesin diye güç tasarrufu moduna almış, Vic'in ona yazdığı şeyleri kilit ekranından okuyordu.
Sabah olmasına az kalmıştı. Saat altıya geliyordu. Ama Armin hala dışarı çıkmaya korkuyordu. Ya babası oradaysa ve dışarı çıkmasını bekliyorsa ne olacaktı?
Karanlıkta, zaman kavramını kaybetmişti. Korkusu sürekli artıyordu ve dikkatini dağıtıp, her şeyin iyi olacağını ummasını sağlayan tek şey ardı ardına yollanan mesajlardı.
'Tüm gece uyanık kaldı.' diye düşündü Armin. Yediği yumruk yüzünden patlayıp şişmiş olan dudaklarına belli belirsiz bir gülümseme yerleşti aniden. Sonra yanaklarında kurumuş olan gözyaşlarına yenilerinin eklendiğini hissetti. Kuruyup sertleşmiş yanakları tekrar nemlenirken, hala dökecek gözyaşına sahip olduğu için şaşırdı Armin.
crueltysvictim: Yarın hemen seni öğrenci yurduna almalarını sağlayacağım. Bir daha aileni görmek zorunda kalmayacaksın. Seneye de on sekiz yaşında olacaksın. Sana asla karışamayacaklar.
crueltysvictim: Sevdiğin birinin saçlarını okşadığını düşün, Armin. Bundan hoşlandığını biliyorum.
crueltysvictim: Uyumaya ne dersin? En azından kısa bir süre için?
Armin kalbi söküp çıkarılmış gibi, bomboş hissediyordu. Aptal gülümsemesi yok oldu ve chatroom'u açıp yazmaya başladı.
despairofocean: Saçlarımı okşamak mı?
despairofocean: Bu güzel olurdu, Vic.
despairofocean: Ama kimsenin yapmak isteyeceğini sanmıyorum.
Telefonu kapatıp dizlerine sarıldı Armin. Uykusu yoktu. Yorgun ve kalpsizdi ama dinlenemeyecek kadar soğuktu zemin. En ufak bir seste bütün kasları geriliyordu. Zihni uyuşmuştu.
Telefonu cılız bir ışık yayarak açıldı.
crueltysvictim: Ben istiyorum.
Dakikalar geçti ve Vic Armin'in sayamayacağı kadar çok mesaj yazmaya devam etti. Fakat sarışın çocuk tek bir düşünceye kaptırmıştı kendini. Uyanıkken rüya görüyordu.
Yüzü, sesi ve vücudu olmayan, Annie Leonhardt'dan daha güzel bir kızın dizlerinde yatıyordu Armin. Kızın teni sıcaktı. Banyo zemini yoktu, ardı arkası kesilmez gözyaşlarının da olmadığı gibi.
Yüzü olmayan kızın parmakları nazikçe Armin'in karmakarışık olmuş saçları arasında gezindi, her bir düğümü eliyle tek tek açarak taradı güneş gibi sarı saç tellerini.
Güzel kız, Armin'in saçlarını araladı ve kulağına eğilip "Ben istiyorum." diye fısıldadı olmayan sesi ile.
Armin bitkin ama huzurlu hissediyordu. Tamamlanmış gibiydi. Kalbi ferah bir esintiyle doldurulmuştu.
"Yıldızları tekrar yazsaydım, senin olur muydum?" diye sordu yüzü olmayan kıza.
Kız, sadece Armin'in duyabileceği sözcükler ile cevapladı sevdiği çocuğu.
"Seni seviyorum."
Bu iki sözcük, aptalca Armin'in hoşuna gitti.
Ve o an Armin gerçekten ne istediğini, yıllardır neyden kaçtığını anladı. Dünya acımasız olabilirdi, ama umut her şeyden daha güzel bir hediyeydi. Uykuya daldığının farkında bile olmadan, tekrar fısıldadı var olmayan kıza.
"Ölüm ve kaosun hayaleti misin... Yoksa bakmanın yasak olduğu güzel bir melek mi?"
Armin kızın cevabını, uyandığı zaman hatırlamıyordu.
Saatine baktığında öğlen olduğunu gördü. Babası ve annesi işe gitmiş olmalıydı.
Yine de emin olmak için uzun süre bekledi.
O uyuyorken, Vic'in neler yazdığını görmek için telefonunu şarja taktı ve odasının kapısını kilitleyip yatağına uzandı.
Vic pekçok şey yazmıştı. Armin hepsini sırayla okudu. Hiçbirini atlamadı.
Yüzü olmayan kız ile ilgili rüyasını hatırladığında, uykuya dalmadan önce Vic'in yazdığı son mesajı okuyordu.
Ne kadar düşünürse düşünsün, rüyasındaki kızın ona ne söylediğini hatırlayamadı.
"Her neyse..." diye mırıldandı kendi kendine. Yatağında uzanmış, tekrar uykuya dalmak üzereydi. "Hem... Ben saçlarımla oynanmasından hoşlanmam."
Sonra kendi kendine "Yalancı." dedi yüksek sesle.
"Vic'e bağlanıyorum. Bu kötü bir şey olmalı, değil mi?"
Yastığına sarıldı ve o kızın bir melek, istediği şeyin ise sevgi olduğunu düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars
Fanficcrueltysvictim: Neden yıldızları tekrar yazmıyoruz, Armin? crueltysvictim: Bu sayede benim olabilirdin. // ! : angst ! : selfharm ! : bad habbits 290719 ~ 270819