'cause you were there for me too

472 55 302
                                    

Eren'in dairesine girdiklerinde, Mikasa hala hafif hafif burnunu çekiyor ve tekrar ağlamaya başlamamak için kendini zorluyordu. Parmaklarını, gevşekçe Eren'in avcunun içine yerleştirmişti. Çocuğun kavrayışı sıcacıktı ve güven veriyordu. Mikasa en azından Eren yanında olduğu için minnettardı.

Dış kapı kapandığında, Eren'in ışığı açmak için duvarı yokladığını fark etti Mikasa.

"Eren," diye seslendi. "Sorun olmazsa... Karanlıkta kalalım. Yüzümü görmeni istemiyorum." Omuz silkti hafifçe. "...Pek iyi görünmediğimden eminim."

Eren, Mikasa'nın söylediği gibi yapıp anahtarı aramayı bıraktı. Sonra "Gözyaşları güzelliğini gölgeleyemez." diye mırıldandı. Hala kızın elini tutuyordu. "Ama en azından diğer odanın ışığını açayım. Zifiri karanlıkta oturmaya gerek yok."

Mikasa onaylarcasına başını salladı. Sonra elini Eren'inkinden kurtardı ve kendini yatak odasıyla salonu birleştiren duvara yapıştırılmış gri renkli koltuğa bıraktı. Esmer çocuk ışığı açtığında, silik gölgesi önüne düşüyordu Mikasa'nın.

"Bir şeyler içmek ister misin?" diye sordu Eren. "Benim aklım hala pek yerinde değil gibi." Sonra mahcup olmuşcasına bakışlarını kaçırdı. "Seni de bu işe bulaştırıp kalbini kırdığım için özür dilerim. Armin... Ah... Mikasa." Elleriyle yüzünü gizledi. "Her şeyi mahvettim." Ağlamaklı sesi duyduğunda, yerinden fırladı siyah saçlı kız. "Hayır, Eren. Hayır. Bana bak." Mikasa, Eren'in ellerini kavradı ve gözlerine bakmasını sağladı. Yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti. Kırık ve hüzünlü olabilirdi ama yine de gülümsüyordu işte.

"Sakın kendini suçlama, tamam mı? Eninde sonunda bu olacaktı. Armin, anonimin ben olduğunu anladığı anda her şey aynen böyle gerçekleşecekti."

"Hayır," diye inledi Eren. Ellerini kurtarmaya çalıştı ama Mikasa sıkıca kavramıştı bileklerini. "Şimdi senden sonsuza kadar nefret edecek. Ve benden de. Eğer o kadar öfkelenmeseydim--"

"Şşht. Eren, sorun değil. Belki de böylesi daha iyidir?" Başını yana eğip, gözlerini kısarak gülümsedi Mikasa. Ağlamamak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu onun için. "Armin için yapabileceğim her şeyi yaptım. Artık... Kendi mutluluğunu istediği gibi elde edebilir. En başından beri sürekli bunu söyleyip duruyordum, hatırlasana."

Eren, Mikasa'nın heyecanla kıkırdamasını ve Armin'in ona yazdıklarını, kocaman gülümseyerek anlatmasını hatırladı. Okuldan sonra bazen kafeye gider, bir şeyler içerken Armin'den, eski günlerden ve Armin'in Mikasa'ya "düşmesi" için neler yapabileceklerinden konuşurlardı. Eren ne zaman "Düğünde şahidiniz olacağım." diye ısrar etse, Mikasa kızarır ve kahkahalar atardı. Günün sonunda, Mikasa Eren'e sarılır ve her şey için teşekkür ederdi. Sonra da ayrılırlardı. Ve karanlıkta, uyumadan önce Mikasa gülümseyerek Armin'in hayalini kurarken, Eren ise sessiz gözyaşları döker ve en azından Mikasa'yı mutlu görebildiği için şükürler ederdi.

"Peki senin mutluluğun ne olacak, Mikasa?" dedi Eren çaresizce. "Senin kırık kalbin ne olacak?"

'Ve ben? Ben ne olacağım?'

Mikasa gülümseyip gözlerini kapattı ve başını iki yana salladı. 'Sorun değil,' der gibiydi. "Onun mutlu olduğunu görmek istiyorum. Hepsi bu." Sonra Eren'in buğulu yeşil gözlerine dikti bakışlarını. "Sen de ol, Eren. Benim için çok çabaladın. Teşekkür ederim."

rewrite the stars Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin