-Bölüm şarkısı: Troye Sivan- The Fault in our stars-
😏 ⚠ m ⚠😏
Teşekkür bölümünü okuyunn😭🙏
💫
Jungkook ve ben. Hayatımız bir apartmanda başlamıştı, onu ilk gördüğüm an ve sonrası. Onunla ilk tanıştığım, ilk kavga ettiğim, ona ilk öfkelendiğim, ona ilk kapıldığım ve ona ilk yenildiğim an.
Aslında tam da şu andı. Yoğun ve ateşle harmanlanan gecemiz yerini naif gündüze çevirdi, karanlık gökyüzünü sarmalayan yıldızlar kayboldu ve onunla bir olduğum, başımı göğsüne yasladığım o tatlı anı aydınlatan tek şey şu cam duvarların ardından parlayan sarımtırak güneş oldu.
Fakat bana sorarlarsa eğer, günümü aydınlatan tek ışık güneş değildi. Sanki güneşten daha parlak, yanımda mışıl mışıl uyuyan Jeon Jungkook'un ta kendisiydi. Yıldızlarında kaybolduğum adam. Sevdiğim, her dokunuşunda küllerimden doğduğum şu baş belası yan komşum. Yıllarım, ayım, günüm ve saatim.
O benim sahip olduğum her şeyim, yan komşum.
O sessizce uyurken, nefesini yüzüme ılık ılık üflerken hayran olmuşcasına, sanki değerli bir taployu inceleyen bir ressam gibi eserimi izliyordum. Siyah ve yastığın yanlarına dağılmış kıvırcık saç tutamlarını, kapanmış, kirpiklerinin birleşimini, birbirine bir mühür gibi kenetlenmiş dudaklarını, burnunu, yüzünde var olan tüm ayrıntılarını, şu sanki gökten çaldığı boynundaki yıldız dövmesini seyre dalıyordum.
Sanki okyanusa dalan balıklar gibi.
Bıraksalar ölünceye kadar izlerdim onu, her anım ona aitken bırakırdım senelerim dahil tüm saniyem onun olurdu. Şikayette etmezdim, aksine gurur duyardım. Jungkook öyle güzel ve eşsizdi ki, ben ressamsam o sanat eseriydi. Ben balıksam, o okyanustu.
O benim her ayrıntımdı. Hayatımdı. Bunu tek bir gecede, bedenlerimiz birbirine ait olurken anlamamıştım. Gözlerine baktığım, seni seviyorum dediğim an anlamıştım. Onsuz geçirdiğim iki haftalık bir süre zaafında çoğu şeyin farkına varmıştım. Ben onsuz koca bir hiçlikten ibarettim.
Benim hayatım da, şu dünyada aldığım nefeste oydu. Yanımda uyuyan, dün gece ruhunu ruhuma katan Jungkook'tu.
"Bugün gerçekten aymış olmalı." Gözlerini hafifçe araladığında, uykulu sesiyle mırıldandı ve yeni doğan bebek gibi bir süre gözlerimi seyre daldı. Sıcak nefesi yüzüme üflediğinde, biraz daha bana sokuldu. Elini belime doladı ve başını boynuma gömdü. Biraz da orada nefes aldı, kokumu içine çekerken uykulu sesiyle mırıldandı.
"Günaydın sarışın...günaydın her şeyim...sevgilim." Bana tatlı sözler pek sarf etmezdi Jungkook, sevdiğini sözleriyle değil de çoğunlukla bakışlarıyla ve dokunuşları ile hissettirmekten yanaydı. Bana süslü cümleler kurmazdı, ben onun 'sarışın' kelimesine aşıktım.
Dudakları ufak ufak temas ederken boynuma, huzurla kapattım gözlerimi.
"Günaydın."
Elimi siyah tutamlarıyla buluşturduğumda, boynumu öpen dudakları tebessümle kıvrıldı, başını bana doğru çevirip, hafifçe doğrulurken.
"Sadece günaydın mı? Sabah öpücüğüne ne dersin?" Jungkook biraz daha doğruldu ve üzerimdeki yerini aldı. Burnunu burnuma sürterken ona doğru yükseldim, "Neden cevabımı bildiğin halde soruyorsun?" diye mırıldandım, elim ensesindeki tutamları yavaşça okşuyordu.
Jungkook gözlerini kısa bir anlığına kapattı. Uykudan yeni uyanmış hali o kadar güzeldi ki, bu güzelliğine tonlarca kelime döksem bile bir kelime ile özetleyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mon Voisin | jikook
Fanfiction"Biz iki zıt kutuplardık, Jungkook ve ben." 5.01.19 1.09.19 #1taegi/8723