29|affettirme çabası

9.6K 835 1.5K
                                    

Bölüm Şarkısı: İbrahim Tatlıses- Sarışınım

Şarkıyı linkte bulamadım, ama yine de bir yolunu bulup dinleyin lütfen, bölümle bir bağı var. Ama multidekini de dinleyebilirsiniz xbdhxhc

Bir de yorum + voteye yüklenin 🙏

💫

Başa sarmıştı her şey. Tüm duygularım, başımı döndüren, beni sarhoş eden tüm hisler. Başa sarmıştı. Jungkook, onu öylece parkta yalnız bırakıp girmiştim ama bir yanım da orada kalmıştı. Kalbim gibi.

Sanki onu orada bırakıp, göğüs kafesim boş bir şekilde eve geri dönmüştüm. Aksi halde hiçbir şey hissetmiyordum.

Jungkook'un bana yalan söylemiş olması içime sığmıyordu, sol göğsüm acıyordu ve geçmeyecek gibiydi. Beni tüketmeye devam edecekti.

Soğuk hava derime işlerken hafifçe, o kadar ağlamıştım ki halimize, soğuk hava düğümlenen boğazıma sertçe vuruyor, saçlarımın arasından yayılan soğuk rüzgar da, Jungkook'un bana olan sözleri gibi içimi titretiyordu.

Üşüyordum. Çok fazla üşüyordum. Bu gece çok soğuktu, çok fazla dağınık ve yıpranmış. Bu geçe çok harabeydi, ruhum gibi. Kasvetliydi içimize yerleşen o güvensizlik ve hayal kırıklılığı hissi gibi. Bu gece çok kötüydü, yalandan, sırlardan ve pişmanlıklardan ibaretti.

Jungkook'un gözlerinde gördüğüm pişmanlık, benim gururumu zedeleyen ve asıl ona olan öfkemin nedeni olan şu aptal yerine koyma hissi bitirecekti beni.

Onu orada, eski park alanında bırakıp gitmiştim. Kalbim gitme dese de, aklım bana gitmemi söylüyordu. Kalbim buna rağmen susmuyor, hiç bir şeyi umursamamamı, Jungkook'u affetmemi söylüyordu. Fakat mantığım bana işin gerçek yüzünü her zaman hatırlatıyordu.

Jungkook bana yalanlar söylemişti. Sebebi ne olursa olsun, yalan söylemişti işte. Gözlerime barak bana yalanlar söyleyebilmesiydi beni sinirlendiren, gösterilere katılması değildi mühim konu. Asıl sorun güvendi artık. Jungkook'a olan güvenimin sarsılmasıydı.

Bizi tüketen de, şu an canım acıyorsa da, Jungkook'u o parkta yalnız başına bıraktıysam da bunun sebebi yalanlardan dolayıydı. İçime zehir gibi yayılan şu güvensizlik hissindendi hepsi.

Hayatımın merkezi, aslında her şeyin başladığı nokta olan yıkık apartmana girdiğimde hâlâ ağlıyordum. Merdivenleri çıkarken, attığım her adımda, aldığım her nefeste ağlıyordum.

Anlamak istemiyordum. Yaşananları sorguluyorum. Bir suçlu arıyordum. Günler önce dünyanın en mutlu insanıyken şu an kalbi kırık ağlayan kişi olmamı sağlayan suçluyu arıyordum. Kendimi suçluyordum. ne kadar aptal olduğumu, ne kadar kör olduğumu. Nasıl fark edemediğimi. Jungkook'u suçluyordum. Ona kızıyor, öfkeleniyordum. Anlamıyordum, benden neden gizlemişti? Jiyong denen herifin tehtidlerine boyun eğmesi doğru muydu?

Bu ülkede polis varken, tek çözüm beni kandırmakmıydı? Arkamdan işler çevirince her şey yoluna mı girecekti yani? Anlamıyordum işte. Sadece bana anlatmalıydı diyordum, eğer birbirimizi seviyorsak aramızda sırlar olmamalıydı. Birbirimize güvenmeliydik. Her sorunun üstesinden beraber gelmeliydik. Yalan olmamalıydı aramızda ama çoktan girmişti işte.

Jungkook'la aramıza yalanlar girmişti ve bizi bitiren, ezen ve canımızı yakanda buydu. Yalanlardı.

Kendi dairemin kapısına girdiğinde göz yaşlarımı dizginlemeye ve içeriye girdiğimde ses çıkarmadan odama gitmeye çalıştım.

Mon Voisin | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin