15|gözlerinde görmüştüm, yıldızları

11.9K 1.1K 772
                                    

-Bölüm şarkısı: James Arthur'Falling like the stars.

I love u:3

💫

Nefret ediyordum. Jeon Jungkook'tan kesinlikle nefret ediyordum. Gün boyu onu beklememe rağmen kütüphaneye gelmemişti. Onu bırakın, okula bile uğramamıştı.

Gün boyu onu okulda aramış, neredeyse iki oda büyüklüğündeki kütüphaneyi tek başıma temizleyip, düzenlemiştim. İşin berabat kısmı, yarılamamıştım bile.

Şimdi ise bedenimdeki ağır yorgunluğa rağmen onun kapısının arkasındaydım. Jungkook'un evinin kapısındaydım. Okuldan gelmiş, kiyafetlerimi değiştirmeden alacaklı gibi kapısına dayanmıştım.

Yorgundum. Fakat bu yorgunluğum ona olan sinirimi artırıyordu. Resmen koca kütüphane işini üzerime yıkmıştı. Bir sebebi olmalıydı veya bedeli. Kendimi salak yerine konmuş gibi hissediyordum.

Jungkook'a neden okula gelmediğini soracaktım. Bir de bahsetmem gereken matematik proje ödevi vardı.

Tamam derslerime çalışırdım. Fakat ödevlerden nefret ediyordum. Özelikle grup olarak yapılan ödevlerden. Özellikle Jungkook'la eşleşiyorsam, daha da nefret ediyordum. Çünkü lanet olsun Jungkook'un asla ödev yapmayacağını, bütün işi bana bırakacağını biliyordum.

Bunun bilincinde olduğum için laf anlamaz hocamızdan bile rica etmiştim. Ona eşimin Jungkook değil de bir başkası olmasını söylemiştim. Şerefsiz kabul etmemişti. Jungkook'un başka bir öğrenci ile ödevi yapmayacağını, komşu olduğumuz için benimle yapabileceğini söylemişti.

Buna inanışına mı üzülsem, yoksa zaten başımda bir ceza varken ortaya çıkan bu proje ödevi ne mi yansam, şaşırmıştım.

Bunları Jungkook denen umursamaz herifle paylaşmak için soluğu kapısında bulmuştum.

Zile sertçe bastım. Tırnağımı kemiriyor, sinirle ayağımla yerde ritim tutuyordum. Diğer üç parmağımın tırnaklarına geçeceğim zaman sonunda Bayan Jeon kapıyı açmıştı.

Üzerine giymiş olduğu mutfak önlüğüne ellerini sildi, bana içtenlikle gülümserken, şaşırdığını kalkan kaşlarından anlamıştım. Saat akşam yedi olmuştu, ve ben hala üzerimde okul formasıyla duruyordum. Tabi ki şaşırırdı.

"Merhaba Jimincim." dedi Bayan Jeon, neden burada -kapısının önünde- olduğumu sorarcasına kaşlarını yukarıya kaldırdı.

Gergince nefesimi dışarıya verdim. "Ben Jungkook'la konuşmak..." Bayan Jeon'un bakışları nedensizce gergin olmamı sağlarken cümlelerimi kuramamıştım.

"Jungkook'la konuşmam gereken bir konu var." dedim, sonunda. Gözlerimi Bayan Jeon'a çevirdim. Önce bir müddet yüzündeki tebessüm ile bakışlarını sürdürdü. Sonra ise gülümseyip, içeriye girmem için yana kaydı.

"Jungkook odasında."

Başımla onayladım. Bayan Jeon'a kuru bir teşekkür edip ,içeriye girdim.
Bayan Jeon kapıyı arkamdan kapatıp, mutfağa geri döndüğünde merdivenlerden yukarıya çıktım.

Jungkook'un odasına ilk kez girişim değildi. Saçımı kurutmak ve ıslak kıyafetimi değiştirmek için gelmiştim.

Gerçi saçlarımı ben değil, Jungkook kurutmuştu. Üstelik baskılı tişörtü bende kalmıştı, ona uygun bir zamanda geri vermeliydim.

Mon Voisin | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin