Bölüm 11

81 9 0
                                    


Yemek, Şirinin Atıfla tanışması ve fakülte günlerinin gırgırını anlattığı için, neşe içinde geçti. Atıf, arkeoloji okumuştu. 

Yüksek lisans için Almanya'ya gitmeyi düşünüyorlardı. Şirin Edebiyat mezunuydu ve o da Yüksek lisans için para biriktiriyordu.

 Ailelerinin durumu onların takviye için uygun değildi. İkisinin de babaları genç yaşta ölmüş, anneleri çalışmak durumunda kalmış, çocuklarını okutacak kazancı elde edebilmek için çok fazla fedakarlık yapmışlardı.

"Ailelerimize destek olmalıyız. Onlara çok fazla yük olduk. Ben hafta sonları ders de veriyorum. Atıf, bir şirkette gece güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. Geçinip gidiyoruz."

Rüya, onları dikkatle dinliyordu. Hiç maddi sıkıntısı olamamıştı, ama o  da sevgi fakiri olarak büyümüştü. O zamana kadar hiç konuşmayan Sefa, lafa karıştı.

"Atıf, benim çalıştığım şirkette elemana ihtiyaç var. Her önümüze geleni alamayacağımız bir işimiz var, istersen yarın seni patronla tanıştırayım. Belki anlaşırsınız. Parası iyidir. Sosyal hakları da var."

Atıf, başını önüne eğip mahcup bir şekilde teşekkür etti.

"Bunda utanacak bir şey yok. Heyy, kendine güven, ben sana her zaman güvendim. Ama son yaptığını unutmadım." 

Hepsi Şirine gülerek baktı.

"Şimdi kocaman bir dost grubu kurduk. Sefa bey de aramıza katıldı. Hepinizin samimiyeti için teşekkür ederim. Sizin gibi arkadaş bulmak zor."

"Bir şey var. Doğrumu bilmiyorum, ama Şirini dikizlerken bir şey dikkatimi çekti. Dükkanın karşısında sotalı bir yerde, her gün sizi mi  izliyor onu da bilmiyorum! Bir beyaz Corsa duruyor.

 İçindeki adam, her hareketinizi takip ediyor, arada telefonla resim çekiyor notlar alıyor. Yanılabilirim de. 

Sizinle ne alıp veremediği var bilmiyorum. Belki başkasını izliyordur. En son Rüya hanım çıkıyor, o kapatınca adam gidiyor. Belki de takip ediyor, o kadarını  da bilmiyorum!"  Hepsi hayretle  Atıf'a baktı.

"Yarın bana gösterebilir misin?"

"Sefa bey, böyle bir şey olabilir mi? Beni kim neden takip etsin?"

"Endişelenecek bir şey yok. Yarın anlarız. Lütfen tek başınıza bir yere gitmeyin. Bu işi çözelim, sonra ne isterseniz yaparsınız."

Rüyanın kafası karıştı. Kendini önündeki işe bir türlü veremiyordu. Gidip görüşmesi gereken insanlar vardı.

 Değişik, Türkiye ye özgü şeylerin listesini çıkartmış, onları temin edeceği insanların listesini yapmıştı. 

Ornella sıkıştırıyordu. Gönderdikleri bir haftadan kısa bir sürede tükeniyordu. Bir tanıtım kitapçığı  hazırlaması gerekiyordu. 

Böylece Ornella müşterilerinin neler istediğini ne kadar talep ettiğini daha kolay anlar, Rüyanın da işi  daha rahatlardı.

"Kargocu çocuk geldi. Göndereyim mi?"

Şirinin sözleri daldığı düşüncelerden sıyrılmasına neden oldu. 

"Evet, her şeyi tekrar kontrol etmiştik. Ben Ornella'yı arayıp söylerim. Gönder."

Çocuk, söylenerek tekerlekli yük arabasına yüklediği kolileri araca götürüp getiriyordu.

"Ne söyleniyorsun be. İlk defa mı götürüyorsun sanki. İşin bu. 

ROMEO & JULİET ( İçimdeki çığlık) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin