Bölüm 20

70 5 4
                                    


"Ben okuyordum ve ne yalan söyleyeyim babamı annemden çok seviyordum. Bizimkilerin evliliği iyi gitmiyordu zaten. Babam tatillerde beni gönderiyordu. Sorun olmadı."

"Kardeşin gelir miydi?"

"Tabi o da gelirdi. Ama daha çok ben giderdim."

"Hasretine dayanamayıp Türkiye de okumaya karar verdi o zaman. Okulu burada bitirdiğini söylemiştin."

"Pek öyle sayılmaz. Aslında orada uzay mühendisliği okuyordu, ama son senesinde vazgeçip buraya geldi ve babamızın işini birlikte yapmaya başladık."

Rüya çay koymak için kalktı. Demir bulaşıkları lavaboya koydu. 

* Bu adam ve babası iyi insanlar öbür pislik bunlara benzememiş. Son senesinde vazgeçmişmiş. Bak hele, pislik, kim bilir ne yalanlar uydurdu.*

"Daldın yine?"

"Pardon, Aslında yarın nasıl işe giderim hava çok beter diye düşünüyordum. Sefa beyi bu havada çağırmak istemiyorum. En iyisi yarın kendime izin vermeliyim."

"Bende gitmek istemiyorum, ama önemli bir görüşmem var. Malum müşteri beklemez." 

Çaylarını salonda içtiler. Rüyanın telefonuna bir mesaj geldi. Rüya özür dileyerek baktı. 

"Neredesin? Bu havada dışarı çıkmadın, iptal ettirdin değil mi?" Aslan dayanamamıştı.

"Hayır, evdeyim bana geldi, birlikte yedik."

 Rüya altına bir gülücük eklemişti. Bu Aslanı iyice çıldırtmak içindi. Bu adamın onu kıskanması hoşuna gitmişti.

 "Demek ki o da bana  karşı boş değil," diye düşündü. Gülerek telefonu kapatıp sehpaya bıraktı.

Bir süre daha sohbet ettikten sonra Demir kalktı. 

"Çok güzel ve huzur dolu bir gece geçirdim teşekkür ederim. Şimdi sana iki yemek borçlandım." Rüya sadece gülümsedi.

 Yatmadan önce her zamanki gibi Müşüyle konuştu. Onu ve Arsızı çok özlemişti. Hafta sonu evine gidecek abisini ve Tubayı davet edecekti.

Abisini arayıp, aklındayken onları davet etti.  Arkadan, Tanemin " Oleyyy" diyen sesini duydu. Bu ona yeterdi. 

Huzurlu bir uykuya yattı, ama bu gece ona uyku yoktu. Yine, kabusu gelip rüyasının ortasına oturdu. 

Ter içinde uyanıp baş ucu lambasını yaktı. Saate baktı dört buçuk. Artık uyuyamazdı. Kalkıp taytını giydi ve salondaki sehpayı, fazlalıkları kenara çekip antrenmana başladı ne zamandır Thai boks üzerinde çalışmamıştı.

 Bazı hareketleri yaparken zorlandı, ama bir süre sonra ısınıp, daha rahat hareket etmeye başladı. 

Kapı çalındığında şaşırdı. Aşağıdan haber verilmemişti. Dışarı baktı hava çok kapalıydı. Saate baktı hayretler içinde kaldı. Saat sekizi geçiyordu zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı, ama kabusunun yarattığı  huzursuzluktan biraz olsun sıyrılmıştı.

Kapıya gitti," Kimsiniz?" diye sordu.

"Rüya, ben Aslan, açar mısın?"

"Bu saatte ve havada nasıl geldiniz!"

"İstersen önce içeri gireyim. Arabadan buraya gelene kadar dondum."

Rüya kenara çekildi, Aslan elindeki poşeti bankonun üzerine koydu. Ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalışıyordu.

ROMEO & JULİET ( İçimdeki çığlık) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin