Bölüm 4

97 9 1
                                    


"Nasıl yardımım olabilir? "

"Benimle birlikte gideceğim yerlere gelmeniz, yani bir çeşit koruma gibi. Ne dersiniz. Ücret sorun değil."

"Size bir iki gün içinde haber veririm. Ortağımla da konuşmam gerek."

"Aslan bey, çok özel olmayacaksa, daha önce ne iş yaptığınızı öğrene bilir miyim?

 Sizi tavsiye eden abimin bir arkadaşıymış.  Bu işi iki yıldır yaptığınızı söylemiş. Ha, bu işte çok iyi olduğunuzu da."

Aslan, güldü, "Karar verdiğimde konuşalım mı? Şimdilik hoşça kalın."

Rüyanın gözlerine bakarak elini uzattı. Yine, aynı nezaket ve güçle sıktı.

"Prenses, neredesin? "

"Şimdi Aslan beyle konuştum. Otelden çıkıp eve gideceğim. Hayrola! siz iyi misiniz?"

"İyiyiz, sen orada kal ben geliyorum. Yemek yer laflarız. Kardeşimi özledim. Baş başa bir yemek yiyelim dedim."

Rüya, abisini beklerken Aslanın getirdiği dosyaya göz atmak için açtı ve ilk sayfada serserinin resmini gördü. 

Dosyayı ve gözlerini kapatıp zihnini boşaltmaya çalıştı. Beş yıl aralıksız aldığı terapi işe yaramıştı.  Yavaş yavaş rahatlamaya başladı. 

"En iyisi bunlara evde bakmalıyım," diyerek evrak çantasına yerleştirdi.

Abisi kapıdan girdiğinde tüm başlar ona çevrildi. Rüya ayağa kalkıp kollarını açtığında, etrafta kıskanç bakışlar vardı.

"Abim çok şıksın! Tuba, seni nasıl bu kılıkla dışarı gönderiyor."

"İşte kardeş dediğin böyle olur. Senin güzelliğin beni gölgeledi, ama olsun. Eee ne yemek istersin?"

Rüya, elindeki menüyü incelerken aklındaki soruları abisini incitmeden nasıl soracağını düşünüyordu. Bu konu çok hassas ve inciticiydi. Hele de bir erkek için.

"Hadi ama acıktım. Sorularını yemekten sonraya sakla." 

"Abiii !"

Havadan sudan konular ve daha çok Tanemle ilgili olaylar yemeğe neşe getirdi.

"Seni dinliyorum prenses. Aslan beyle ne konuştunuz?"

Rüya dosyayı çıkarttı.

 "Evde inceleyeceğim. Abi, bizim evin yanındaki villada kim oturuyordu?"

Kaan'ın çene kemikleri bilinçsizce oynadı. Derin bir nefes aldı,

" Müşü ile konuşmadınız mı?"

"Konuştum, ama senden dinlemek istiyorum. Müşü, annemden yana, bana tarafsız birisi lazım."

"Benim tarafsız olduğuma nasıl karar verdin?"

"Biricik kardeşine yanlı bir şey anlatmayacağını bildiğim için. Kendi yönünden en saf haliyle anlat.

 Abim, bu konunun seni üzeceğini biliyorum, ama konuşmamız lazım. Bazı şeyleri bilmeden kimseyi yargılamak istemiyorum. Hele  de bunlar bizi dünyaya getiren insanlarsa!"

"Prenses, o zamanlar bende küçüktüm ve evden ayrı olduğum için babama, beni savunmadığı için anneme çok kızgındım.

 Tek mutluluk veren şey seni eve getirdikleri andı. Annem, 

"Sana bir prenses getirdim," dedi ve seni kucağıma koydu. On yaşındaydım, bazı şeyleri biliyordum. 

Tam anlayamasam da annem ve babamın arasındaki huzursuzluğu anlıyordum. Bizim evimiz öyle şen kahkahaların yükseldiği, aile yemeklerinin yendiği bir ev değildi. "

ROMEO & JULİET ( İçimdeki çığlık) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin