Bölüm 41

82 5 0
                                    


Rüya annesine döndü, gülerek,

 " Bana ne kadar güzel bir hayat verdiniz, Zeynep hanım izleyin lütfen. Belki de çocuğumun olmayacak olması bir lütuftur. Sizin gibi bir anne olacağıma hiç olmamak en iyisi ise!"

Kadın artık hıçkırıklarına engel olamıyordu, Demir, Tunç'u koltuğa yanına oturttu ve başlat düğmesine bastı.

 Rüya sessizce çantasını aldı ve kapıdan çıkıp aşağı arabasının yanına indi. Hiçbir şey hissetmiyordu. Ne bir acı, ne hüzün, ne pişmanlık, ne de rahatlama.

Kendini zombi gibi hissediyordu. Araca bindi, kontağı açtı ve garajdan çıktı. Çantasını yan koltuğa bıraktı. Müşüyü araması gerektiğini düşündü, yağmurdan önünü göremiyordu, silecekleri çalıştırdı, ama sert bir sürtünme sesi geldiği halde, camlar temizlenmiyor, önünü net göremiyordu, vazgeçti.

 Burnu akmaya başladığında suların yağmur değil de kendi gözyaşları olduğunu anladı. Kapını yanındaki kutudan bir mendil çekti gözlerini ve burnunu temizledi.

 Öyle dalmıştı ki eve döneceği kavşağı kaçırdı. Nasıl olsa ileride başka kavşak vardır diye düşündü ve ilk benzincide Müşüyü aramaya karar verdi.

Hafta sonu ve akşamın ilerleyen saati olduğu halde bu koca şehirde, trafik hala yoğundu. radyoyu açtı, rastgele bir istasyon seçti.

Arabanın içine, Sezen'in *Küçüğüm daha çok küçüğüm* şarkısının melodisi doldu.

 Sözlerini tam bilmese de beynine kazıyarak dinledi. Ne güzel sözler, ne güzel melodi ve beni anlatıyor. 

Tüm bu yaşadıklarım benim hatam değil, diyerek bağırdı, hoşuna gitti ve aracın içinde avazı çıktığı, sesi yettiği kadar bağırdı. Bağırdıkça bağırası geliyordu, ne kadar bağırdığını, yola çıkalı ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu.

Yollar tenhalaştı ışıklar bitti. Müşüyü arayayım diye çantasına uzanıp telefonunu almaya çalışırken çanta devrildi ve telefon koltuğun altına kaçtı.

 Okkalı bir küfür savurdu. Hoşuna gitti gülmeye başladı. Tunçtan başlayarak onu üzen her şeye, herkese küfür etmeye başladı. 

Sonra kahkahalarla güldü. İnsanlar beni kibar, zarif, terbiyeli ve kendini beğenmiş olarak görüyor, ama asıl ben buyum.

Gerekince küfür eden, canı isteyince kahkahalarla gülen, güzel bir müzik duyduğunda kalkıp dans eden. Evde çıplak ayakla dolaşıp yatağında atıştıran.

Tabelayı gördü * Edirne 190 Km. * Yağmur başlamıştı, sadece Müşü için endişeleniyordu. Edirne'ye gider orayı da bahaneyle görürüm diye kafasından geçirdi.  

Telefonunu almak için gözünü bir an yoldan ayırıp koltuğun altına elini uzattı ve olanlar oldu. Araba uçuyordu, dört tekerleği de havadaydı ve büyük bir gürültüyle yere inip burnunun üzerine şaha kalktı, sonra tekrar dört tekerleğin üzerine oturdu.

Rüya, ne olduğunun ayırdına varamadan sağ bacağında şiddetli bir ağrı hissetti. Hava yastığı açıldığı için kafasını ve yüzünü darbeden korumuştu. Bacağı sıkışmıştı. 

Çıkarmaya çalıştı, ağrısı daha da artınca vazgeçti. Bu kez telefon öne kaydığı için ona uzandı aldı. Müşüyü aramaya çalıştı, ama telefon çekmiyordu. Çaresizce telefona baktı, elinden bırakmadı. Ayağının ağrısı yüzünden gözünden yaş geliyordu. 

Çantasının içinden her zaman yanında taşıdığı, ağrı kesiciyi aldı ve susuz yuttu. Birileri onu bulana kadar bu ağrısını biraz azaltırdı. Kendi soğuk kanlılığına şaşırmıştı sonra,

ROMEO & JULİET ( İçimdeki çığlık) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin