Bölüm 14

70 8 0
                                    


Sefa, bu arada Aslanı arayıp durumu anlattı. Rüyanın evine geldiklerinde Aslan, kapıda bekliyordu. 

Rüya, kendini biraz toparlamıştı. Buna hazır değildi. Yıllarca bu karşılaşmanın provasını yapmış, kendini hazırlamıştı, ama karşılaşacağı zamana kendisi karar verecekti. 

Böyle pat diye olunca, tüm hazırlıklar uçtu gitti.

"İyi misiniz? Bir terslik oldu sanırım. Sizinle yukarı gelmemi ister misiniz?"

Rüya, Aslanı karşısında görünce biraz rahatladı kendini daha güvende hissetti ve evde tek başına olmak istemedi.

"Sizin için bir sakıncası yoksa sevinirim."

Aslan, koluna girdi, Sefa,arkasını dönüp aracına bindi ve uzaklaştı. Kapısını açarken iki kez anahtarını düşürdü titriyordu. Sonunda başardı. Aslanı içeri buyur etti. Banyoya gidip ellerini ve yüzünü yıkadı.

"Kahve  içer misiniz?"

"Olur, ama ben yapacağım siz koltuğa oturup bana yerlerini söyleyin ve gerçekte neler olduğunu anlatın."

Bu arada, Şirini arayıp bugün işe gelmeyeceğini söylemeyi unutmadı.

 Aslan, kahveleri getirip yanına oturdu. Hiç konuşmadılar. Sadece bir ara Rüya,

"Takipçiyi bulabildiniz mi?" diye sordu. Aslan başını salladı. 

Rüya, hiç yapmadığı bir şey yapıp başını Aslanın omzuna koydu ve huzurlu bir uykuya daldı. 

Çok yorulmuştu, ruhu hastaydı. O istediği kadar ayakta durmaya çalışsa da en ufak bir esintide yıkılıyordu.

Aslan, yavaşça kucağına alıp yatağına yatırdı. Üzerini örttü ve salona geçip oturdu. Evi ne kadar temiz ve düzenli, diye düşündü. 

Bu kıza ne olduğunu deli gibi merak ediyordu. Görünüşte çok güçlü ve mesafeli hatta, soğuk! Rüya, bugün ne  görmüştü de çözülmüştü.

Bu Demir ve Tunç kardeşleri daha iyi araştırmalıyım diye geçirdi içinden. Bu arada Tunç'un nerede oturduğunu ve nerelerde takıldığını öğrenmiş bir dosyada hazırlamıştı.

 En kısa zamanda Rüyaya verecekti. Peki sonra ne olacak!

Tek başına ne yapacaktı ve onu takip edeni, hala yakalayamamışken. İçeriden gelen hafif hıçkırıklarla düşüncelerinden sıyrıldı. Rüyaya bakmaya gittiğinde, gördüğü manzara karşısında ne yapacağını bilemedi.

Rüyanın gözleri açıktı, bağırıyordu, ama sesi hıçkırık şeklinde zorlayarak çıkıyordu. Hiç kımıldamıyordu, sadece kafasını sağa sola çeviriyor ağzını açıp kapatıyordu. 

Gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Kısa bir süre sonra,  sesi de çıkmamaya başladı.  

Yatağın yanına oturdu. Rüyanın saçlarını okşamaya başladı. Ellerini okşuyordu, sonra yüzünü. Rüya gözlerini ona çevirdi ve içindeki tüm nefesi bir anda bıraktı.

 Doğrulup Aslanın boynuna sarıldı. Öyle sarsılarak ağlıyordu ki.. Bir süre sonra Aslanın da gözleri doldu. 

"Sana yemin ediyorum, bunu sana yaşatanlar hesabını verecekler. "

Rüyayı göğsüne yatırıp yatağa uzandı. Ne kadar süre böyle kaldıklarını ikisi de bilmiyordu. Uzaktan gelen telefon melodisiyle Aslan, gözlerini açtı. 

Rüyaya baktı, huzur içinde uyuyordu. Saat gecenin üçü olmuştu. Çalan, Rüyanın telefonuydu. 

Kaan'ın adını görünce açtı,

ROMEO & JULİET ( İçimdeki çığlık) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin