Bölüm 1

259 8 1
                                    


20 YIL ÖNCE:

"Ama ama hala, Çülyet evde kaldı. Onlar kookar. Ben onları öslerim.  Romeroyu nereye koyduğumu unuttum. Noooolur eve gidelim. Onları alalım söz, bir daha hiç ağlamıcam."

Dış yolcular bekleme salonunda küçük kız içini çekerek ağlıyordu. Halası çaresizdi. Onu kucağına aldı. 

"Zavallı yeğenim. Anne yok baba yok, bu yaşta daha neyin ne olduğunu anlamadan, bir de evinden uzaklaşıyor. Tanrım ne yapsam! " diye düşündü.

Aklına bir fikir geldi. 

"Rüyacım şimdi eve gidersek uçağı kaçırırız ve sen bizimle Teksas'a gelemez, eniştenin sana söz verdiği taya binemezsin. 

Ben şimdi Müşü'yü ( Müşerref) ararım onları bulup senin yastığına yatırır.  Sen tekrar Türkiye'ye gelene kadar yatağını beklerler, hem de senin kokunu devamlı hissettikleri için özlem çekmezler."

"Sahiden mi!"

"Eveeet. İstersen sende konuşursun Müşü ile."

Dediğini yaptı. Küçük kız gözyaşlarını sildi, ama halâ içini çekiyordu. Uçağa bindiklerinde daha sakindi ve çocukları olmayan halası ile George enişte onu kendi çocukları gibi seviyordu.

 Bir süre sonra ona Teksas'ı, çiftliği, hayvanları anlatmaya başladılar. Yolculuk uzundu. 

GÜNÜMÜZ:

Yirmi yıl önce, altı yaşında küçük bir kız olarak girdiği bu hava limanından, şimdi çok güzel ve çekici bir genç kız olarak çıkıyordu. 

"Tanrım! son gördüğümden daha yakışıklı. Bunu nasıl beceriyor." 

Çıkışta, yakışıklı, gözleri Rüyanın gözleriyle aynı renk olan ve kirli sakalı, kumral teni uzun boyu ile  genç adam karşıdan el sallıyordu. 

"Sen benim prensesimsin değil mi! Rüya mı görüyorum (!)"

"Evet abicim, Rüya görüyorsun(!)" 

Genç kız kendi etrafında döndü ve önündeki engeli iterek kaldırdı, kendisini abisinin güvenli kollarına bıraktı.

 "Babam gelmedi mi?"

"İşi çıktı, seni bizde bekleyecek."

"Her zamanki Mustafa Gemici. Bunca yıl bir şey değişmemiş!  Neyse, sen iyi misin? Tuba nasıl, ve benim güzel yeğenim, Tanem mim nasıl?

 Hepinizi çok özledim. Müşü'yü de çok özledim, halâ sizinle değil mi? Bir ara gitti diyordun!"

Eve gidene kadar konuştular. Rüya, hem tedirgin, hem çok mutluydu. Annesini her zamanki gibi sormadı. 

"Halaaa."

 Küçük kız, Rüyanın boynuna sarıldı. Uykudan yeni kalkmıştı,  yanakları pembe, güzel gözleri uyku mahmuruydu. 

"Öyle güzel kokuyorsun ki, Tanemcim seni saatlerce koklayabilirim. Ben görmeyeli senin boyun  uzadı mı? Dur bakim, birazda göbek mi edindin sen?"

Rüya, yeğenini gıdıklamaya ve öpmeye başladı. Öyle dalmışlardı ki sesi son anda fark etti.

"Hoş geldin Rüya."

Kafasını kaldırdığında babası karşısında duruyordu. Saçlarındaki  beyazlar daha da çoğalmış. Yüzü biraz daha çökmüş ve zayıflamıştı.

Gidip sarılmak, "Beni neden hiç sevmedin! Küçücük bir kızdım, evden gönderdin," demek istedi, ama sadece kuru bir,

 "Hoş buldum, "dedi.

ROMEO & JULİET ( İçimdeki çığlık) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin