22

2.9K 359 70
                                    

İyi okumalar⭐️

Jimin hayatı boyunca hiç hissetmediği yabancı hislerin esiri olmuş gibiydi. Nerede nasıl davranacağını bilmiyordu, toydu lakin o kadar güzel hislerdi ki esir olmaktan şikayetçi olamıyordu.

İnsanların içinde doğuştan her duygu bulunurdu. Yaşadıkça ve karşılaştıkça ortaya çıkar, empati yapmamıza yardımcı olurdu. Eğer aşk duygusu doğuştan içimizde olmasaydı filmlerde, kitaplarda başka insanların yaşadığı aşka gözyaşı akıtır mıydık? Belki de talihsizliğimize de ağlardık o sıra. Hiçbir zaman beni böyle seven, böylesine sevdiğim biri olmayacak diye de ağlarız, Jimin gibi.

Ve hevesleniriz aşk için, hayalini kurarız her gün. Jimin en başından duygularını dizginlemek istemişti Jungkook'a karşı çünkü onun gibi biriyle yapamayacağını düşünmüştü. Kaba ve düşüncesiz biriydi ilk tanıştıklarında, kendini beğenmiş de görünüyordu. Onunla olursa sürekli parçalara ayrılacağını tahmin ederdi. Aynı zamanda aşkın hayatında yeri de olamazdı onun gibi birinin, Jimin filmlerdeki o efsanevi aşkı yaşayamazdı hiçbir zaman. Hayatı yokuş aşağıydı çünkü, ölüme doğru hızla çakılacağı anı bekliyordu yıllardır.

Şimdi ise Jungkook'a güven duygusu oluşmuştu içinde ve fark etmişti ki güven hissi peşinde saklanmış duyguları da getiriyordu. Güven olmadan hiçbir şey olmuyordu Jimin için. Heves olmadığına bile o kadar emin olmuştu zaman içerisinde. Aşkın açıklamasına uyuyordu Jungkook'a olan hisleri.

Aylardır yastığa koyduğunda onu düşünüp uyuyor ve uyandığında aklında ilk o oluyordu. Onun kendisi için doğru olmadığını biliyordu lakin söz geçiremiyordu kendine, elinin tersiyle itemiyordu onu. Yakında oluşu bile sıcak hissettiriyor, en ufak bakışı ise kıvılcım çakıyordu içerisinde. Dokunuşu ise kıvılcımı dağıtıyor ve büyük bir yangına sebep oluyordu.

Öyle rahat bir uyku uyumuştu ki aşkın kollarında. Gece boyunca uyanıp durmuş, Jungkook'a bakmış, elini tutmuştu. Uykusunu alamadan uyanacaktı belki de ama umrunda değildi. Sadece bir hafta önce böyle bir an yaşayacaklarını söyleseler asla inanmazdı. Hatta hayatı boyunca böyle bir gecesi olacağını tahmin etmezdi. Önünde gördüğü şey simsiyah bir boşlukken bu gece o siyahlıkta bir ışık görünmüştü.

Sıcak yatakta uyandığında gözlerini ovuşturdu. Terlemiş olduğundan yorganı üzerinden attı. Arka tarafında hissettiği boşluk yüzünden hemen döndü. Jungkook'un yatakta olmadığını fark ettiğinde dudağını dişledi. Kötü düşünceleri savmaya çalıştı başından. Pişman olmasını düşünmek istemedi çünkü bu Jimin'i mahvederdi. Yatakta oturur pozisyona geldiğinde etrafına bakındı. Yatağın sağ tarafındaki komodinin üstünde Jungkook'un saç bandını gördü ve alıp başına geçirdi. Saçları fazlasıyla uzamıştı ve önüne geliyordu. Yataktan emekleyerek çıkıp Jungkook'un odasına baktı. Orada uyumadığını fark ettiğinde rahatladı. Belki de işi olduğundan kalkmıştı Jungkook. Mutfağa doğru yürüdüğünde arka kapının önünde Jungkook'u gördü. Elinde telefon ile bir sağa bir sola gidiyordu. Biraz gergin görünüyordu. Jimin yavaş adımlarla kapıya yaklaştı. Kapıyı açacakken duyduğu şeyle ise öylece kaldı.

"Junwoo, Insung'u neden laboratuvara tıksınlar ki? Ben anlamadım." Jimin duyduğu şey ile gözlerini büyüttü. Insung orada tıkılı mıydı yani? Ivan'ı oradan çıkarmaya çalışırken yakalanmıştı belli ki ama kimse söylememişti ona. Kapıdan çekilip yan taraftaki açık camın önünde geldi. Jungkook merdivenin ilk basamağına oturmuştu.

"Neden Minhyuk ve Eunwoo'yu odaya almıyorlar?" Jungkook eliyle başını ovuşturdu. "Hoseok, bir yolunu bulup girilmesi gerekiyor. İçeri girebilir misiniz?"

"Biz iyiyiz. Endişelenmesinler. Telefonu kapatmalıyım." Jungkook telefonu tamamen kapatıp ayaklandığında gözü camın önündeki bedene takıldı. Jimin kaşları çatık bir şekilde kendisine bakıyordu. Jungkook bir aceleyle basamağı atlayıp kapıdan içeri girdi lakin Jimin çoktan koşmaya başlamıştı bile. Jimin fazla öfkeli hissediyordu ve bu onun için iyi değildi. Odasına koşarken Jungkook'un arkasından koştuğunu anlamış ve kapısını hızla kapatmıştı. Jungkook'un eli kapı koluna uzanmıştı lakin Jimin çoktan kapıyı kilitlemişti.

can't see my reflection in your eyes |jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin