İyi okumalar. Bol bol yorum bekliyorum bu bölüme çünkü bol bol jikook var çok var çok🥺✊🏻⭐️
-
"yıldızlara çok yakındık
hiç senin gibi birini tanımadım,"-
Soluk soluğa kalmıştı merdivenleri çıkarken, hali yoktu yürüyecek. Anahtarı sabit tutmaya çalışıyordu elinde. Gece uyumadığı için ve yolculuk yorduğundan dolayı gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Jungkook bunun farkında olduğundan arkasından geldi ve kapıyı açmasına yardım etti. Jimin arkasına dönüp tebessüm etti. Ayakkabılarını çıkarmak için eğilecekken uzun olan hızlı davranıp önüne eğildi. Jimin'in kısa botlarını çıkardıktan sonra kendininkileri de çıkardı. Jungkook kapıyı kapatırken Jimin'in duvarlardan tutunarak odasına gittiğini gördü. Koşarak yanına gidip beline sardı kolunu. Jimin hemen bıraktı kendini onu görünce, kollarına yığıldı sanki.
Jungkook ona öyle bir güven hissi veriyordu ki artık, yorgun bedenini tümüyle ona bırakmak istiyordu. Tek başınalık hissi gidiyordu o sıcaklıkta, kalbi anlaşacağı bir kalp bulmuştu da bırakmak istemiyordu sanki.
"Bebek." Uzun olan Jimin'i belinden tutup havalandırdı ve yatağına doğru götürdü. Öyle yorgun görünüyordu ki duşu sonra almak isteyeceğini düşündü. Jimin'i yatağa bıraktığında hemen üstüne birkaç tane kalın battaniye bulup örttü.
"Üşüyor musun?" Jungkook Jimin'in kulağına eğilmiş haldeydi. Jimin ise sıcaklığa alışıyor ve daha da mayışıyordu lakin bilincinin kapanmasına izin vermiyordu bir türlü.
Jungkook'un sorusuna karşın başını iki yana salladı. Gözlerini açıp Jungkook'a baktığında bir saniyeliğine endişe gördü uzun olanın gözlerinde, Jimin ona baktığı anda değiştirmişti bakışlarını. Hafif bir tebessüm vardı şimdi yüzünde. "Sen de ısın, çok üşüdün." Jimin battaniyeden çıkardığı eliyle Jungkook'un kolunu tuttu ve kendine çekti. Jungkook itiraz edemedi, çok yorgundu. Jimin'in yanına girip battaniyeleri üstüne aldığında gerçekten üşümüş olduğunu fark etti. Jimin hemen ona doğru sokulduğunda kolunu ona sarmakta gecikmedi.
"Uyuyalım Jungkook." Jimin boğuk sesiyle konuştuğunda Jungkook elini onun saçlarına götürdü.
"Aç değilsin, değil mi?" Jimin nefes verir gibi güldü. Başını iki yana salladı. Jungkook da onun gibi gülmüştü çünkü yolda ramen yemek için durduklarında komik şeyler olmuştu. Jimin gözünü açamıyorken ramen yemeye çalışmış, her seferinde dilini yakıp sızlanmıştı. Dudaklarını her büzüştürdüğünde bir bebeği şımartıyormuş gibi öpmüştü onu Jungkook.
Jimin yese de çok az yemişti ki endişesi bundandı Jungkook'un. Son haftalar yemesine hiç dikkat etmemiş, gözünün önünde erimişti. Jimin'in vücudunda elini gezdirdiğinde kemiklerini hissediyordu, içi titriyordu.
"Jungkook."
"Hm?" Elleri hala saçlarını okşuyordu Jimin'in.
"Kartopu'nu da alırız, değil mi?" Jimin konuştuğunda Jungkook sımsıkı sarıldı kollarındaki bedene. Kısa saçlarına uzun bir öpücük bıraktı.
"Alırız, alırız tabi." Jimin derin bir nefes alıp daha da sokuldu Jungkook'a.
"Isındın mı Jungkook?"
"Evet, ısındım. Uyu artık, yorgunsun." Jimin kafa salladı. Bir süre sonra düzenli nefes alış verişi duyuluyordu yalnızca. Jungkook alarm kurup telefonu yanı başına bıraktı ve Jimin'in sıcaklığına karşın o da gözünü kapatıp uykuya bıraktı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't see my reflection in your eyes |jikook|
FanficKaldır gözlerimdeki şu perdeyi, ışığınla aydınlansın göz bebeklerim.