11

3.7K 448 449
                                        

⭐️

Kendini ne ara bu kadar kaptırmıştı bilmiyordu. Kapılmıştı, bu öyle bir sürüklenmeydi ki kendini bir saniye ayakta tutamıyordu. Aklının içindeki fırtına onu bir an için yalnız bırakmıyordu. Fırtınanın kendisi de oydu, yanında olması için yanıp tutuştuğu Jungkooktu. Ona karşı o kadar savunmasızdı ki sesini duyduğu anda çözülecekti de zor tutmuştu kendini. İçindeki öfke izin vermemişti kendini bırakmasına. Konuşmamız lazım dediğinde anında dönüp 'tamam' demesine engel olan da öfkesiydi. Bir yandan da konuşup içindeki her şeyi kusmak istiyordu. İçinde tutup fazla mı zarar veriyordu kendine?

Şu an yara bere içinde yatarken, ağrıdan ayağa kalkamazken bile bunu düşünüyordu. Kendinden geçmişti artık. Eve geldiğinde kıyamet kopmuştu ama yine de kimseye bir şey söylememişti, kimin yaptığını da söylememişti. Hak etmişti bunu, yaptığı hareketin karşılığını almıştı işte. Hayat böyleydi, bir kötü hareketin bin olarak geri dönerdi ama iyiliklerin karşılığı yoktu. Artık o kadar alışmıştı ki yara bere içinde olmaya takmıyordu. Ha bedeninde olsun ha ruhunda olsun, alışmıştı artık.

Haftasonunu ağrı kesiciler ile dinlenerek geçirmiş, bir yandan da aklının alabildiği kadar sınavlarına çalışmıştı. Evdeki herkes acıyarak bakıyordu kendisine, komik geliyordu artık bu döngü. Aklını kaybeden insanlar gibi gülüp geçecekti artık her şeye.

Ayaklanıp okula hazırlanmaya başladığında zor bir haftanın kendini beklediğini düşünerek hazırlanıyordu. Aynaya baktığında solgun yüzü kendini bile korkutmuştu. Kaşında yere düşmesi yüzünden oluşan yarayı kapatan küçük bir bant vardı. Sıkıntılı bir iç çekti.

Okula gittiğinde herkesin son sınavların heyecanında olduğunu gördü. Panik olanlar vardı. Jimin bilgili olsa da nasıl odaklanacağını düşünüyordu kara kara.

Endişeli de olsa bütün haftayı atlattı. Farkında olmadığı kadar hızlı geçmişti günler. Son sınavı bittiğinde ve sınıf kapısından çıktığında rahatladığını belli eden bir nefes verdi.

Eve gitmek istemiyordu. O kadar bunalmıştı ki yatıp yuvarlanmaktan. Sınavını erken bitirdiği için Junwoo kapıya gelmemişti. Bunu fırsat bilerek yürüdü. Dakikalar sonra denizin güzel kokusunu aldı. Jungkook ile gittikleri yere gitmek konusunda ikilemde kaldı ama isteği öyle bastırdı ki eliyle savuramadı. Kayalıklardan aşağı tek başına inerken zorlandı. Önceden hep Jungkook yardım ederdi, elini tutardı. Bu boşluk içini sızlattı.

Her zamanki oturduğu düz kayaya yerleşti. Gözlerini kapatıp tadını çıkarmaya başladı, bazen de gözlerini açıp güzel manzarayı izledi. Çok geçmeden Junwoo'ya sahile gittiğine dair bir mesaj yazdı çünkü birazdan telefonun çalacağını biliyordu. Biraz daha oturup kalkmaya karar verdiğinde döndüğü anda gördüğü beden onu olduğu yerde sıçratmıştı. Jungkook ellerini birbirine sürtüp temizlediğinde Jimin'in kendine olan şaşkın bakışlarını gördü. Jimin gerilmişti, umrunda değilmiş gibi yapacaktı. İki adımda kayalıklara ulaşıp tırmanmaya başlamıştı ki arkadan yavaş bir şekilde tutulup çekildi. Ona rağmen kendisini kurtarıp devam etti. "Jimin." Jungkook'un sesi kendini uyarır gibi çıktığında bir hışımla geriye baktı. Sanki 'beni mi korkutuyorsun' der gibi dönmüştü. Jungkook'tan bir basamak üstte olduğundan yukarıdan bakıyordu. Jungkook'un tehdit eder gibi çıkan sesine karşı aynısını kasteden gözleriyle baktığında Jungkook ifadesini yumuşattı.

"Gitmek istiyorum. Bırak." Jungkook bir eliyle Jimin'in sol bacağını tutmuş, gitmesini engelliyordu. Uzun boylu derin bir nefes verdi.

"Konuşmaya geldim." Jimin kaşlarını kaldırıp sinirli bakmaya devam etti.

"Beni mi takip ettin?" Jungkook bıkkın bir ifadeye büründü. Ne derse tepecek gibi bakıyordu. Jimin'in boşluğundan yararlanıp öteki bacağını da kavrayıp kendine doğru çekti. Jimin ne olduğunu anlayamadan Jungkook'un kucağında buldu kendini. Üst uyluklarının iç tarafları Jungkook'un ince beline yapışmış, bacakları da belinin iki yanından sallanıyordu. Jungkook her zamanki oturma yerlerine doğru birkaç adım attı. Jimin şoktan kitlense de Jungkook kendini bırakmadığında kurtulmaya çalıştı.

can't see my reflection in your eyes |jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin