21

3.5K 413 387
                                    

İyi okumalar⭐️
yorum yapanları öpüyormuşum aa

Insung kapalı gözleri üzerinden hissettiği beyaz ışık yüzünden gözünü açamıyordu. Kapatın şunu demek istese de, beynine defalarca uyarı vermesine rağmen dudaklarını bile kıpırdatamadı. Vücudunda özellikle bel kısmında hissettiği şiddetli acı yüzünden inledi. Başı da zonkluyordu. Bilinci yavaş yavaş açılırken aklına birden düşen görüntülerle kalp atışları hızlandı.

Yapamamıştı, yakalanmıştı. Üstelik o kadar dikkatli biri olmasına rağmen arkasından geleni duymamıştı ve buna şaşırıyordu. Ivan hala oradaydı ve kendisi yüzünden daha fazla baskı altında kalmıştı belki de. Suçluluk duygusunun üzerindeki etkisi günden güne daha da artıyordu. Yirmi seneyi aşkın bir süredir peşini bırakmayan bu his bugün son raddesindeydi, öyle ki Insung'u acıdan bir kez daha inletmişti yattığı yerde. Hayatı gözünün önünden geçmişti, asla unutmayacağı o güzel kadından bu zamana kadar başına gelen iyi kötü her şey film şeridi gibi geçiyordu aklından.

Yakalanmak demek Insung için yolun sonu demekti ve buradaydı işte. Laboratuvarda olduğunu anlamak için gözünü açmasına gerek yoktu, sezmişti bir kere. Ölümden korkmazdı, hem de hiç korkmazdı. Kendini, benliğini öldürmüştü sevdiği için, hiç umursamazdı lakin şu an yattığı yerde oğlunu son kez göremeyeceği için korkar olmuştu ölümden. Onun iyi ve mutlu olduğundan emin olmadan ölmeyeceğine söz vermişti halbuki.

Insung dakikalardır denediği gibi tekrar deniyor ve vücudunu oynatmaya çalışıyordu. Gözlerini ışığa rağmen açtığında gözlerini kırpıştırdı ve kafasını sola çevirdi. Yataktan kalkmak için hamle yapmıştı lakin kafasından başka bir yerini oynatamamıştı. Kaldırdığı kafasıyla yatağa baktığında omuzlarından ayak bileklerine kadar yatağa bağlı olduğunu gördü. Bütün gücüyle kemerlere abansa da nafileydi. Çok sıkıydı.

"Boşuna uğraşma." Sağından tok bir ses geldiğinde o tarafa döndü Insung. Bay Jung yavaşça Insung'un ayak ucuna doğru yürüdü ve durdu. Ellerini arkasında birleştirmiş soruşturucu gözlerle bakıyordu Insung'a.

"Neden buradayım?" Insung durumu bilmezlikten gelmişti.

"Sen biliyorsun bence ha?" Bay Jung'un sesi bir kez daha alaylı geldiğinde vücudunun tüm kanı kafasına yönelmişti sanki, sinirden yanıyordu. O an bu yataktan kalktığında yapacağı ilk işin bu adamı boğmak olduğuna karar verdi.

"N-ne zamandır buradayım?"

"Üçüncü günün." Yüzündeki sırıtışla konuştu yaşlı adam. Insung olduğu duruma lanet etmişti. Üç gün çok fazlaydı. Jinae, Jimin ondan haber alamamıştı ve şu an o da onların durumunu bilmiyordu. Eğer öğrenemezse çıldırırdı.

"Çöz beni." Insung düşürdüğü ve kalınlaştırdığı ses tonuyla konuştuğunda Bay Jung ellerini serbest bıraktı ve omuzlarını dikleştirdi. Belli ki Insung'a vücut diliyle meydan okuyordu ve bu Insung'u daha fazla sinirlendirdi.

Insung Bay Jung'un kendinden emin görünüşünün altındaki korkunun kokusunu bile almıştı. Sezileri onu asla yanıltmazdı ve biliyordu ki Jaehyun denen adam sert duruşunun arkasına saklanan korkağı tekiydi.

"Başka?" Bay Jung sinirlendiğini belli eden sesiyle konuştuğunda Insung tek kaşını kaldırdı.

"Eli kolu bağlı olan birine göre fazla kibirlisin." Bay Jung Insung'un yüzüne yaklaştı ve sinir bozukluğunu belli eden bir sırıtış vardı yüzünde. "Kibir... Nasıl da iblisvari." Insung Bay Jung'u olduğu yere sindirmek için elinden geleni yapacaktı. Korkunç görünen bir kahkaha attı başını geri atarak.

"Benim yerimde olması gereken sendin o zaman, ne dersin?" Insung gülerek cevap verdiğinde Bay Jung'un ifadesi sertleşti.

"Bana bak-" Bay Jung'un sözü yatakta birden hareketlenen ve yüzünü ona çokça yaklaştıran Insung tarafından bölündü. Bay Jung korkuyla geri adımladığında Insung biraz daha güldü ve kafasını yastığına geri koydu.

can't see my reflection in your eyes |jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin