İyi okumalar⭐️
Yorumlarınızı bekliyorum🥰Mumlar odayı ve yüzlerini ay ışığının eşliğinde aydınlatırken iki sevgili iç içe geçmişti. Jimin'in boydan uzun olan camının önünde oturuyorlardı. Kısa olan başını sevgilisinin göğsüne gömmüş, sarmalanmanın tadını çıkarıyordu. Kendilerine bir başka eşlik eden ise vişneli şaraplarıydı. İki kadehle havada süzülür olmuştu Jimin. Sarhoş olduğundan değildi, yalnızca anın güzelliği, hisettiği sıcaklık, burnuna mumlardan ve sevgilisinden gelen koku onu uçurmuştu.
Boş kadehi doldurmak için şişeye uzanırken uzun olan elini tuttu. "Daha fazla içme. Sarhoş olmanı istemiyorum." Jimin duyduğuna karşın gülümsedi ve uzun olana döndürdü başını.
"Neden?" Jimin tek kaşını kaldırarak sorduğunda Jungkook yaslandığı minderden sırtını aldı ve Jimin'in dudaklarına eğildi.
"Sevişeceğiz." Jungkook konuşur konuşmaz göğsüne bir şamar yedi ve yüzünü buruşturdu. Nefesleri sıklaşmıştı kısa olanın, eli ayağına dolaşmış haldeydi.
"Neden bu kadar arsızsın?" Jimin dudaklarını büzerek konuştuğunda Jungkook ilgisini o dudaklardan başka yere veremez olmuştu.
"Senin yüzünden." Jungkook eğildiği dudaklara fısıldadıktan sonra eğildi ve alt dudağını yakaladı kısa olanın. Öldürücü bir yavaşlıkla dudaklarını emerken Jimin gözlerini kapatmış, hissin güzelliğine odaklanmış haldeydi. Jungkook aynı ilgiyi üst dudağına da gösterdiğinde kısa olan da Jungkook'un alt dudağını kapmıştı. Yavaş öpücükler git gide şiddetlenirken Jimin kendini uzun olanın kucağında bulmuştu. Vücudunun her yeri yumuşacık dokunuşlarla sevilirken öpücükleri arasında iç çekiyordu.
Jungkook onu yumuşacık örtülerin arasına yatırdığında boynundan aşağı öpücüklerini kondurmaya başladı. Boynunu geri atarak kendini ona sunmaktan başka bir şey yapamadı. Aklı uyuşuktu, her şey rüya gibi hissettiriyordu. Onun elleri, tenine değen saten misaliydi. Dakikalar geçti, dudakları birbirine yaslıyken nefessiz kaldılar. Kıyafetleri dört bir yana saçıldı. Belki de saatler geçti. Öyle yavaş seviştiler ki bitmesini istemez gibi...
Sabaha kadar vişne tadını aldı dudaklarında, Jungkook'un kokusuna karışan vanilya kokusuna bulandı tüm vücudu. Yine de doyamadı...
-
"Aşkım, hadi uyan." Jimin yatağında uyuyan genç adamın üzerine eğildi ve burnuna bir öpücük kondurdu. Jungkook kollarını iki yana gerdi ve gözlerini açıp Jimin'e baktı. Jimin tam yataktan kalkacakken kollarını anında öne atıp kısa olanı kolları arasında sıkıştırdı. Jimin ani hareketle korktu, ardından da kıkırdamaya başladı. Jimin Jungkook'un üzerine uzanmış bir haldeydi ve uykudan gözlerini açamayan genç adama bakıyordu. Jungkook ellerini Jimin'in çıplak bacaklarında gezdirmeye başlayınca kısa olan dudaklarını ısırdı. Uzun olanın kollarından çıkmaya çalışınca daha çok sıkılaştı etrafındaki kollar.
"Kalkman lazım. Derse geç kalacağız." Jungkook Jimin'in dediğiniz duyar duymaz sızlandı.
"İstemiyorum." Öyle ki sızlanması ilkokul çocuklarını aratmıyordu. Jimin onun bu tatlı haline karşın gülümsedi.
"Bize kahvaltı hazırladım." Kısa olan tatlı sesiyle konuştuğunda Jungkook kafasını kaldırıp tek gözünü açtı.
"Sen? Ne yaptın?" Jimin şiddetle gözlerini devirdi.
"Pankek yaptım. Neden öyle bakıyorsun?"
"Umarım yanmamışlardır." Jimin anında sevgilisinin kollarından kurtulmuş ve dizleri üstünde doğrulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't see my reflection in your eyes |jikook|
FanficKaldır gözlerimdeki şu perdeyi, ışığınla aydınlansın göz bebeklerim.