PARK FAMİLY AND BYUN BAEKHYUN

Geçmiş

Medyayla dinlerseniz güzel olur diye düşünüyorum.

Tarih : 10.04.2008

Byun MingSung,Park DongHyun ve Oh JungWoo SUNSHİNE Holdinglerinin ortaklarıydı. 3'ü uzun süredir birbirlerini tanıyor, birlikte şirketlerini büyütüyorlardı fakat hiçbir zaman aile yemekleri düzenlenmemişti. Nedenini ise hiç kimse bilmiyordu...

~'~'~'~'~'~'~'~'~'~'~'~'~'~

Park DongHyun'dan

"Beni dinle JunYeon. Biz yapmazsak elinde sonunda ikisinden biri şirketi kendi zimmetine para geçirecek buna eminim. Arkadaş olan düşmanlarımı tanıyorum." Demiştim eşime.

"Korkuyorum DongHyun. Böyle huzurlu bir hayatımız varken neden huzurumuzu bozalım?" Diyen JunYeon ile kafamı olumsuz anlamda sallamıştım.

" Huzurumuza daha çok huzur katacağız böylece. Bana güvenmiyorum musun canım?"

Onu ikna etmem lazımdı. Onun da benim payımdan bir imza gücü vardı. Desteğine fazlasıyla ihtiyacım vardı karımın.

"Güveniyorum tabii ki. "

"Ee? O zaman? Şuan ki evimizden bile büyük bir evde yaşayacak, istediğimiz her şeyin daha fazlasını alacağız ve en önemlisi küçük Chanyeol'umuz daha mutlu olacaktır. Küçük Park'ımız için bunu yapmalıyız. Onun geleceği için."

Ellerine uzanıp, tutmuştum.

Oğlumuz onun zayıf noktasıydı.

Bunu biliyordum o yüzden belgeleri imzalayacağına artık emindim.

"Gerçekten de mutlu olacak mı?" Demişti üzgün bakan gözleriyle.

"Evet hayatım. Hemde hiç olmadığı kadar."

" Peki o zaman. Nereleri imzalamam gerekiyor."

Ellerini tutan ellerimi hafifçe sıkıp, mutluluktan parlayan gözlerimle ; "Hepimiz çok mutlu olacağız." Demiştim.

Masanın üzerinde duran kağıtları almış ona imzalaması gerek yerleri imzalatmıştım. Böylece planımın ilk adımını atmıştım bile. Salak arkadaşlarımı kandırmak da zor olmayacaktı.

~'~'~'~'~'~'~'~'~'~'~'~

" Merhaba SUNSHİNE ortakları!" Diye girmişti ellerini iki yana açmış JungWoo toplantı salonuna girerken.

Çok fazla cıvık birisiydi. Bu benim çok sinirlerimi bozuyordu. Her an onu pataklayabilme hissi yaratmaktan başka bir şey yaşatmıyordu bana. İş yapıyoruz biz burada sonuçta!

"Bay Oh lütfen yerinize oturun ve işe odaklanın lütfen." Dedim iğneliyici sesimle.

"Ya, Park DongHyun birazcık gevşeyemez misin?" Demişti yine gevşek gevşek.

"Kes sesini! Asıl sen biraz odaklanamaz mısın işlere?!" Diye bağırmış ayağı kalkmıştım.

JungWoo bunu beklemediği için şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Hey hey hey! Sakin olun baylar. Şimdi ikiniz de yerlerinize oturun." Demişti MingSung.

Ellerimi sinirden yumruk yaptığımı yeni fark etmiştim ama yumruklarımı açmamış öylece yerime oturmuştum.