[Jimin]
Kollarımı hızla bedenine dolarken tek düşünebildiği artık benden gitmeyecek oluşuydu. Onu bir kez kaybetmiştim ve bu sefer kaybetmeye hiç niyetim yoktu. Onu sonsuza dek sarıp sarmalamak ve küçük bedenini kollarım arasına hapsetmek istiyordum.
Gidişinin ardından tüm mutlu anlarımızı unutmaya çalışmıştım ama o böyle kollarım arasında korunmaya muhtaç küçük bir çocuk gibi dururken hislerim karmakarışık bir hale bürünüyordu.
Ben kendi düşüncelerim ve hislerimle anlamsız bir çatışmanın içerisine girmişken o kendisini çekerek gülümsemeye başladı."İyi geceler Jimin-shii"
Tek kelime dahi etmemi beklemeden odasına doğru ilerledi.
"İyi geceler"
Kelimeler dudaklarım arasından dökülürken o kadar kısık çıkmıştı ki ben dahi duymakta zorlanmıştım. Kalbimdeki hislerin ağırlığı ile omuzlarım düşerken bedenimin daha çok yorulduğunu hissettim.
~~~
Jimin elindeki anahtarı genç kıza doğru sallarken içindeki anlamsız mutluluğa dur diyemiyordu. Sonunda hayallerine bir adım daha yaklaşmıştı."Burası artık yeni evimiz."
Kızın bir şey söylemesini beklemeden hızla elindeki anahtarı yuvasına soktu ve kapının açılmasını sağladı. Hyerin Jimin'in ardından içeriye girdi. Bakışları hayallerindekinden bile daha güzel olan evde gezinirken beline dolanan kollarla tüm ilgi odağı değişti.
"Beğendin mi?"
Jimin çenesini de kızın omzuna yaslarken burnuna dolan koku her şeyden daha çok ilgisini çekiyordu. Öyle ki kolları arasındaki bedenin acıyan kalbini dahi göremiyordu.
~~~
Hafif araladığım kapıdan içeriye süzülen ışık yataktaki küçülmüş bedenine vururken istemsizce yüzüme yayılan gülümsemeyle birlikte içeriye girdim. Adımlarım yatağın baş ucunda son bulurken bedeninden arta kalan kısma oturdum. Ellerim yavaşça özlediğim yüzüne, saçlarına kayarken kalbim çoktan ritmini değiştirmişti."Seni ne kadar özlediğimden haberin bile yok."
Ellerim yumuşak saçları arasında gezinirken yüzümdeki gülümsemenin aksine kalbim özlemle acıyordu.
"Bana hiçbir şey söylemeden gittin."
Gözlerim dolarken gülümsemem tamamen silinmiş yerini buruk bir tebessüme bırakmıştı.
"Veda bile etmedin..."
Saçlarındaki elimi çekerek yaşların ıslatmaya başladığı gözlerimi sildim ve bakışlarımı pencereye doğru çevirerek dışarıyı izlemeye başladım.
~~~
'Bunu sana daha önce söylemediğimi biliyorum ama benim için her zaman en değerli olan sensin.
Gitmek zorundayım Jimin... Özür dilerim seni bıraktığım için ama mecburum. Senin için senden vazgeçmek zorundayım.
Seni Seviyorum...'
-Hyerin"Ne kadar dramatik."
Yazılanları okuduğu andan itibaren bayan Park'ın yüzü sinirli bir hale bürünmüştü. Düşünmesi gereken şey sonunda ondan kurtuluyor oluşu olması gerekirken o daha çok attığı bu mesaja takılmıştı. Giderken bile oğlunun aklını çelmeye çalışıyordu ve onun buna izin vermeye niyeti yoktu.
"Oğlumu da peşinden sürüklemene izin veremem."
Parmakları tuşlar üzerinde gezinirken hızla mesajı sildi ve telefonu gelişi güzel bir şekilde masaya bıraktı.
~~~
Bakışlarım yeniden onu bulurken tüm kırgınlıklarımı sonraya ertelemeye karar verdim. Şu anda onu özlemiştim ve kalbim için en önemlisi buydu.
Oturduğum yerden kalkarak yatağın boş kısmına geçtim ve uyanmamasına özen göstererek uzandım. Hareketlenen bedeni tekrar durduğunda usulca kollarımı etrafına doladım ve kendime doğru çektim. Kokusu burnuma dolarken başımı saçları arasına gömdüm ve daha fazlasının dolmasına izin verdim.
Yıllar önce ondan vazgeçebileceğim düşünmüştüm ama şimdi kokusu tüm unutulmuş hislerimi canlandırıyor ve kalbimin tekrar ona çekilmesine neden oluyordu.
~~~
Merdivenlerden inerken bir yandan da üzerindeki gömleği düzeltiyordu. Bugün sonunda beklediği o gün gelmişti. Kolundaki saati kontrol ettikten sonra son hazırlıklarını yapmak üzere ayarladığı mekana gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA メ Taehyung ✓
FanfictionYağmur her zaman toprak kokmazdı. ve Hiçbir zaman böyle güzel kokmamıştı. ☔️ #1 btskurgu #86 kth #1 kth #56 taetae #38 pjm