2.Bölüm |Geçmişin İzleri

5.7K 398 78
                                    

[Hyerin]
Bakışlarım elimdeki şemsiyede takılı kalırken kalbimdeki ağırlık kendini daha çok belli ediyordu.

"Her şey güzel olacak Hyerin."

Kendimi telkin edişlerim kafenin içindeki bedene takılan bakışlarımla son bulurken sessizce fısıldadım.

"Sadece biraz sabret."

Başımı kaldırıp yağan yağmuru izlerken gülümsemeye çalışarak az önceki çocuğun ardında bıraktığı boşluğu izledim.

"Umarım haklısındır."

Adımlarımı kararlı bir şekilde atmaya başladığım anda hayatta her zaman bir şeylerin ilki olduğunu farkettim. Aynı hiç tanımadığım bir gencin sözlerine güvenerek yapacaklarım gibi.
Yağmurdan ıslanmış bedenim artık iyice güçsüzleşirken kendimi zar zor eve götürebilmiştim. Elimdeki şemsiyeye bakarken istemsizce gülümsemeye başladım. Bana bunu veren çocuk tam olmasa bile söylediklerinde haklıydı. Yağmur akan gözyaşlarım gibi bazı şeyleri saklamanın en iyi yoluydu. Yağmurun altında istediğim kadar ağlamıştım ve bu kimsenin umurunda bile olmamıştı. Biraz olsun acısı dinmiş olan kalbim artık daha rahat ve hafiflemiş hissediyordu. Hala ellerim arasında duran siyah şemsiyeyi kuruması için bıraktıktan sonra eskiden kullandığım odaya doğru ilerledim. Kapıyı açtığım anda yüzüme çarpan ferah hava sanki buradan hiç ayrılmamışım gibi taze ve capcanlıydı. Yüzüme yayılan gülümseme ile kalbim umutla doldu. En azından bunca şeye rağmen Jimin odamı eskisi gibi tutmuş ve ona ben oradaymışım gibi özen göstermişti. Belki bana karşı olan sevgisi sadece bir ağabeyin kardeşine olan sevgisi gibiydi ama bunu bilmeme rağmen kalbim onun için çarpıyordu. Valizimi kenara bırakıp içinden giyebileceğim kuru kıyafetler alarak banyoya doğru ilerledim.
Sıcak su bedenimden aşağıya süzülürken sırtımı soğuk fayansa yasladım ve düşünmeye başladım. Zihnime dolan onun özlediğim görüntüsü ile gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başlarken yavaş yavaş yere çöktüm. Başımı geriye atmış yüzüme akın eden sularla birlikte gözyaşlarımın da benden uzaklaşmasını sağlarken rahatlıyordum. Banyodan çıktığımda bulanmış zihnimde öncekine oranla artık daha iyiydi.
Saçlarıma doladığım havluyla birlikte mutfağa girdiğimde karşımda gördüğüm, gülümseyerek bana bakan bedenle birlikte sanki çektiğim tüm acılar hafiflemiş ve yerini rahatlatıcı bir mutluluk almıştı. Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme onun daha çok gülümsemesine neden olurken hızla benim için açtığı kolları arasına girdim. Ne yaşarsam yaşayayım bu sıcak kollar arasında olmak kalbimi huzurla dolduruyor ve bedenime tatlı bir telaşın yayılmasını sağlıyordu. O fark etmese bile onu nefesim kesilecek, kokusunda huzur bulacak kadar çok seviyordum. Canımı yakan o olmasına rağmen ben yine onda teselli buluyordum.

"Benim bebeğim ağlıyor mu yoksu?"

Sesindeki muzip tını benim de gülümsememi sağlıyordu.

"Bebek değilim ben!"

Kolları arasından yavaşça ayrılırken büzdüğüm dudaklarımla sergilemeye çalıştığım sinirli görünümden çok uzaktım. Yüzüme yerleştirdiği elleriyle yanaklarımı sıkarken konuşmaya başladı.

"Imm sen benim bebeğimsim."

Gözlerimi devirip ondan kurtulmaya çalıştım ama pek başarılı olamamıştım.

"Jimin-shii yanaklarımı rahat bırak."

Kaşları hafif çatıldı ve kıstığı minik gözlerinin ardından bakmaya devam etti.

"Jimin-shi? Oppaya ne oldu?"

Omuz silkerek tekrar elinden kurtulmaya çalıştım ama bu sefer de söylediklerimle kolları tarafından hapsedildim.

MOIRA メ Taehyung ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin