24.Bölüm|Ait Olduğum Yer

2.3K 223 9
                                    

Hyerin

Saçlarımdaki parmaklar her bir tutamı özenle okşarken gülümseyerek yanımdaki sıcak bedene daha çok sokuldum. Bedeninden yayılan ısı daha çok mayışmama neden oluyor ve uykum açılmak yerine beni daha fazla sarmalıyordu.

"Uyan bakalım uykucu." Taehyung'un sesiyle birlikte dudaklarımdan olumsuz birkaç mırıltı döküldü ve yüzümü onun sıcaklığının ve kokusunun kaynağı olan boynuna daha çok bastırdım.
Burada, onun kokusunun en yoğun olduğu yerde olmayı sevmiştim. Sanki bana özel bir cennet gibiydi.

"Uyanık olduğunu biliyorum."
"Ama uyumak istiyorum." Başımı sakladığım boynundan çektim ve yattığım yerden yüzüstü bir şekilde dirseklerim üzerine doğrulurken Taehyung'un gülümseyen yüzüyle karşı karşıya geldim.

Buraya nasıl geldiğimi veya ne ara uyuduğumu hatırlamıyordum ama güne böyle, onun kolları arasında uyanmak güzel hissettirmişti.

"Öğlen olmak üzere ve sen hala uyuyorsun." Derken ellerinden birisi usulca yüzüme doğru ulaştı. Zarif parmaklar gözaltlarımda gezinirken bir yandan da kendi kendine mırıldanıyordu.

"Hala gerçek olduğuna inanmakta zorlanıyorum." Gülümsedim ve bedenimi onu daha iyi görebileceğim bir şekilde yükselttim.

"Ama gerçek." Ellerimden birisi pürüzsüz tenine ulaşırken ondan uzak kaldığım günlerden nefret etmiştim. Şimdiyse ona istediğim gibi dokunabiliyorken mutluydum.

"Yine de hayal gibi." Onu kaybetmeyi bir kez tatmıştım ve ikincisini kaldıramazdım. Bu yüzden biraz da olsa cesur olmaya ve onu sevdiğimi her fırsatta belli etmeye karar verdim.

"Sana gerçek olduğunu kanıtlayabilirim." Gülümseyerek ona doğru yaklaştığımda bakışları her bir detayı zihnine kazımak ister gibi yavaş bir şekilde tüm yüzümde gezindi ardından o da benim gibi gülümsedi.

"Bana gerçek olduğunu kanıtlamalısın." Fısıltısı kulaklarıma ulaştığında hiç tereddüt etmeden dudaklarımı burnunun ucundaki bene bastırdım ve düzensiz nefesleri dudaklarıma çarparken bir süre öylece bekledim.
Yüz hatlarını ve yüzündeki bu lekeleri seviyordum.

"Artık inanıyor musun?" Bedenimin bir kısmı onun üzerine doğru eğilmişken yüzlerimizdeki gülümsemeler hala aynıydı.
Belki biraz daha fazlasıyla...

Oyuncu bir ses tonuyla "Pek sayılmaz." derken başını iki yana salladı ve dudaklarını büzdü. Bakışlarım dudaklarına kayarken kesinlikle onları öpmek istiyordum ama zamanı değildi.

"O zaman ne yapsak ki?" Derken çoktan göz kapaklarına doğru eğilmeye başlamıştım bile.

Yüzüne çarpan nefesimle birlikte gözlerini yumdu ve beklemeye başladı. Kalbim giderek hızlanırken elimi göğsüne yerleştirdim ve kalbini hissetme ihtiyacıyla olduğu yere hafif bir baskı uyguladım. Avcumun altındaki kalbinin benimki kadar hızlı attığını hissetmek güzeldi.

Dudaklarım sağ gözaltındaki beni bulduğunda yine bir süre bekledim. Bu ufak leke en sevdiğimdi çünkü zaten eşsiz olan gözlerini çok daha özel kılıyordu. Hem de saatlerce onu, sadece o gözlerini ve altına özenle yerleştirilmiş benini resmetmemi isteyebileceğim kadar eşsiz kılıyordu.

"Peki şimdi?" Gözlerini açmadan sadece başını iki yana sallamakla yetindi. Nefesi düzensizleşmiş ve göğsü ağır bir şekilde alçalıp yükselmeye başlamış bense çoktan sıradaki bene doğru ilerlemeye başlamıştım bile.

Bu sefer alt dudağının kenarındaki bene dudaklarımı dokundurduğumda diğerlerinde olduğu gibi beklemek yerine geri çekileceğim sırada elleri bel boşluğumu buldu ve ondan ayrılmama İzin vermedi.

"Gitme." Daha fazla derinleşen sesiyle fısıldadığında bakışlarımı yarı yarıya açtığı gözlerine çevirdim.
O gözlerdeki yoğunluk nefesimi keserken belimi okşayan parmaklarıyla düşünmeme engel oluyordu.

"Bir yere gittiğim yok." Uzandığı yerde doğrulmuş ve beraberinde onunla birlikte kalkmamı sağlamıştı. Bedenim şimdi neredeyse onun kucağında ve nefeslerimiz birbirine çarpıyordu. Gözleri önce yüzümde dolanmaya başladı sonrasındaysa dudaklarımda takılı kaldı.

"Seni şimdi öpsem..." devam etmek yerine sustu. Bununla birlikte yutkunurken hızla inip kalkan göğsüm onunkine çarpıyordu. "Ne olur?" diye devam ettirdiği sorusu benim de bakışlarımın yönünü değiştirmiş ve dudaklarına odaklanmama neden olmuştu.

"Denemeden bilemezsin." Kafasını eğip bana yaklaştırırken derin bir nefes aldım, lazım olacak gibi görünüyordu. Onunla ilk defa öpüşmeyecektim ama ilk defa bunu âşık olduğumu bilerek yapacaktım. Yumuşak tutuşuyla birlikte çenemden kavradığı gibi birleştirmişti dudaklarımızı, gözlerim ona karşı hissettiğim çekimle birlikte kapanırken ellerimi düşmekten korkar gibi boynuna doladım. Bu hareketimle birlikte kucağındaki konumumu kollarıyla sabitlerken daha derin öpmeye başlamıştı. Öpüşü duygu doluydu. Dudaklarım üzerindeki dudakları ihtiyaçla değil de kalbindeki yoğun duygularla hareket ediyordu. Sanki hislerini bu şekilde aktarmak ister gibi yavaş ve narindi.

Dudaklarımız kesilen nefeslerimizle birlikte ayrılırken kucağında hareketlendim ve başımı boyun girintisine yerleştirerek kokusu eşliğinde soluklandım. Burada, onun kucağında sonsuza kadar kalabilirdim.

"Böyle kucağımda, bana sığınırken seni daha çok sevmek istememe neden oluyorsun." Başımı kaldırmadan boynuna ufak öpücüklerimi sıraladım ve sessizce mırıldandım. "O zaman beni daha çok sevmelisin." Ona yaptığım gibi uzanıp boynuma kelebek öpücüklerini kondururken derince soluyordu.

"Seveceğim..." derken sustu ve tekrar aynı noktayı öptü. "Ama önce karnını doyuralım." Kollarımı sıkıca ona dolarken ellerini kalçamda birleştirdi ve benimle birlikte yataktan kalktı.

"Taehyung..." boynuna çarpan sıcak nefesimle duraksadı ve kolaylıkla taşıdığı bedenimi tezgâhın üzerine bıraktıktan sonra yüz yüze gelmemizi sağladı. İki tarafımdan uzattığı kollarıyla bedenimi çevrelerken ona ayak uydurdum ve kollarımı boynuna yerleştirdim.

"O gün..."

"Anlatmak zorunda değilsin." Derken bile gerilen bedeni hala o günü düşündüğünü açıkça belli ediyordu.

"Aklında en ufak bir şüphe dahi kalsın istemiyorum." Derken boynundaki kollarımdan birisini çekmiş ve yanağına yerleştirmiştim.

"Jimin bana karşı bir şeyler hissettiğinden bahsetti ve..." durdum. Bu kısmı ona söyleyip söylememekte kararsız kalmıştım ama artık birlikte bir yola devam ediyorsak aramızda gizli, saklı kalmamalıydı. "Beni öptü."

"Neden beni seçtin?" parmaklarım teninde dolanırken dudakları üzerinde duraksadı ve yavaşça okşamaya başladım. "Çünkü bir şeylerin yanlış olduğunu hissettim. Orası olmam gereken yer değildi." Boynundaki elim yavaşça kalbine doğru inerken gülümsemeyi denedim.

"Olmam gereken yer burasıymış gibi hissettim." Parmak uçlarım göğsünde hareket ederken göz temasımızı kesmeden devam ettim. "Sanki hep burasıymış gibi." Tezgâha dayanmış kollarını belime yerleştirdi ve sıkıca sarıldı.

"Orası sadece sana ait ve her zaman da öyle olacak." Gülümsedim ve bu sefer dudaklarımızın buluşmasını sağlayan taraf ben oldum.

"Seni seviyorum."

"Seni seviyorum." Elleri yanaklarımı kavradığında masum bir öpücük daha kondurdu ve bu sefer merakımı gidermek için konuşan kişi o oldu.

"Yuna ile tanışmak ister misin?"

MOIRA メ Taehyung ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin