[Hyerin]
Bazen kalbim parçalanacak gibi hissederdim. Sanki en ufak bir şeyle patlayacak ve ben nefessiz kalacakmışım gibi...Hayat acılarla doludur ve insanlar için bunların derecesi değişir çünkü her insan için kendi acısı çok daha büyüktür. Bazı zamanlarda bu acı o kadar artıyordu ki bir gülümseme bile yıkılmama neden oluyordu. İnsan nasıl bir gülümsemeyle yok olacak kadar acı çekebilirdi?
Bir zamanlar bana gülümseyerek bakan gözlerini anımsamanın acımı çok daha katlanılamaz kılması gibi...Taehyung'un gidişinin üzerinden günler geçmişti ve ben tam savaşmaya karar vermişken onu kaybettiğimi hissediyordum. Göz yaşlarım durmaksızın akarken hala nasıl ağlayabildiğimi merak ediyordum.
Çalan telefonumla birlikte hızlanan kalbim heyecanla yerimden kalkmama neden olurken açlıktan ve hızla hareket etmemden dolayı kararan gözlerimi birkaç saniye dinlendirdim.
'Sorun yok.'
Nefesim giderek daha fazla düzensizleşirken korkuyla solumaya devam ettim. Adımlarım ağır aksak bir şekilde oturma odasına ilerlerken susan telefonla birlikte durdum. Belki de biraz dinlenmeliydim ama arayanın Taehyung olma olasılığı bile devam etme isteğimi güçlendiriyordu.'Lütfen... Lütfen sen ol.'
Ekranda gördüğüm isim hayal kırıklığına uğramama neden olsa bile buruk bir gülümseme eşliğinde arama butonuna dokundum.
"Prensesim?"
"Hmm?"Telefonun ardındaki sessizlik giderek daha çekilmez bir boyuta ulaşmasına rağmen bunu bozmaya niyetim yoktu.
"Neyin var?"
WooJin'in sesini duymamla birlikte durdurmakta zorlandığım göz yaşlarım tekrar akmaya başlarken hıçkırıklarımı tutamıyordum.
"Gitti..."
"Sakin ol ve bana düzgünce anlat tamam mı?"
"Gitti WooJin-ah... Taehyung gitti."Sustu. Her zaman beni teselli eden onda güç bulmamı sağlayan şövalyem kaybettiğim bu savaşla birlikte sustu.
"Kapıyı aç."
"Ne?"
"Kapıyı aç ki sana kocaman sarılabileyim. Acılarını saramasam bile kollarım arasında teselli edebileyim."Ağlamam daha çok şiddetlenirken telefonu kapatmayı dahi umursamadan koşarak kapıyı açtım ve o özlediğim kollar arasına girdim.
"Neden bu kadar geç kaldın?"
Saçlarımla buluşan parmakları bulunduğu yeri usulca okşamaya başlarken rahatladığımı hissediyordum.
"Seni yalnız bırakmamalıydım."
Sesi titrerken bedenlerimizi ayırmadan başımı hızla iki yana salladım.
"Hayır... Hayır... Ben daha güçlü olmalıydım."
✁_ _ _
Gözyaşlarım dinmeye başlarken hıçkırıklarım ağır ağır iç çekişlere dönmüştü ve ben hala Woojin'in kolları arasında teselli bulmaya çalışıyordum."Onu özledim."
Fısıltım zoraki bir şekilde dudaklarımdan dökülürken bunun için beni teselli edenin o olmasını istiyordum. Ben ne zaman ona bu derece ait olmuştum bilmiyorum ama şimdi yanımda olmayışı kaybolmuş hissetmeme neden oluyordu.
"Sakin ol tamam mı?"
Saçlarım arasındaki elleri yatışmamı sağlayamazken kolları arasına daha çok sokuldum.
"Kendimi nasıl affettireceğim?"
"Seni seviyor."
"Ya vazgeçtiyse? Baksana mesajlarıma bile cevap vermiyor."
"Ona biraz zaman ver."Zaman çoğu kişiye göre ilaç gibiydi ama bana kalırsa zaman her şeyi çok daha zor bir hale sokardı. Zaman araya kırgınlık girdiğinde aşkla çarpan bir kalbi bile soğutabilirdi ve ben Taehyung'un bana karşı olan o saf sevgisinin yok olmasını istemiyordum. Onu bu kadar geç bulmuşken şimdi kaybedemezdim.
"Savaşmalıyım."
Aniden ayağa kalkarak kararlı adımlarla çıkışa doğru ilerledim. O bana gelemiyorsa ben ona giderdim.
Zaten şimdiye kadar çabalayan taraf hep o olmamış mıydı? Şimdi de benim sıramdı."Nerede olduğunu bile bilmiyorsun."
Durdum ve şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle ona doğru ilerledim.
"Ama sen biliyorsun?"
Başını usulca salladı ve ne kadarını anlatması gerektiğini düşünmeye başladı.
"Woojin... Aranızdakileri sormayacağım sadece bana yerini söyle."
"Ne zaman canı yansa, kırgın olsa göl evine giderdi ama..."
"Ama?"
"Yuma dan sonra oraya hiç gitmedi."Yüzümdeki gülümseme silinirken kaşlarım çatılmaya ve geçmişte olabilecek muhtemel olayları düşünmeye başladım.
"Yuna?"
"Sormayacaktın."Sustum ve içindeki korkuyla birlikte hızla ayaklandım.
"Büyükannenin yanına gitsem iyi olur."
"Onunla tanıştınız mı?"
"Evet..."
~~~
Yaşlı kadın buruşmuş ellerini dizlerinde uzanan çocuğun karışmış saçları arasında gezdirirken onu rahatlatacak bir şeyler mırıldanıyordu."Hala anlatmayacak mısın?"
"Büyükanne..."Esmer tenine tezat bir şekilde kızaran gözleri acıyla yanarken duraksadı.
"Canım yanıyor ama ben yine de onu görmek istiyorum."
Yaşlar daha hızlı akmaya başladığında doğruldu ve acıyan gözlerini ovuşturuyor.
"Ama... Ama bensiz daha mutludur değil mi? Sonuçta..."
Daha fazla tutamadığı bir hıçkırık dudakları arasından firar ettiğinde birer suçluymuşçasına dudaklarını dişlemeye başladı.
"Onu seviyor." Ve yine kalbi acımıştı.
~~~
Ürkek adımlarla kafeden içeriye girdiğimde
bedenimi saran sıcak hava evimde hissetmeme neden olmuştu."Büyükanne..."
Mırıldanışım havada asılı kalırken Taehyung'un büyük annesini etrafta göremeyişimle hayal kırıklığına uğramıştım.
Çöken omuzlarımla birlikte cam kenarındaki masalardan birisine yerleştim ve öylece batmaya başlayan günü izledim. Etraf hoş bir kızıllığa büründükçe kalbimi esir alan hüzün daha da çoğalıyordu.
Bedenim hafif bir ürperti ile titrerken öneme bırakılan kupayla irkildim."Hoşgeldin."
Gülümseyen yüzü benimkini de gülümsetirken heyecanla yerimde kıpırdandım.
"Büyükanne"
Ne söylemeliydim? Torununun kalbini kırdım ama pişmanım mı? Ya da onun için savaşmaya geldim mi?
Kendimce verdiğim huzursuz hesaplaşmayı farketmiş olmalı ki gülümseyerek karşıma oturdu."Taehyung için gelmiş olmalısın."
"Aslında..." neden lafı dolandırıyordum ki?
"Evet. Evet onun için geldim."Tatlı kıkırtısı sessiz ortamda yankılanırken biraz daha rahatlamıştım.
"Kalbi biraz kırılmış."
"Onu kırmak istememiştim ama..."Sustum ve doğru cümleleri seçmek için çabaladım ama bu durumda doğru kelimeler diye bir şey yoktu.
"Onun kalbini tekrar kazanmak için çok çabalayacağım."
"Bunu duyduğuma sevindim."Masadan kalkarken camdan görünen koruluğu işaret etti.
"Göl kenarında. Yolu takip edersen onu bulacaksın."
Heyecanla yerimden kalkıp kollarımı karşımdaki kadına doladım.
"Çok teşekkürler."
Kısa bir kucaklaşmanın ardından kapıya yöneldiğim sırada Taehyung gibi tok çıkan sesi tarafından durduruldum.
"Yağmur yapacak gibi."
Bakışlarım onunkileri takip ederek gri bulutları bulduğunda gülümsemem daha çok büyüdü.
"Şemsiyenizi alabilir miyim?"
Aldığım onayın ardından koşarak dışarı çıktım ve koruluk boyunca onu bulma umuduyla ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA メ Taehyung ✓
FanfictionYağmur her zaman toprak kokmazdı. ve Hiçbir zaman böyle güzel kokmamıştı. ☔️ #1 btskurgu #86 kth #1 kth #56 taetae #38 pjm